BİLGİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
BİLGİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16.2.24

Satın almada gıda riskleri

 

BU YAZIMIZ TÜKETTİĞİMİZ GIDANIN SAĞLIK VE RİSKLER DİYEBİLECEĞİMİZ 2 AŞAMADAN OLUŞMAKTADIR 







SEVGİLİ TÜKETİCİLER BIR GIDA ÜRÜNÜNÜ SATIN ALIRKEN BİRÇOK HUSUSU OKUYARAK SATIN ALMALIYIZ

1- ÜRÜNÜN ÜRETİMİ VE SON KULLANIM TARİHİ: 

  • Üretilen tarih ve son kullanım tarihleri önemli Çoklu zincir marketlerde miadı yazılı tarihten 2 gün önceden vaxi ürünleri almayınız.
  • Örnek olarak Süt ve süt ürünleri,yufka,çiğ Süt ve benzer ürünleri alırken mutlaka hassasiyet gösterilmelidir.
  • Dondurulmuş gıdaların çözülmemiş olması ve üzerindeki tarih dahilinde kullanımı önemlidir.
  • Dondurulmuş sebzeler güvenle kullanılabilir ve bunlarda katkı yoktur,
  • İşlenmiş ve Dondurulmuş gıdaların katkisiz oldugunu söyleyemeyiz,milföy hamuru,pizzalar,unlu tum işlenmiş  gıda obezite Dostudur.

BU ÜRÜN ÖZELLİĞİ NEDİR SIZCE?
SADECE %2 MEYVE İÇERİYOR ICERIGINE BAJALIM
TANAMEN KATKI


2-ÜRÜN MUHTEVİYATI:

  • Ürün bileşimleri ,işlenmiş ürünün ana madde oranı nedir?Örnek,meyveli bir Süt aldınız  meyve oranı o kadar az ki binde bir orantıda Süt oranı ise %1 veya 2 olursa gerisini siz düşünün 
  • Örnek 3/1 fincanlik Nestlé nescafe ürününün KAHVE ORANI NEDİR? %9,6 oranında Çözünebilir Kahve olduğunu görüyoruz. Bu da 18,5 gr.’lık tek pakette 1,77 gr. Kahve demektir. Yani aldığınız bu paketin %90’dan fazlasını Şeker ve Kahve Beyazlatıcısı olarak alıyorsunuz. Kahve oranı ise 2’si 1 Arada çeşidinden %11 daha azdır

3-ÜRÜN KATKI MADDELERI:

  • Katkılar değince kimyasallar on planda oluyor,bu katkılarin zararlarını bir çok yazımda işlediğim için bunlara deginmeyecegim.Örnek 
  • GIDA KATKILARI
  • EKMEK KATKILARI
  • GDO ETİKETLİ  BİR ÇOK  BENZER YAYINLARI BU BLOKTA BULABİLİRSİNİZ.BEN BU KATKI MADDELERI GÖRSELLER UZERINDE İŞLEYECEĞİM.

●Danone markasıyla satışa sunulan çilekli süt içeriğinde çilekten çok, aroma vericisi bulunuyor.

Ürün içeriğinde;

%4,5 ilave şeker,

%0,8 yağlı UHT süt,

%0,01 yani binde 1 çilek/muz var.

180 ml'lik tek kutu 8,1 gr ilave şeker yani 4 tane küp şeker içeriyor. 

●●NESQIK

Nestlé Türkiye tarafından "kalsiyum kaynağı" ifadesiyle satılan Nesquik Kakaolu Süt ürününü inceliyoruz.

Ürün içeriğine baktığımızda ilk 3 sırada; Pastörize içme sütü, Şeker ve Kakao tozu olduğunu görüyoruz. Ürün içerik beyanında şeker oranı yazmasa da, mevzuat gereği bu bilgilendirme etikette “%5,5 oranında İlave şeker içerir” ifadesiyle beyan ediliyor. Buna göre ürünün 180 ml'lik tek kutusunda 10 gr ilave şeker yani yaklaşık 5 küp şeker içeren üründe kıvam arttırıcı ve aroma verici bulunuyor. 



●●●Ülker marka çiziviç

Ambalajında "zeytinyağlı", "kekikli" ve "Zeytinyağı Ege'den" ifadeleriyle bulunan Ülker Çiziviç içeriğinde ikinci sırada Palm yağı var.

Ürün içeriğinde ayrıca;

%0,6 yani binde 6 zeytinyağı,

%0,3 yani binde 3 zeytin ezmesi ve

%0,3 yani binde 3 kekik bulunuyor.


●●●●Ak Gıda tarafından üretilen çilekli sürme peynir %20 çilek sosu içeriğinde %6,1 çilek suyu konsantresi içeriyor.

Yani üründe %1,2 oranında çilek suyu konsantresi bulunuyor. Sosta ayrıca sofra şekeri ve aroma verici var.

TUM URUNLER BUNLARA BENZER: Gofret,çikolata,kremalar,kek,pastalar,toz santi, meyve suları(meyve oranı önemli) yazanayacagimiz yüzlerce Ürün.



