sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16.2.24

Satın almada gıda riskleri

 

BU YAZIMIZ TÜKETTİĞİMİZ GIDANIN SAĞLIK VE RİSKLER DİYEBİLECEĞİMİZ 2 AŞAMADAN OLUŞMAKTADIR 







SEVGİLİ TÜKETİCİLER BIR GIDA ÜRÜNÜNÜ SATIN ALIRKEN BİRÇOK HUSUSU OKUYARAK SATIN ALMALIYIZ

1- ÜRÜNÜN ÜRETİMİ VE SON KULLANIM TARİHİ: 

  • Üretilen tarih ve son kullanım tarihleri önemli Çoklu zincir marketlerde miadı yazılı tarihten 2 gün önceden vaxi ürünleri almayınız.
  • Örnek olarak Süt ve süt ürünleri,yufka,çiğ Süt ve benzer ürünleri alırken mutlaka hassasiyet gösterilmelidir.
  • Dondurulmuş gıdaların çözülmemiş olması ve üzerindeki tarih dahilinde kullanımı önemlidir.
  • Dondurulmuş sebzeler güvenle kullanılabilir ve bunlarda katkı yoktur,
  • İşlenmiş ve Dondurulmuş gıdaların katkisiz oldugunu söyleyemeyiz,milföy hamuru,pizzalar,unlu tum işlenmiş  gıda obezite Dostudur.

BU ÜRÜN ÖZELLİĞİ NEDİR SIZCE?
SADECE %2 MEYVE İÇERİYOR ICERIGINE BAJALIM
TANAMEN KATKI


2-ÜRÜN MUHTEVİYATI:

  • Ürün bileşimleri ,işlenmiş ürünün ana madde oranı nedir?Örnek,meyveli bir Süt aldınız  meyve oranı o kadar az ki binde bir orantıda Süt oranı ise %1 veya 2 olursa gerisini siz düşünün 
  • Örnek 3/1 fincanlik Nestlé nescafe ürününün KAHVE ORANI NEDİR? %9,6 oranında Çözünebilir Kahve olduğunu görüyoruz. Bu da 18,5 gr.’lık tek pakette 1,77 gr. Kahve demektir. Yani aldığınız bu paketin %90’dan fazlasını Şeker ve Kahve Beyazlatıcısı olarak alıyorsunuz. Kahve oranı ise 2’si 1 Arada çeşidinden %11 daha azdır

3-ÜRÜN KATKI MADDELERI:

  • Katkılar değince kimyasallar on planda oluyor,bu katkılarin zararlarını bir çok yazımda işlediğim için bunlara deginmeyecegim.Örnek 
  • GIDA KATKILARI
  • EKMEK KATKILARI
  • GDO ETİKETLİ  BİR ÇOK  BENZER YAYINLARI BU BLOKTA BULABİLİRSİNİZ.BEN BU KATKI MADDELERI GÖRSELLER UZERINDE İŞLEYECEĞİM.

●Danone markasıyla satışa sunulan çilekli süt içeriğinde çilekten çok, aroma vericisi bulunuyor.

Ürün içeriğinde;

%4,5 ilave şeker,

%0,8 yağlı UHT süt,

%0,01 yani binde 1 çilek/muz var.

180 ml'lik tek kutu 8,1 gr ilave şeker yani 4 tane küp şeker içeriyor. 

●●NESQIK

Nestlé Türkiye tarafından "kalsiyum kaynağı" ifadesiyle satılan Nesquik Kakaolu Süt ürününü inceliyoruz.

Ürün içeriğine baktığımızda ilk 3 sırada; Pastörize içme sütü, Şeker ve Kakao tozu olduğunu görüyoruz. Ürün içerik beyanında şeker oranı yazmasa da, mevzuat gereği bu bilgilendirme etikette “%5,5 oranında İlave şeker içerir” ifadesiyle beyan ediliyor. Buna göre ürünün 180 ml'lik tek kutusunda 10 gr ilave şeker yani yaklaşık 5 küp şeker içeren üründe kıvam arttırıcı ve aroma verici bulunuyor. 



●●●Ülker marka çiziviç

Ambalajında "zeytinyağlı", "kekikli" ve "Zeytinyağı Ege'den" ifadeleriyle bulunan Ülker Çiziviç içeriğinde ikinci sırada Palm yağı var.

Ürün içeriğinde ayrıca;

%0,6 yani binde 6 zeytinyağı,

%0,3 yani binde 3 zeytin ezmesi ve

%0,3 yani binde 3 kekik bulunuyor.


●●●●Ak Gıda tarafından üretilen çilekli sürme peynir %20 çilek sosu içeriğinde %6,1 çilek suyu konsantresi içeriyor.

Yani üründe %1,2 oranında çilek suyu konsantresi bulunuyor. Sosta ayrıca sofra şekeri ve aroma verici var.

