ÇEVRE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ÇEVRE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3.4.22

ZEYTİN ZEYTİNİME DOKUNMA

 





Avrupa zeytini" anlamında Olea europaea botanik adlı zeytinzeytingiller Oleaceae familyasından meyvesi yenen ve geleneksel olarak Akdeniz iklimine özgü bir ağaç türüdür. Tür, tüm Akdeniz ülkelerinin yanı sıra Güney Amerika, Güney Afrika, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yetiştirilir.[1][2] Olea europaeaOlea cinsi için tip cinsidir.











Zeytin" de denilen zeytinin meyvesi zeytinyağının kaynağı olarak Akdeniz bölgesinin tarımında çok önemlidir; Akdeniz mutfağının temel bileşenlerinden biridir.


Zeytin adını, ağacına, meyvesine, Leylak, Yasemin, Forsythia ve gerçek dişbudak ağaç türlerini de (Fraxinus gibi) içeren bitki ailesine verir.













TÜRKİYE'DE  ZEYTİN ÜRETİMİ 

==============================

Dünya zeytin üretici ülkeleri arasında; ağaç varlığı açısından Türkiye 4., ekili alan açısından da 846,000 hektar ile 6’ncı sıradadır. Böylece dünya zeytinyağı üretimine %8 zeytin üretimine %9 oranında katkıda bulunur. 2003 verilerine göre sofralık zeytin üretiminde de İspanya’dan sonra 2’nci, tüketimde ise 1. sıradadır.


Türkiye'de zeytin üretimi Ege, Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yapılır.


Marmara Bölgesi'nin zeytin ağacı varlığı Türkiye'nin zeytin ağaçlarının % 10 'dur. Ayvalık, Mudanya, Edremit Körfezi, Orhangazi, İznik, Gemlik ve Yalova gibi yerlerde yoğun olarak bulunur. Ege Bölgesi'nde Manisa ilinin Akhisar ilçesi 12 milyon adet zeytin ağacı ile Türkiye’nin en büyük zeytin ve zeytinyağı üreticisi konumundadır.[33][34]


Zeytin yetişen 35 ilin dörtte birinde ağaçlar Türkiye ortalamasının altında verime sahiptir.







FAYDALARI

=============


Besleyici değeri çok yüksek olan bir besindir.


Zeytinde bol miktarda bitkisel protein, yağ, A, C, E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, kükürt, klor, magnezyum mineralleri vardır.


Kalp ve damar sağlığı için çok faydalı olan zeytin, yaşlanmanın etkilerini de azaltır.


Dermokozmetik amaçlı kullanıldığında cilde güzellik verir.


Saç dökülmesini engeller, kepeği önler, saçları kuvvetlendirir.


Kırışıklıkları giderir. Makyaj kimyasallarının oluşturabileceği olumsuz etkileri azaltır.


Cilt hastalıklarının oluşumu önlemeye yardımcı olur.


ZEYTİNYAĞI 

=============

Zeytinyağı, zeytin ağacının (Olea europaea) meyvesinden elde edilen yeşilimsi-sarımtırak renkte sıvı bir yağdır.

Kaynak:Wikipedia 

Resimler:MENELART Zeytin eseri





5.6.21

Dünya Çevre Günü

 








ÜLKEM İÇİN TEMIZ ÇEVRE BAŞLICA TEMENNİMDİR 






AŞAĞIDAKİ GÖRSELLER 4.HAZİRAN. 2021
KADİKOY RIHTIMINDA TEŞHİR EDİLEN VE
I.B.B. TARAFINDAN DENİZ TEMİZLİĞİ'NDE
DUBALARA GELEN ATIKLARIN GÖRSELİ DIR..







RESİMLER: AYHAN MANSUROĞLU 

21.1.15

GERÇEK TEMİZLİK MÜMKÜN


 
http://www.bugday.org/portal/haber_detay.php?hid=7718



 
 
Temizlik ürünlerindeki kimyasallar hem sağlığımızı bozuyor hem de toprak, su ve havayı kirleterek doğaya geri dönüşsüz zararlar veriyor. Bu ürünlerle temizlik yaptığımızı sanıyor ama aslında kirletiyoruz.