4-KIRMIZI VE BEYAZ ET MAMULLERİ;

  • Reyondan bu ürünleri Beyaz et veya Kırmızı Et ayrı bölümler ile birbirine teması olmamalıdır.
  • Pişmiş veya çiğ etler bir arada olmamalıdır.
  • İşlenmiş ürünler şarküteri bölümünde Üretim ve SKT,STT olarak tarih etiketli olmalıdır.
  • Yaz aylarında ki paketli et süreçleri önemli 


BU ÖNERİMİZ DEĞERLİ ÖĞRETMENİM SAYIN FEVZİ MAMİOĞLU ÖNERİSİ OLUP SUNUYORUM..KENDI MEYVELİ SÜTÜMÜZÜ KENDİMİZ YAPALIM.




●●GÜNÜMÜZDE HER EVDE BLENDER VARDIR;
2 ADET MUZ,3 BARDAK SOĞUK SÜT(Blenderden 2 dakika geçiriniz) ve  akebinden 2 YEMEK KASIGI PEKMEZ  çok uzun süre bırakmadan (sadece karıştırmak maksatlı) KULLANIMA HAZIRDIR.
1 AVUC FINDIK İLE ÇOCUKLARA YUKSEK VITAMIN TAVSİYESİYLE. 
BLENDERE SÜT MEYVE VE FINDIK BIR ARADA YAPILIRSA İÇİNDE ÖĢÜTÜLÜR.

LUTFEN DİKKAT:PEKMEZ EKŞIMTRAK OLDUGUNDAN ÖTÜRÜ  SÜT KESİLİR,HER ZAMAN SON ASAMADA COK KISA SÜRE TUTUYORUZ.

●●KAHVALTIMIZDA ÇAYIMIZI İÇTİK.
Soğuk Çay mı desek Ice tea mi???
Çayımızı 2 kat tülbent ile süzüyorüz. Ve bir tarafta tutuyoruz.  
1 adet yeşil  Elma rendeleyerek l litre icme ile blenderden/robottan geçiriyoruz ve yine tülbent ile süzerek posasını atıyoruz.
Çay ve süzdüğünüz elma suyuna bir kaşık limon suyu ile damak zevkinize göre Bal,şeker veya pekmez ile tatlandırarak buzdolabı da muhafazası ile soğuk tüketilebilir.
TEŞEKKÜRLER. Fevzi Mamioğlu 

19.1.24

LOKMACI BABA TÜM OKULLARDA

 




LOKMACI BABA KITAPLARI ÜNİVERSİTELERE GÖNDERİLDİ 




🟩 ÜNİVERSİTE VE LİSELERE LOKMACI BABA KİTABI GÖNDERİLDİ







Dünya Türk Mutfağı Miras Listesi’nde yer almakta olan değerli Sanatçı Sayın Niyazi Dumlu’nun yazmış olduğu “Lokmacı Baba” kitabı, Türkiye’de Aşçılık ve Mutfak Sanatları alanında eğitim veren 17 farklı eğitim-öğretim kurumuna gönderilmiştir. Ayrıntılar için: 

🔎 https://www.turkascihaberleri.com/HaberDetay/99892/Universite-ve-Liselere-Lokmaci-Baba-Kitabi-Gonderildi.html


🔎 https://tmdh.net/haberler/item/678-uni-versi-te-ve-li-selere-lokmaci-baba-ki-tabi.html


Not: Sayın Tolgahan Gülyiyen, kitapların gönderildiği tüm eğitim kurumlarının sosyal medya hesaplarını X hesabından konuyla ilgili yaptığı paylaşımın bilgi bölümüne etiketlemiştir.


📌 https://x.com/TGulyiyen/status/1748110040169320721?s=20

📌 https://x.com/Turk_Culinary/status/1748098850953293829?s=20


#lokmacıbaba #masterchef #mastercheftürkiye #Masterchefallstar #niyazidumlu #Türkmutfağı 

@lokma_baba_1954 @World_TCAcademy @TGulyiyen #chefstalk

TEŞEKKÜRLER;   
TMDH-TÜRK MUTFAĞI HAREKETİ 



TEŞEKKÜRLER;            TOLGAHAN GÜLYİYEN 









BU ARADA KISACIK GÖRÜŞÜMÜ YAZMAK AŞÇI OLARAK BELIRTMEK ISTERIM.NE KADAR DUYGULANDIGIMI KELIMELERLE ANLATMAK KOLAY DEĞIL,

SEVGI VE SAYGILARIMLA NİYAZİ USTAMIZA UZUN YAŞAM DILIYORUM.

Niyazi Dumlu (Lokmacı Baba)
Eserin gönderilmiş olduğu eğitim kurumları alfebetik sıraya göre şöyledir: 
 
• Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Adnan Menderes Üniversitesi Didim Meslek Yüksekokulu
• Afyon Kocatepe Üniversitesi - Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Akdeniz Üniversitesi
• Atatürk Üniversitesi – Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Aydın Üniversitesi / Gastronomi Bölümü
• Bolu/Mengen - Opet Mengen Pazarköy Cezmi Bilgin Aşçılık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Eresin Otelcilik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Gaziantep Üniversitesi
• Gelişim Üniversitesi
• Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
• Istanbul Medeniyet Üniversitesi
• Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
• Türsab Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi – Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• 18 Mart Üniversitesi



KİTAPLARIN GÖNDERİLDİĞİ ÜNİVERSİTELER

18.9.23

SU KORUMAK VE TASARRUF

 

Sevgili takipçilerimiz, ülkemiz ve Dünya SU SIKINTILARININ olabileceğini ısrarla vurgulamaktadır.