TUM URUNLER BUNLARA BENZER: Gofret,çikolata,kremalar,kek,pastalar,toz santi, meyve suları(meyve oranı önemli) yazanayacagimiz yüzlerce Ürün.



4-KIRMIZI VE BEYAZ ET MAMULLERİ;

  • Reyondan bu ürünleri Beyaz et veya Kırmızı Et ayrı bölümler ile birbirine teması olmamalıdır.
  • Pişmiş veya çiğ etler bir arada olmamalıdır.
  • İşlenmiş ürünler şarküteri bölümünde Üretim ve SKT,STT olarak tarih etiketli olmalıdır.
  • Yaz aylarında ki paketli et süreçleri önemli 


BU ÖNERİMİZ DEĞERLİ ÖĞRETMENİM SAYIN FEVZİ MAMİOĞLU ÖNERİSİ OLUP SUNUYORUM..KENDI MEYVELİ SÜTÜMÜZÜ KENDİMİZ YAPALIM.




●●GÜNÜMÜZDE HER EVDE BLENDER VARDIR;
2 ADET MUZ,3 BARDAK SOĞUK SÜT(Blenderden 2 dakika geçiriniz) ve  akebinden 2 YEMEK KASIGI PEKMEZ  çok uzun süre bırakmadan (sadece karıştırmak maksatlı) KULLANIMA HAZIRDIR.
1 AVUC FINDIK İLE ÇOCUKLARA YUKSEK VITAMIN TAVSİYESİYLE. 
BLENDERE SÜT MEYVE VE FINDIK BIR ARADA YAPILIRSA İÇİNDE ÖĢÜTÜLÜR.

LUTFEN DİKKAT:PEKMEZ EKŞIMTRAK OLDUGUNDAN ÖTÜRÜ  SÜT KESİLİR,HER ZAMAN SON ASAMADA COK KISA SÜRE TUTUYORUZ.

●●KAHVALTIMIZDA ÇAYIMIZI İÇTİK.
Soğuk Çay mı desek Ice tea mi???
Çayımızı 2 kat tülbent ile süzüyorüz. Ve bir tarafta tutuyoruz.  
1 adet yeşil  Elma rendeleyerek l litre icme ile blenderden/robottan geçiriyoruz ve yine tülbent ile süzerek posasını atıyoruz.
Çay ve süzdüğünüz elma suyuna bir kaşık limon suyu ile damak zevkinize göre Bal,şeker veya pekmez ile tatlandırarak buzdolabı da muhafazası ile soğuk tüketilebilir.
TEŞEKKÜRLER. Fevzi Mamioğlu 

16.9.23

MISIR ŞEKER NİŞASTA

 













,,Mısır Şekeri, Sağlık Açısından Tehlikeli”

YAZIMIZ BIRAZ UZUN VE YAZININ SONUNDA TÜRK BÖBREK VAKFI WEB SİTESİNDEN YAPTIĞIM ALINTI..

İÜ Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu, glikoz- früktoz şurubu) ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti.


GDO'lu olduğu gerekçesi ile tüm dünyada tartışılan mısır şekeri, bu yıl Türkiye'de yüzde 30 daha fazla üretilecek. Şeker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerler (NBŞ) için yurtdışında ithal edilen mısırlar kullanılıyor. Şekerli içeceklerden çikolataya, hamur tatlılarından pek çok şekerli ürüne kadar geniş yelpazede kullanılan NBŞ, sağlık açısından büyük tehlike saçıyor. NBŞ'nin başta obezite, diyabet, pankreas kanseri gibi birçok hastalığa sebep olduğunu belirten Dr. Dizdar, nişasta bazlı şeker ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti. Kadınların üreme yetisini azalttığına dikkat çeken Dr. Dizdar, “Tatlı tüketilecekse bu doğal şekerle yapılmış olmalı. Sadece kanser hastaları değil, sağlıklı bireyler de fabrikasyon tatlılardan uzak durmalı, evde hazırlanmış tatlılar tercih edilmeli” diyor. Dr. Dizdar, “Mısır şurubunun hazır ürünlerde tercih edilme nedeni ucuz olması ve gerçek şekere göre daha fazla tatlı tadı vermesidir” diyen Dr. Dizdar, meşrubat, kola gibi içeceklerin üretiminde yaygın olarak kullanıldığını aktardı. Hazır kek, bisküvi gibi ürünlere bakıldığında ise içine konduğu şeyin bozulmasını engellediğini kaydeden Dr. Dizdar, “Marketten alınan bir kek açıldığı zaman kesinlikle bozulmaz, en fazla kurur. Bunun nedeni içerisindeki früktozdur” diyor.