Eskiden kadınlar her evde bulunan iki-üç malzemeyle bütün evin temizliğinin altından kalkardı. Derken hepsi farklı amaçlara hizmet eden deterjanlar çıktı, mertlik bozuldu. Şimdi tuvalet için ayrı, mutfak tezgahı için ayrı, yerler için ayrı, camlar için ayrı, makinalar için ayrı ürünler alarak birkaç dakikada, bütün sevimsiz temizlik işlerinin üstesinden gelebileceğimizi bilmek rahatlatıcı. Ama bu rahatlık için ağır bir bedel ödüyoruz. Kullandığımız ürünlerin içindeki kimyasallar hem astım, migren, alerji gibi pek çok rahatsızlığı tetikleyerek sağlığımızı bozuyor hem de su, toprak ve havayı kirleterek doğaya geri dönüşsüz zararlar veriyor.
Piyasadaki temizlik ürünlerinin içindeki bazı maddeler:
Sürfaktanlar: Yüzey etkin (aktif) madde olarak da biliniyor. Yağ çözüyor, köpürme sağlıyorlar. Petrol tabanlı oldukları için sürdürülebilir değiller. Doğada zor parçalanıyor; çözünene kadar bazı sualtı canlılarını zehirliyorlar. Deride kuruluğa ve alerjik tepkilere neden olabiliyorlar.
Fosfat: Kireçli suyu yumuşatıyor, deterjanların temizleme gücünü artırıyor. Su yollarına karıştığında bazı organizmaların çoğalmasına ve sudaki oksijenin tükenmesine dolayısıyla bazı türlerin yok olmasına yol açıyor.
Parfüm: Sayısı 3000'in üzerindeki sentetik koku maddelerinden bazılarının bir araya getirilmesiyle oluşturuluyor. Ticari sır olduğu için içindeki maddelerin etiketlerde listelenmesi zorunlu değil. Yüksek miktarda ftalat içerebiliyor (ftalatlar, hormon sistemini bozuyor). Alerji, baş ağrısı ve baş dönmesine yol açabiliyorlar, solunum yollarını tahriş edebiliyor. Bunların dışında çeşitli renklendiriciler, ağartıcılar, koruyucular doğa için olduğu kadar insan sağlığı için de zararlı. Bunların bazıları çözünürken veya başka maddelerle birleştiğinde, kansere neden olan yeni maddelere dönüşüyor.
Bu kirletici deterjanların yerine, birkaç basit malzemeyle evde yapabileceğimiz çok kolay ve güvenli tarifler var. Teknik olarak "deterjan" değiller ama aynı işe yarıyorlar. İşte birkaç tanesi...
Ev Yapımı Çamaşır Tozu
*1 bardak rendelenmiş parfümsüz, bitkisel sabun
*1 bardak çamaşır sodası
*1 bardak karbonat
*1/2 bardak boraks (isteğe bağlı)
*10-15 damla uçucu yağ(isteğe bağlı)
Bunların hepsini bir yerde karıştırıp kapaklı bir kavanoza alın. Çamaşır makinanızda her zaman kullandığınız ölçüde kullanın. Çamaşır yumuşatıcısı gözüne de her yıkamada, yarım bardak elma sirkesi koyun.
Ev Yapımı Bulaşık Makinası Tozu
*1 bardak boraks
*1 bardak çamaşır sodası
*1/4 bardak sofra tuzu
*1/4 bardak limon tuzu (kristal olanı toz hale getirmek gerekli)
*20-25 damla uçucu yağ (isteğe bağlı)
Bütün malzemeleri karıştırıp kapaklı bir kaba alın. Her yıkamada 1-1,5 çorba kaşığı kadar kullanın. Makinenin parlatıcı gözünü elma sirkesiyle doldurmayı ihmal etmeyin.
Ev Yapımı Elde Bulaşık Yıkama Sıvısı
*1 kalıp rendelenmiş zeytinyağı sabunu (veya beyaz sabun)
*Birkaç bardak su (sabunu kaplayacak kadar)
*6 tatlı kaşığı gliserin (isteğe bağlı)
*30 damla uçucu yağ (isteğe bağlı)
Sabunu bir tencerede karıştırarak ve gerektiğinde su ekleyerek eritin. Jel kıvamına gelince ateşi söndürün. Biraz soğuyunca gliserini ve uçucu yağı ekleyin. Karışımı pompalı bir şişeye alın.
Ev Yapımı Krem Temizleyici
*1 bardak karbonat
*2 çorba kaşığı (tercihen kokusuz) arap sabunu
*1 çorba kaşığı gliserin (isteğe bağlı)
*10-15 damla uçucu yağ (isteğe bağlı)
Bütün malzemeleri karıştırıp kapaklı bir kavanoza alın. Ocak, evye, küvet temizlerken içinden bir kaşık alıp yüzeyi fırçayla veya bulaşık süngeriyle ovun, durulayın.
Ev Yapımı Çok Amaçlı Yüzey Temizleyici
*1/2 bardak sirke veya limon suyu
*2 bardak su
*5-10 damla uçucu yağ (isteğe bağlı)
Bunların hepsini bir sprey şişesinde karıştırın. Cam, ayna, mutfak tezgahı veya yer seramiklerini temizlerken püskürtün, temiz bir bezle kurulayın. Durulanması gerekmez. Sirke oranını arttırarak tuvalet temizleyici olarak da kullanılabilir. Mermer veya asit sevmeyen yüzeylerde kullanmayın.