TEMA VAKFI konuya çok duyarlı, bilgilendirici faaliyetlerinde sizinde bilgilenmeniz ve linkten bilgi sahibi olmanızı dilerim. https://sutema.org/suyu-korumak















Plansız kentleşme, sanayileşme, nüfus artışı ve tüketim alışkanlıkları nedeniyle önümüzdeki yıllar içinde su yoksunluğunun en önemli sorunlardan biri olacağı öngörülmektedir. Su varlıklarının yaşamın temelini oluşturduğunun farkında mıyız? Suyu hayatın her alanında korumak ve kullanım dengesini sağlamak artık hepimiz için hayati önem taşıyor. Bunun için her yurttaşın bilimsel bilgiye kolaylıkla erişerek günlük su kullanım alışkanlıklarını ve su okuryazarlığını geliştirmesi gerekiyor. 


 



Yaşamın kaynağı olan suya karşı sorumluyuz. Onu korumanın tam zamanı.


 



TEMA Vakfı tarafından hazırlanan Su TEMA web sitesi; suyun yaşamsal öneminin altını çizerek su varlıklarına, su ekosistemlerine ve su sorunlarına dair farkındalık sağlarken suyun sürdürülebilir yönetimi hakkında da yol göstermeyi amaçlayan bir web sitesidir. Su TEMA web sitesi içerisinde çocuklar ve öğretmenler için hazırlanan eğitim içerikleri de yer alıyor.


 



Suya ve su varlıklarına dair merak ettiğiniz bilgilere kolaylıkla ulaşmanız ve bu bilgileri yaşam için kullanmanız ve çoğaltmanız dileğiyle.


 



Çalışmaya destek veren Doç. Dr. Mehmet Özalp’e teşekkürlerimizi sunarız.



 



TEMA Vakfı

DAHA DETAYLI BİLGİLERE ULAŞINIZ..

https://sutema.org/










16.9.23

MISIR ŞEKER NİŞASTA

 













,,Mısır Şekeri, Sağlık Açısından Tehlikeli”

YAZIMIZ BIRAZ UZUN VE YAZININ SONUNDA TÜRK BÖBREK VAKFI WEB SİTESİNDEN YAPTIĞIM ALINTI..

İÜ Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu, glikoz- früktoz şurubu) ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti.


GDO'lu olduğu gerekçesi ile tüm dünyada tartışılan mısır şekeri, bu yıl Türkiye'de yüzde 30 daha fazla üretilecek. Şeker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerler (NBŞ) için yurtdışında ithal edilen mısırlar kullanılıyor. Şekerli içeceklerden çikolataya, hamur tatlılarından pek çok şekerli ürüne kadar geniş yelpazede kullanılan NBŞ, sağlık açısından büyük tehlike saçıyor. NBŞ'nin başta obezite, diyabet, pankreas kanseri gibi birçok hastalığa sebep olduğunu belirten Dr. Dizdar, nişasta bazlı şeker ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti. Kadınların üreme yetisini azalttığına dikkat çeken Dr. Dizdar, “Tatlı tüketilecekse bu doğal şekerle yapılmış olmalı. Sadece kanser hastaları değil, sağlıklı bireyler de fabrikasyon tatlılardan uzak durmalı, evde hazırlanmış tatlılar tercih edilmeli” diyor. Dr. Dizdar, “Mısır şurubunun hazır ürünlerde tercih edilme nedeni ucuz olması ve gerçek şekere göre daha fazla tatlı tadı vermesidir” diyen Dr. Dizdar, meşrubat, kola gibi içeceklerin üretiminde yaygın olarak kullanıldığını aktardı. Hazır kek, bisküvi gibi ürünlere bakıldığında ise içine konduğu şeyin bozulmasını engellediğini kaydeden Dr. Dizdar, “Marketten alınan bir kek açıldığı zaman kesinlikle bozulmaz, en fazla kurur. Bunun nedeni içerisindeki früktozdur” diyor.


Dr. Dizdar, “Mısır şurubundaki früktoz insan vücudunda kolay kullanılabilir bir şeker değil, insan glikoz denen şekeri kullanabiliyor. Bu durumda aldığınız früktoz hızla yağa dönüştürülüyor ve organlarda birikmeye başlıyor. Bu durum tehlikeli, çünkü başta diyabet olmak üzere kanser gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.


Toplumda ciddi anlamda karaciğer yağlanması ve diyabet sorunu olduğuna işaret eden Dr. Dizdar, “Çocuk yaşta karaciğer nakli gerektiren nüfus giderek artmakta. Bunun başlıca nedeni ‘mısır şurubu ve yapay tatlandırıcı kullanımıdır” dedi.