Lavanta, çay ağacı, gül, adaçayı, kekik, portakal, limon otu, karanfil, okaliptus, tarçın, biberiye yağları antiseptik ve antifungaldir, yani mikrop ve mantar tutmazlar. Ev yapımı temizlik ürünlerinde dezenfektan, küf giderici, aroma ve koruyucu olarak kullanılabilirler.
Ekolojik temizlik için gereken malzemeleri marketlerde, % 100 Ekolojik Pazarlarda (www.ekolojikpazar.org), marketlerde, aktarlarda, eczanelerde, kimya malzemeleri satan dükkanlarda bulabilir ya da internetten sipariş edebilirsiniz.
Mercan Uluengin (www.zehirsizev.com)
*Bu yazı Buğday Ekolojik Yaşam Rehberi 2013 KIŞ sayısında yayınlanmıştır.







Haber No: 7718
 

22.2.14

ÇÖP DEĞİL HAM MADDE



ÇÖP ATIKLARI DOĞAYA TERK ETMEYELİM

GERİ DÖNÜŞÜM KUMBARALARI'NA

ÇEŞİDİNE GÖRE AYRIŞTIRIP İLGİLİ

KURULUŞLARA ULAŞTIRABİLİRSİNİZ.




1.9.12

Plastik poşetlere vergi uygulanmalı

                     

Plastik poşetlere vergi uygulanmalı 

 
İngiltere'deki çevreci örgütler tek kullanımlık plastik poşetlere vergi uygulanması gerektiği görüşünde...
İngiltere'deki çevreciler ülkede plastik torba kullanımının yüzde beş oranında artması üzerine harekete geçtiler.
Hükümetten talepleri, tek kullanımlık plastik poşetler için özel vergi uygulanması.
İstatistiklere göre 2011 yılında marketlerde 8 milyar plastik poşet kullanıldı. Bu sayı 2010 yılında 7.6 milyardı.
Plastik poşetlerle ilgili İngiltere'deki çevreci sivil toplum kuruluşları biraraya geldiler. Hükümetten plastik poşetlere vergi uygulamasını bu verginin de sivil toplum kuruluşlarına bağışlanmasını istediler. Yaptıkları açıklamada "Çoğu plastik poşet doğada 450 ile 1000 yıl arasında yok olabiliyor. Böyle giderse ülkenin sokaklarında plastik poşetten geçilmeyecek." denildi.

Kaynak:Yeşil Bilgi Platformu

22.7.12

ATATÜRK VE DOĞA







Atatürk Ve Yeşil

Atatürk'ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği'dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur.
Ankara'yı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti yapan ve bir bozkır kasabasında modern bir şehir kuran Atatürk, bu yönüyle de, günümüzdeki, şehircilik, çevre ve tabiat güzelliği kavramlarına, 1920'li yılların şartları içinde ışık tutan bir dehadır. Bu kavramların bilinmediği ve konuşulmadığı o yıllarda, şehircilik uzmanlarını getirterek, Cumhuriyetin başkenti Ankara'yı düzene sokan, ağaç diktiren, bulvarlar açtıran, Çiftliği kuran, sefaret bahçelerinde yeşilliğe imkan veren Atatürk, diğer yönleriyle olduğu gibi, bu yönüyle de her zaman örnek alınması gereken eşsiz büyük bir önderdir.
Atatürk'ün kişiliğini oluşturan etkenler arasında bitki ve hayvan sevgisinin de önemli bir yeri bulunmaktadır. Atatürk, yaşamının son günlerinde de yeşillikler arasında olma özlemini duymuştur. Yeşilliği olduğu kadar barışı da seven Atatürk'ün Anıtkabiri'ne dünya uluslarının gönderdikleri fidanlarla meydana gelen Barış Parkı, ölümünden sonra da Ata'nın kişiliğiyle bütünleşmiştir.
Dayısının çiftliğinde
Atatürk'ün doğa sevgisi, babası öldükten sonra annesi ve kardeşi ile beraber Selanik'in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan Hüseyin Ağa'nın çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır. Burada, Atatürk çiftçilik işleri ile uğraşarak, yeşilliğe, toprağa ve doğaya ilgi duymuştur. O'nun bitki ve hayvan sevgisinin ilk belirtileri, bu çiftlik yaşamından kaynaklanmaktadır. Çünkü O, ilerki yaşamında çiftlikler kuracak, hayvan besleyecek ve ağaçlandırmaya büyük önem verecektir.

Atatürk'ün sınıf arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, O'nun doğa sevgisini belirtirken bir anısını şöyle anlatır:
Harp Akademisi'nin üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal, Selanik'e sılaya gitmeden önce bizde misafir kaldı. O günlerin birinde Satılmış Çavuş'u da alarak Alemdağı'na uzandık. Arkadaşım samimi bir doğa aşığı idi. Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı. Öğleye doğru pınar başında mola verdik...Uzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi. Adeta Mustafa Kemal'i büyüledi...Oradan ayrılırken Mustafa Kemal: 'Fuat' dedi, 'İnsan yaşlandıktan sonra şehirlerin gürültülü hayatından uzaklaşmalı, böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir. Bak, şu karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor."
Afet İnan, Atatürk ve Çankaya'nın ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için seçilmesini anlatırken şöyle diyor: "Atatürk'ün Çankaya'yı seçmesinde etken, birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi. Onların rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı."
Atatürk doğayı çok seven bir insandı. Yeşile, çiçeğe, ağaca hayrandı. Nezihe Araz, Atatürk'ün ağaçlandırmaya verdiği önemle O'ndaki doğa sevgisini bir söyleşide şöyle dile getirmiştir:
"Ne oldu buradaki ağaca"
"Çankaya köşkünden Meclis binasına giderken o günün Ankara'sında bir tek iğde ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün; 'Bakın bu benim...' derken, o ağacın yerinde olmadığını görüyor. Büyük bir telaşla otomobili durdurup iniyor. Buradaki işçilere; 'Ne oldu buradaki ağaca' diyor. 'Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik' cevabını alıyor. Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. Bunun başka yolu yok muydu? diye."
Afet İnan, Atatürk'ün doğa ve ağaç sevgisi ile ilgili olarak şöyle diyordu:
"1919 yılında Atatürk Ankara'yı pek az ağaçlı bulmuştu. O, eski adı Orman Çiftliği olan yerde, orman yetiştirmeyi kendisine ideal edinmişti. O'nun için her ağaç yeni, kıymetli birer varlıktı. Bunların yetiştiğini, büyüdüğünü görmek, bir idealin tahakkuk edişindeki zevki kendisine veriyordu. Gazi Orman Çiftliği, insanların irade ve çalışmalarıyla, tabiatı güzelleştirme ve verimli kılma kuvvetinin bir örneğidir."
Atatürk'ü yakından tanıyanların şu ortak görüşte birleştikleri görülmektedir: "Atatürk doğayı severdi. Ağaçlandırmaya önem verirdi." Bir gün Atatürk , Kurmay Başkanı İsmet Bey'le Diyarbakır çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: "Çabuk bana yeni bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun."