Kaynak: www.zaman.com.tr (15 Haziran 2015)













BİLGİ AMAÇLIDIR 

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Mısır şurubu, mısır nişasasının işlemden geçirilmesi ile elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Mısır şurubu, yüzde 80 oranında fruktoz, yüzde 20 oranında glikozdan oluşuyor.



ŞEKER SÖZLÜĞÜ

Tek şekerler

Fruktoz: Meyve veya bal şekeri
Glikoz: Üzüm şekeri
Galaktoz: Süt şekeri

Çift şekerler

Sükroz: Çay şekeri (glikoz+fruktoz)
Laktoz: Süt şekeri (glikoz+galaktoz)

Çoklu şekerler

Nişasta: Glikoz moleküllerinden oluşan bileşik bir şeker
***
Mısır şurubu hangi ülkelerde yasak?

Mısır şurubunun yasak olduğu ülkeler Fransa, Portekiz, İrlanda, İsveç, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, Danimarka ve İngiltere'dir. Mısır şurubu sağlığa zararlı olduğu için bu ülkelerde üretilen paketli gıdalarda mısır şurubuna yer verilmemektedir. Bunun yerine farklı tatlandırıcılar kullanılır.
***

NİŞASTA
Nişasta Nedir?
 
Nişasta büyük miktarlarda bir enerji deposunda depolanırsınız. Buğday, mısır, patates içinde doğal olarak bulunan bir karbonhidrattır. Nişasta genellikle bu çalışmada elde edilse de, pirinç, küçük, bakliyat, tatlı patates, muz, gibi diğer birçok tarım ürünlerinde de görülür.
Mısır sembolüÇerçeve sembolüPatates sembolüBuğday sembolü
Bitkilerde moleküler oluşum fotosentez süreci geçer. Bu bölünme mekanizması, büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli olan glikozu (temel şeker) üretmesini ve depolanmasını mümkün kılar. Bitki üremesi ve büyümesi için hayati öneme sahiptir. Bitkilerde bulunan, soğuk suda çözünmeyen küçük granüller olarak ortaya çıkar.

Nişasta Hangi Kaynaklardan Elde Edilir?
 
Nişasta granülleri ekim tohum (mısır, buğday, pirinç vb.), yumru (patates) ve köklerinde (tapyoka) katı halde bulunur. Bitkinin karbonhidratların sentezi sonucu ortaya çıkan, seri, temel düzeyde ve enerji tükenmesi teşkil eder. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı denetim hammaddelerinden üretiliyor. Türkiye'de sadece mısırdan elde edilir.
Nişasta hangi kaynaklar elde edilir sembolü
Türkiye'de Nişasta Nasıl Üretilir?
Mısır üretimi ve hasat sembolü
275.000 çiftçinin oluştuğu
6,75 milyon tonluk mısır üretiminin %25'ini yaratan sanayiciler ortaya çıktı.
Nişasta sanayinde, hasat sırasında koçandan elde edilen mısırlar zengin, yağ, protein ve hayat gibi parçalara ayrılır. Bu ilk aşamada kesintili olarak ayrılma

Nişasta fabrikası sembolü
için bir dizi basit işlem kullanılır: Kırma, eleme, dönme, vb ... İkinci aşamada ise en saf biçimde ekstrakte edilen, kuruduktan sonra olduğu gibi kullanılır (doğal olarak kırılır) veya dönüştürmeyi amaçlayan çeşitli dönüşümlerden geçirilir (modifiye edilir).

Nişastadan üretilen ürünler sembolü
Bu ürün sonunda çeşitlilik gösteren ve türetilmiş ürünler toz (un görünümüne benzer bir görünümde) veya şuruplar şeklinde kullanıma hazırdır.


Nişasta Hangi Alanlarda Kullanılır?
 
Nişasta, günlük gıda ve dışı binlerce üründe yaygın olarak bulunmaktadır. Yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir olduğu için; plastikler, deterjanlar, tutkallar gibi çok sayıda kimyasal bölme fosil yakıt bileşenlerinin yerine mükemmel bir hammaddedir. Türkiye'de ekonomik sanayinin ürünleri gıda, ambalaj ve paketleme, biyoplastikler, boya ve boyama kimyasalları, döküm, hayvancılık, ilaç ilaçlık kağıt, kimya, kozmetik ve kişisel bakım, tekstil, yapı kimyasalları sektörlerinde hammadde olarak kullanılmaktadır.






 

Bir dizi mutfak ürünü bu ürünün benzersiz çeşitliliğinden yararlanır:

Fırın ürünleri: ör. Hamur işleri, kurabiye, kek vb.

Şekerleme ürünleri: ör. tatlılar, pastiller, nuga vb.

 

Glikoz şurubu üretimi sırasında farklı, faydalı özellikler ortaya çıkan çeşitli işlem seçenekleri, seçenekleri derecelerde parçalanma sonucu, farklı derecelerde glukoz şurubu elde edilir.

Bu şuruplar hem serbest glukoz (dekstroz) hem de uzunluktaki uzunluklarda glukoz zincirleri içerir.