Atatürk'ün doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz Atatürk Orman Çiftliği'dir. Atatürk, 1925 yılında kendi aylığından ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O, toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş, Atatürk'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar dinlenir olmuştur. O doğadan zevk alan bir insan olarak, yeşilliği ve ormanı daima sevmiştir.
Falih Rıfkı Atay, "Atatürk çiftlik dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen her ağaçta hakkı vardır" derken; Afet İnan da, "Orman Çiftliği'nin her ağaçlandırma evresinde Atatürk'ün bakışı, görüşü, emeği vardır" diyor. Eski adı Orman Çiftliği olan yerde orman yetiştirmeyi amaç edinmişti. Onun için her ağaç eski ve yeni, kıymetli birer varlıktı.
Özlemi tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı
Atatürk'ün ağaç ve yeşillik sevgisi, yalnız Ankara'ya has bir özlem değildi. "Bu vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer" diyen Atatürk'ün özlemi, tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı, yeşillendirmekti.
Bir gün, İstanbul'un eski vali ve belediye başkanlarından Muhittin Üstündağ ve Afet İnan'la birlikte boğazda bir motor gezisinde Salacak önlerinden geçerken; "Bu güzel yerleri ağaçlarla bir kat daha güzelleştirmek için İstanbul Belediye Başkanı olmak istiyorum" derken, Atatürk'ün bu sözlerindeki gerçeği çözmek elbette güç değildir.
Ülkemiz toprakları üzerinde Atatürk'ün yakın ilgisi ve sevgisiyle Yalova yeşil bir cennet köşesi haline gelmiştir. Muhsin Zekai Bayer, Atatürk'ün Yalova'yı ağaçlandırma çabalarını şöyle anlatır:
"Yalova kaplıcalarının yeşil cennet diyarı ve çam ormanları, Atamızın çabaları ile meydana gelmiştir...İlk iş olarak o zamanın ünlü bahçıvanlarından Pandeli Efendi'yi Boğaz içindeki çiçek bahçesinden alarak işin başına geçirtmiştir. Onun yakın ilgileriyledir ki, bu gün 'Çam Burnu' adı verilen ormanlık alan yaratılmıştır."

Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi açış konuşmalarında, doğal varlıklarımız olan ormanların korunması, dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik konulara da yer vermiştir. 1 Mart 1922 yılında 1. Dönem 3. Yasama Yılı konuşmasında, ormancılığın kurallarını şöyle belirtmiştir.
"Gerek tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek, genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan biridir."
Atatürk, bir ağaç dalının kesilmesine rıza göstermeyecek kadar yeşili ve ağacı seven bir varlık idi. Yalova'da yapılan bir köşkün çevresindeki meşelerin korunması için orman mühendislerine sık sık öğüt vermiştir. Gazi Mustafa Kemal, Türklerin Orta Asya'dan kuraklık ve ağaçsızlık yüzünden göç ettiklerini pek iyi bildiği için ağaca karşı sevgi ve saygı gösterilmesini teşvik etmiştir.
Atatürk son günlerinde yeşile duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: "Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli kalacaksın. Türk toprağı sen, seni seven Türk ulusunun mezarı değilsin. Türk ulusu için yaratıcılığı göster."




17.7.12

ATIK YAĞLAR 1 (KIZARTMA YAĞLARI)


Aşağıdaki yazım 04.10.2008 tarihli yazımdır,ancak günümüdede önemi olduğundan
arşivden tekrar gündeme almak zorunluluğu hissettim.


Sevgili Meslektaşlarımız ve değerli mutfak dostları  yaptığımız yemeklerin bir çok
Aksesuar ve pişirim öncesinde/Sonrasında bazı kızartmalar
yaptığımız veya yemeklerin çoğu(Pane,Tavalar) Kızartma türünde olduğu gerçektir,kızartma yağlarının kızartma teknikleri
hararetleri çok iyi bir şekilde kontrol edilerek yapılmalıdır,
bunun akebindede Atık Yağ birikintileri oluşmaktadır,bu yağlar
Çevre,Kanalizasyon tıkanıklıkları,lavabo v.s benzeri sorunlarıda
beraber getirmektedir.
Kızartma işlemi, gıda maddesinin sıcak yağ içinde suyunu kaybederken (dehidrasyon), özel bir kabuk,renk,tat ve doku oluşturarak pişmesi olarak tanımlanır.

Kızartma sırasında gıda maddesi ile kızartma yağı arasında bir takım etkileşimler gerçekleşir.Bu esnada önemli fiziksel ve kimyasal değişimler meydana gelir. Kızartma ; ucuz, hızlı ve verimli bir yöntem olması ve gıda yüzeyinde sterilizasyon sağlaması gibi olumlu özelliklerinin yanı sıra, besleyici değer açısından da diğer pişirme yöntemleriyle kıyaslandığında bazı üstünlükleri vardır.

Ancak bir süre kızartma işleminde kullanılan bitkisel yağ, fiziksel ve kimyasal özelliklerini kaybederek atık yağ haline gelir.

Bitkisel Atık Yağların İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 
Bitkisel yağların zamanında gıda kullanımından çekilmesine özen gösterildiğinde kızartma işlemi sağlıklı bir yöntem olarak değerlendirilebilir. Aksi takdirde oluşan bu atık yağlar, ekotoksik olmalarının yanında insan sağlığına zarar verici etkiler de göstermektedir. Bu nedenle bitkisel atık yağlar insanlar için zararlı olmayacak biçimde geri kazanılmalıdır.

Ülkemizde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca Ağustos 2007’de Resmi Gazete’de yayınlanan “Kızartma Amacıyla Kullanılan Katı ve Sıvı Yağların Kontrol Kriterleri Tebliği” gereğince Toplam Polar Madde Miktarı ( TPM), ( limit ≤ 25) 
ve Dumanlanma Noktası ( limit > 170 C ) özellikleri yağların gıda kullanımdan çekilmesi için sınırlayıcı değer olarak ifade edilmektedir. 

Dumanlanma Noktası , yağın kızartma işlemi için ısıtılması sırasındaki maximum sıcaklık derecesini ifade etmektedir.

Toplam Polar Madde Miktarı ise, kızartma işlemi sırasında yağda meydana gelen polimerizasyon ve bozunma ürünleri hakkında bir değerlendirme yapılmasını sağlamaktadır. Kabaca toplam polar madde miktarının atık yağların kanserojen etkileri konusunda bilgi verdiği ifade edilebilir.

Kızartma yağındaki polar madde miktarı, yüksek basınçlı sıvı kromotografi ( HPLC) cihazıyla tespit edilebilir. (IUPAC Standart Method 2.507) Bu yöntem laboratuvar koşullarında gerçekleşmesi, uzun ve pahalı bir yöntem olması ve uzmanlık gerektirmesi sebebiyle yaygın olarak kullanılamamaktadır. 

TPM miktarını belirlemede diğer bir cihaz ise hızlı test kitleridir. Ucuz olması, kullanımı sırasında uzmanlık gerektirmemesi, taşınabilir ve yerinde kullanılabilir olması sebebiyle bu TPM ölçer cihazlar hem bitkisel atık yağ oluşturan firmaların kendilerini kontrol etmeleri için, hem de firmaları denetleme yetkisine sahip belediye yetkililerinin kontrollerini gerçekleştirirken kullanmaları için uygundur ve güvenilir sonuçlar vermektedir.Kızartma işlemi, gıda maddesinin sıcak yağ içinde suyunu kaybederken (dehidrasyon), özel bir kabuk,renk,tat ve doku oluşturarak pişmesi olarak tanımlanır.

Kızartma sırasında gıda maddesi ile kızartma yağı arasında bir takım etkileşimler gerçekleşir.Bu esnada önemli fiziksel ve kimyasal değişimler meydana gelir. Kızartma ; ucuz, hızlı ve verimli bir yöntem olması ve gıda yüzeyinde sterilizasyon sağlaması gibi olumlu özelliklerinin yanı sıra, besleyici değer açısından da diğer pişirme yöntemleriyle kıyaslandığında bazı üstünlükleri vardır.

Ancak bir süre kızartma işleminde kullanılan bitkisel yağ, fiziksel ve kimyasal özelliklerini kaybederek atık yağ haline gelir.

Bitkisel Atık Yağların İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri 
Bitkisel yağların zamanında gıda kullanımından çekilmesine özen gösterildiğinde kızartma işlemi sağlıklı bir yöntem olarak değerlendirilebilir. Aksi takdirde oluşan bu atık yağlar, ekotoksik olmalarının yanında insan sağlığına zarar verici etkiler de göstermektedir. Bu nedenle bitkisel atık yağlar insanlar için zararlı olmayacak biçimde geri güvenilir sonuçlar vermektedir.


Sorumluluğumuzda bağlı olduğumuz Belediyeler veya özel kuruluşlar vasıtalarıyla bunların 
toplanarak değerlendirilmesini sağlamak başlıca görevlerimiz arasındadır.
A.M.O/04.10.08

8.7.12

Doçev-Doğa ve çevre vakfı

















DOÇEV-DOĞA ve ÇEVRE VAKFI
Sümer Mah. 2262 / 4 Sokak No: 25 / DENİZLİ
Tel: 0.258.265 11 11 Fax: 0.258.265 63 69
www.docev.org.tr

5.6.12

DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ KUTLU OLSUN

DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ KUTLU OLSUN.




1972 yılında İsveç’in Stokholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı'nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.