 

Farklı özelliklere bağlı olarak glukoz şurupları, eklendiği ürünler için doku, hacim, tat, parça, gelişmiş stabilite ve daha uzun bir raf ömrü sağlar. Glukoz şurupları; kekleri yumuşak tutar ve bisküvilerin kurumasını, şekerin tatlılarında ve reçellerde kristalleşmesini ve dondurmalarda suyun kristalleşmesini önler.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Glükoz - Fruktoz Şurupları

 

Glukoz-fruktoz şurubu kırıklarından yapılan bitki bazlı bir şekerdir. Türkiye'de dayanıklı glukoz şuruplarını sadece yurt içinde üretilen mısırlardan üretmektedir.

 

Glukoz-fruktoz şurubumuzdaki sofra şekeri gibi iki basit şekerden oluşur: Glukoz ve fruktoz. Sofra şekeri (sakaroz) % 50 fruktoz / % 50 glukoz içeriğine sahipken glikoz-fruktoz şuruplarının fruktoz içeriği %42 ile %55 arasında olabilir. Bu içeriğe bağlı olarak glukoz-fruktoz şurubu (%48 glukoz, %42 fruktoz) ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu (%45 glukoz, %55 fruktoz) olarak adlandırılırlar.

 

Bu şuruplar, sadece tatlandırıcı özellikleri için değil, aynı zamanda belirli tarifelerde onları önemli bir ürün haline getiren ek faydalı özellikler için bir dizi farklı İçecek ve gıda ürününde kullanılır.

 

Glukoz-fruktoz şurubu basit bir karbonhidrattır. Tüm şekerler, makul gelir, sağlıklı ve kültürel açıdan zengin bir diyetin parçası olarak, fiziksel fiziksel taleplerine uygun olarak tüketilmelidir.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

dekstrin

 

Dekstrin saf ve kristalize glukozdur, yapışkanlık ve kalınlaştırıcı özellikler için bollukların tavlanmasıyla elde edilir. Fırıncılık ürünleri, hazır karışımlar, üretilmiş tatlılar ve diğer süt ürünleri gibi çok sayıda gıda ürününde bulunmaktadır.

 

Ayrıca dekstrinlerin yapışkanlık özellikleri, oluklu mukavva ve kâğıt büyüsü üretmek en önemli çalışmaları yapar.

 

Kristal Fruktoz

Saf ve kristalize fruktozdur. Kristal fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubundan fruktozun ayrıştırılmasıyla elde edilir. Kristal fruktoz özellikle kuru karışımlarda, fırıncılıkta ve yiyeceklerde gıda uygulamalarında sakarozun yerine kullanılır.

Polioller

 

Polioller sayesinde üretilen düşük kalorili alternatif tatlandırıcılardır. Sakarozdan daha az kalori içeren polioller, diş çürümesine neden olmaz ve vücutta düşük glisemik yanıt sağlar. Bu da onları şekerli gıdalarda ve içeceklerde, diş macunu gibi ağız bakımında tüketilmeyen ve düşük kalorili sakızlarda kullanılan önemli bir ürün yapar.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Proteinler ve Yaşam

 

Bitki bazlı protein ürünleri, birçok gıdadaki hayvansal proteinlerin önemli bir tamamlayıcısı veya alternatifidir. Bu nedenle daha sürdürülebilir bir tarım-gıda sistemi oluşturmak için küresel stratejiye katkı bulunabilir.

 

Türkiye'de üretilen, geniş çeşitlilikte, geleneksel ve geleneksel ürünler ile sunan, üretilebilir, geniş bir fonksiyonellik ve kullanım alanına sahip lifler ve bitki bazlı proteinler sunmaktadır.

 

Bu ürünler fırıncılık ve sporcu beslenmesi, yaşlı beslenmesi, bitki bazlı içecekler, ve alternatifleri, hastanelerin klinik diyetleri gibi özel beslenmelerde yer alır. Ayrıca hayvan yemleri, evcil hayvanlar için kuru gıdalarda da kullanılır.


TÜRK BÖBREK VAKFI:




Nişasta Bazlı Şeker mi, Şeker Pancarı Şekeri mi?


Nişasta bazlı şeker (mısır şurubu şekeri) son günlerin en popüler tartışma konusu oldu. İnsan sağlığı için zararlı mı, yoksa şeker pancarından üretilen şekerden bir farkı yok mu?

Şeker veya sakkaroz çoğu bitkinin bünyesinde bulunur fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Şeker pancarından şeker üretimi, şeker kamışından yapılan üretime göre daha pahalı olmasına karşın, birçok ülkede hem şeker sanayine ekonomik katkıları, hem de tarımsal ve sosyal nedenlerden dolayı, çeşitli önlemler alınarak devamlılığı sağlanmaktadır. Türkiye’de de geçmişte şeker kamışı tarımı için denemeler yapılmış, ancak ekonomik olmayacağı anlaşıldığı için vazgeçilmiştir.

Türkiye’de şekerin ana hammaddesi şeker pancarıdır. Nişasta bazlı şekerler; şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin (sakaroz) dışında, nişasta bazlı hammaddelerden (mısır,buğday, patates) çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur. Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.

Sanayinin nişasta bazlı şekeri tercih etmesinin en önemli sebebi maliyettir. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor.

Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker, Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği nişasta bazlı şeker için Türkiye bir cennet durumunda.

Şubat 2011 itibariyle Sağlık Bakanlığı, bir “bilim kurulu” toplanacağını açıkladı. Bakanlık, kuruldan çıkacak sonuca göre yeni düzenlemelere gidilebileceğini belirtti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili inceleme başlattıklarını 

ÖNCEKİ YAZILARIMDAN ODULLU TARİFİ AŞAĞIDAKİ LİNKTEN::



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/2011/12/muhamara.html?m=1



4.7.23

DOĞUM GÜNÜ PASTASI




DOĞUM GÜNÜ PASTASI

 🍰 

Hazırlayan: Bilhan Akkaya 

Neredeyse Dünya’nın her yerinde; doğum 

Pasta ve görsel. 

AYHAN USTA 

günlerinde, herkes pasta alır, keser, hediye eder veya ikram eder. Peki bu pasta kutlamasının çıkış öyküsü nedir? 

Konu ile ilgililerin bazıları; bu pasta olayını pagan ritüellerine, plasentaya taparak hayatın teşekkürüne kadar götürür. 

Pasta; Eski Yunanlılar tarafından tüketilen bir yiyecekti. Bu kültürde; her ayın altıncı günü bekaret, avlanma ve hayvanların egemenlik tanrıçası Artemis'in doğum günü kutlanırdı. Kırsalda ona sunular sunulurdu. Bu sunular; küçük bal kapları ve unlu keklerdi. 




Ay ışığını sembolize etmek için de mumlar yakılırdı. 

Eski çağlarda her doğum günü kutlamasının; kötü ruhlar tarafından ziyaret edildiğine inanılırdı. Bu yüzden pastayı ateşle aydınlatmayı gerekli buldular. Böylece her türlü kötülükten korunacaklardı. Aynı zamanda alevi söndürdükleri anda; dumanın cennete gittiğine ve doğum günü çocuğunun dualarının tanrılara ulaştığına inanıyorlardı. Bu yüzden mumları üflemeden önce bir dilek tutmak gerekirdi.

Günümüzde kutlanacak yılların sayısını simgeleyen mum sayısı geleneğinin; Almanya'da ortaya çıktığını bilmelisiniz. Alman çocuklar Kinderfest adında bir kutlama ile doğum günlerini kutlarlardı. Pastanın merkezine; yılın her ayını sembolize eden 12 işaretli uzun bir mum yerleştirilirdi. Ateş; doğum günü kutlanan kişinin doğum ayına ulaştığında mum yakılır ve üflenerek söndürülürdü. 

Kaynaklara göre; pasta kelimesi Yunanca'da 'plasenta' kelimesinden türemiştir ve bu yüzden pasta, onun gibi yuvarlak ve düzdür. Bu konsept gereği; her yıl, bir insanın hayatının ilk aylarını geçirdiği organ onurlandırılır. Pastanın yuvarlak şekli; plasentayı simüle ederken,  mum fetüsü anneye bağlayan göbek bağını temsil etmektedir

Hazırlayan ve alt görsel.  Bilhan AKKAYA 



30.6.23

ZEYTİN VE TARİHÇESİ

 

ZEYTİN VE TARİHÇESİ 

Resim.Sn. Emir Barbur 








Resim. Mozaik sanatçımız 

Sayın.Menel Hüzmeli eseridir.




 

Oleacea familyası, Olea cinsinin bir türü olan zeytinin (Olea europaea L.) anavatanı, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni de içine alan Yukarı Mezopotamya ve Güney Ön Asya’dır . Zeytinin dünyaya yayılışı üç yoldan olmuştur. Birincisi Mısır üzerinden Tunus ve Fas, ikincisi Anadolu boyunca Ege adaları, Yunanistan, İtalya ve İspanya ve üçüncüsü ise İran üzerinden Pakistan ve Çin’dir. İlk kültüre alınışı ve ıslahı Sâmiler tarafından olmuştur. Arkeolojik çalışmalar, zeytin yetiştiriciliğinin M.Ö 4.000’li yıllara kadar dayandığını göstermektedirler. İlk Grek ve Roma yazıtlarında zeytinin barış ve birlikteliğin ebedi simgesi olduğuna değinilmiştir. Kuran, İncil ve Tevrat’taki sayısız bölümde zeytine yer verilmiştir. Tarihi gelişimi içinde birçok efsaneye kaynak olan zeytin, eski uygarlıkların yazıtları ve kutsal kitaplarda yer almıştır. Zeytin beyaz bir güvercinin Nuh’un gemisine tufan sonrası canlılık belirtisi olarak, ağzında zeytin dalı ile dönmesi nedeniyle, yüzyıllardır barışın simgesi kabul edilmektedir. Bölgede yürütülen bir araştırmada deniz seviyesinden bin metre yükseklikte zeytin ağacı bulunması, Cudi ve Gabar dağlarında bol miktarda yabani zeytin ağaçlarının olması, Nuh’un gemisinin Ağrı dağına değil Cudi dağına konduğu rivayetini güçlendirmektedir. M.Ö. Atina Anayasasında yer alan ve Aristotle tarafından kaleme alınan “Devlet malı veya özel mülkiyet farkı olmaksızın, zeytin ağacını kesen veya deviren herkes mahkemede yargılanacaktır eğer suçlu bulunurlarsa idam edilmek suretiyle cezalandırılacaklardır” sözü zeytin ağacının tarihteki yeri ve önemi anlatmaktadır. Nitekim zeytin tarımının yayılmasında büyük rol oynayan Romalıların, diyetlerinde zeytin yerine hayvansal yağları kullananları barbar olarak tanımlamaları, Hipokrat’ın zeytinyağının tedavi edici özelliğini kullanması bu önemi vurgulamaktadır. M.Ö. 4000’lerde kültür bitkisine dönüştürülen zeytinin yağının çıkarılması ve kullanımının yaygınlaşması ancak 1500-2000 yıl sonra gerçekleşmiştir. Tunç Çağı’nda ve daha sonrası dönemlerde Akdeniz’de zeytinciliğin yaygınlaştığını gösteren arkeolojik buluntular arasında yağ presleri, saklamada kullanılan kaplar, zeytin gösterimleri olan vazo ve duvar resimleri sayılabilir.

Zeytinyağının kilometre taşları
M.Ö. 6000 – Zeytin tarımının Suriye’de Samilerle başlaması
M.Ö. 3000 – Tarım bilgisi ve kültürü Akdeniz’de Doğu’dan Batı’ya doğru yayılmaya başlar. – Ortadoğulu tüccarlar Kıbrıs ve Girit’e zeytini götürdüler.
M.Ö. 2500 – Girit’te bulunan tarih öncesi toprak levhalarda zeytinyağı ve kullanımlarından söz edilir.
M.Ö. 2000 – Eski İsrailliler zeytinyağını rahipleri kutsamakta ve tapınaklardaki kandilleri yakmakta kullanırlar.
M.Ö 1780 – Hammurabi Kanunları zeytin ağacını bir yıl içinde iki ayaktan fazla budamanın ölüm cezasına çaptırılacağını söyler.
M.Ö. 1700 – Zeytin ağacı Mısır’a getirildi. Tutankamon zeytin dallarından taç giydi.
M.Ö. 1500 – Zeytinyağı Girit’in en önemli ticaret geliri olarak ortaya çıkar ve Mısır’da kozmetik amaçlarla kullanılır.
M.Ö. 1000 – Yunanistan’da zeytinyağının mutfaktaki kullanımları keşfedilmeye başlanır.
M.Ö. 900 – Kaldıraçlı presler kullanılmaya başlandı.
M.Ö. 776 – Kazananlara zeytindalı ve zeytinyağının ödül olarak verildiği ilk Olimpiyat Oyunları yer alır.                                        
M.Ö. 620 – Solon’un zeytin koruma kanununda bir zeytin ağacını kesen veya zarar verenin ölüm cezasına çarptırılacağı yazılır.
M.Ö. 600 – İtalya, İspanya, Fransa ve Kuzey Afrika zeytin ağacıyla tanıştı.
M.Ö. 200 – Arşimet vidası zeytinyağı preslerinde kullanılmaya başlandı.
M.Ö. 100 – Eski Yunan ve Roma edebiyatında zeytin ağaçlarından, zeytinden ve zeytinyağından söz edilir.
M.S. 100 – Romalılar birkaç değişik zeytinin sınıflandırmasını yaparlar.
M.S. 200 – Roma barışıyla Akdeniz’de zeytinyağı üretimi ve ticareti altın devrini yaşadı.
M.S. 325 – Konsantin zamanında 2300 yağ distribütörü kent sakinlerinin yemek, kozmetik masaj, vücut bakımı, lamba ve diğer şey için kullandığı zeytinyağını temin eder.
M.S. 1000 – Zeytinyağı az bulunmaya başlar ve bazen nakit yerine kullanılsa da en önemli kullanım alanı dinsel ayinlerdir.
M.S. 1300 – Zeytinyağı Akdeniz ülkelerinin temel yiyeceği haline geldi.
M.S. 1500 – 1600 – İspanyol kaşif ve misyonerler zeytinyağını Yeni Dünya’ya taşırlar.
M.S. 1524 – Meksika’da ilk zeytin ağaçları dikilir.
M.S. 1550 – Leonardo da Vinci zeytinyağı presi tasarladı.
M.S. 1700 – Fransisyan misyonerler 600 kilometrelik Kaliforniya sahillerine 1800’lerin başlarında zeytin dikerek 21 yerleşim bölgesinden 19’una zeytini götürürler.
M.S. 1717 – Vincenzo Mela adlı İtalyan prina yıkama yöntemiyle prina yağı elde etti.
M.S. 1820 – Zeytinyağı imalatında su gücüyle çalışan hidrolik presler kullanılmaya başlandı.
M.S. 1870 – Kaliforniya’da ilk ticari zeytin üretimi başlar.
M.S. 1887 – Van Gogh zeytinliklerle ilgili 16 tablo yaptı.
M.S. 1900 – İtalya Kralı I. Umberto İtalya’da zeytin ağacının kesilmesini yasaklar ki bu İtalya’nın bazı kesimlerinde hala yürürlüktedir.
M.S. 1920 – Amerika’ya gelen Avrupalı göçmenler Amerikan mutfağına zeytinyağını sokarlar.
M.S. 1927 – Kesintisiz sistemin öncüsü santrifüj teknolojisi zeytinyağı imalatında uygulandı.
M.S. 1980 – Sağlık ve yemek kitapları aracılığıyla zeytinyağı bilgi ve kültürü dünyaya yayılmaya devam eder
 


 
Türkiye Zeytin Tarihçesi  
Zeytincilik, Cumhuriyet sonrası ülkemizde tarımının en önemli faaliyet alanlarından biri olmuştur. Atatürk’ün 1929 yılında Yalova bölgesine yaptığı bir gezide zeytinciliğe gereken önemin verilmesine yönelik direktifleri ile ülkemizde zeytincilik seferberliği başlatılmış ve zeytincilik konusunda araştırmalar yapmak üzere, 1937 yılında Bornova Zeytincilik Araştırma Enstitüsü kurulmuştur. Diğer yandan zeytin, bahçesine bakmayan ve bakım yaptırmayan üreticilere ceza verilmesine neden olan bir kanuna (26/01/1939 tarih ve 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”) sahip tek bitki olmuştur. Ülkemizde zeytincilik, yurt dışında eğitim görmüş  uzmanlar tarafından yeni, bakımlı, sağlıklı ve verimli bahçeler tesis edilerek, uzun yıllar sonunda büyük bir hızla gelişmiştir. Zeytinciliğe verilen bu önem, 1950’li yıllardan itibaren gittikçe azalmakla birlikte, 1961-62 döneminde Türkiye ilk zeytinyağı ihracatını yapmıştır. 1970’li yıllarda verimin düşük ve maliyetin yüksek oluşu kârlılığı olumsuz etkilemiş, tamamen doğal olan zeytinyağının insan sağlığı yönünden ne kadar değerli olduğu anlatılarak teşvik edileceği yerde, rafinasyon ile elde edilen diğer bitkisel yağların üretim ve tüketimi teşvik edilmiştir. 1980’li yıllar ve sonrasında zeytinciliği koruma kanununa rağmen zeytinlikler sökülerek, kıyı turizmi uğruna feda edilerek başka tarımsal faaliyet alanları zeytinciliğin yerini almıştır. Oysa  aynı  yıllarda  geleneksel  zeytin  yetiştiriciliğinin ekonomik  olmadığını  farkına   varan  İtalya  ve İspanya modern zeytinciliğe yönelmişlerdir. Ülkemizde 2000’li yıllardan bu yana Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gibi özellikle de sofralık zeytin ve zeytinyağı üretiminde nitelik ve nicelik olarak ciddi gelişmeler görülmektedir. Çünkü sofralık zeytin ve zeytinyağı teknolojisi gelişmekte, bölgeleriyle özdeşleşen ve markalaşan zeytin çeşitleri, zeytin ve zeytinyağı pazarının gelişmesine destek vermektedir. Butik zeytincilik, coğrafi işaretlemeler, tadım panelleri, lisanslı depoculuk çalışmaları vb. yeniliklerle birçok üretici ve firma yurtdışında fuar ve yarışmalarda dereceler almaktadırlar. Ülkemiz zeytincilik yapısı, geleneksel zeytincilikten çıkıp modern zeytinciliğe yönelmektedir. Türkiye,dünya sofralık zeytin ve zeytinyağı pazarında söz sahibi olabilmenin en önemli koşulu olan yüksek kaliteli üretimi hedeflediği için bazı sorunlar da yaşamaktadır. Ancak sektörde pazarın taleplerini dikkate alarak, daha fazla AR-GE ile ayakta kalabileceği bir duruma da gelinmiştir.



SANATKAR MOZAİK SANATÇISI

MENEL HÜZMELI HANIMIN YAZISINI EKLEMEMEK OLMAZDI.


Zeytinin mitolojik hikayesi, ölmez ağacın yaşam bulduğu hemen her coğrafyada mevcuttur. Mısır mitolojisine göre ise Tanrıça İsis; insanlığa zeytini yetiştirmek, hasat etmek ve yiyebilmek için ihtiyaç duydukları bilgiyi verdi. Mısırlılar için kutsal olan zeytinin, firavunların öbür dünyaya geçişlerinde yiyecekleri yemek olduğuna inanılırdı. Hiyerogliflerde de zeytin ağacı, dalı ve zeytin yer alır. Tutankhamun’un mezarında ise zeytin dallarından yapılmış süslemeler bulunmuştur.

Nuh Peygamber, tufanın yatışıp yatışmadığını öğrenmek için bir güvercin gönderir. Güvercin ağzında taze bir zeytin ağacı dalı ile geri döner. Bu tufanın yatıştığının ve güvercinin karaya ulaşabildiğinin göstergesidir. O günden itibaren de ağzında zeytin dalı taşıyan güvercin, barışın sembolü haline gelir. 

Antik Çağ’dan beri uzun ömür, sağlık, güç ve güzellik ile ilişkilendirilir. 
Hayatınızda sağlık ve güzellik eksik olmasın.

#zeytin #tasarım #italya #mozaik #mocaik #artmozaik #Handmade #naturalstones #dağaltaş #dekorasyon #sanat #istanbul