Dr. Dizdar, “Mısır şurubundaki früktoz insan vücudunda kolay kullanılabilir bir şeker değil, insan glikoz denen şekeri kullanabiliyor. Bu durumda aldığınız früktoz hızla yağa dönüştürülüyor ve organlarda birikmeye başlıyor. Bu durum tehlikeli, çünkü başta diyabet olmak üzere kanser gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.


Toplumda ciddi anlamda karaciğer yağlanması ve diyabet sorunu olduğuna işaret eden Dr. Dizdar, “Çocuk yaşta karaciğer nakli gerektiren nüfus giderek artmakta. Bunun başlıca nedeni ‘mısır şurubu ve yapay tatlandırıcı kullanımıdır” dedi.


Kaynak: www.zaman.com.tr (15 Haziran 2015)













BİLGİ AMAÇLIDIR 

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Mısır şurubu, mısır nişasasının işlemden geçirilmesi ile elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Mısır şurubu, yüzde 80 oranında fruktoz, yüzde 20 oranında glikozdan oluşuyor.



ŞEKER SÖZLÜĞÜ

Tek şekerler

Fruktoz: Meyve veya bal şekeri
Glikoz: Üzüm şekeri
Galaktoz: Süt şekeri

Çift şekerler

Sükroz: Çay şekeri (glikoz+fruktoz)
Laktoz: Süt şekeri (glikoz+galaktoz)

Çoklu şekerler

Nişasta: Glikoz moleküllerinden oluşan bileşik bir şeker
***
Mısır şurubu hangi ülkelerde yasak?

Mısır şurubunun yasak olduğu ülkeler Fransa, Portekiz, İrlanda, İsveç, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, Danimarka ve İngiltere'dir. Mısır şurubu sağlığa zararlı olduğu için bu ülkelerde üretilen paketli gıdalarda mısır şurubuna yer verilmemektedir. Bunun yerine farklı tatlandırıcılar kullanılır.
***

NİŞASTA
Nişasta Nedir?
 
Nişasta büyük miktarlarda bir enerji deposunda depolanırsınız. Buğday, mısır, patates içinde doğal olarak bulunan bir karbonhidrattır. Nişasta genellikle bu çalışmada elde edilse de, pirinç, küçük, bakliyat, tatlı patates, muz, gibi diğer birçok tarım ürünlerinde de görülür.
Mısır sembolüÇerçeve sembolüPatates sembolüBuğday sembolü
Bitkilerde moleküler oluşum fotosentez süreci geçer. Bu bölünme mekanizması, büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli olan glikozu (temel şeker) üretmesini ve depolanmasını mümkün kılar. Bitki üremesi ve büyümesi için hayati öneme sahiptir. Bitkilerde bulunan, soğuk suda çözünmeyen küçük granüller olarak ortaya çıkar.

Nişasta Hangi Kaynaklardan Elde Edilir?
 
Nişasta granülleri ekim tohum (mısır, buğday, pirinç vb.), yumru (patates) ve köklerinde (tapyoka) katı halde bulunur. Bitkinin karbonhidratların sentezi sonucu ortaya çıkan, seri, temel düzeyde ve enerji tükenmesi teşkil eder. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı denetim hammaddelerinden üretiliyor. Türkiye'de sadece mısırdan elde edilir.
Nişasta hangi kaynaklar elde edilir sembolü
Türkiye'de Nişasta Nasıl Üretilir?
Mısır üretimi ve hasat sembolü
275.000 çiftçinin oluştuğu
6,75 milyon tonluk mısır üretiminin %25'ini yaratan sanayiciler ortaya çıktı.
Nişasta sanayinde, hasat sırasında koçandan elde edilen mısırlar zengin, yağ, protein ve hayat gibi parçalara ayrılır. Bu ilk aşamada kesintili olarak ayrılma

Nişasta fabrikası sembolü
için bir dizi basit işlem kullanılır: Kırma, eleme, dönme, vb ... İkinci aşamada ise en saf biçimde ekstrakte edilen, kuruduktan sonra olduğu gibi kullanılır (doğal olarak kırılır) veya dönüştürmeyi amaçlayan çeşitli dönüşümlerden geçirilir (modifiye edilir).

Nişastadan üretilen ürünler sembolü
Bu ürün sonunda çeşitlilik gösteren ve türetilmiş ürünler toz (un görünümüne benzer bir görünümde) veya şuruplar şeklinde kullanıma hazırdır.


Nişasta Hangi Alanlarda Kullanılır?
 
Nişasta, günlük gıda ve dışı binlerce üründe yaygın olarak bulunmaktadır. Yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir olduğu için; plastikler, deterjanlar, tutkallar gibi çok sayıda kimyasal bölme fosil yakıt bileşenlerinin yerine mükemmel bir hammaddedir. Türkiye'de ekonomik sanayinin ürünleri gıda, ambalaj ve paketleme, biyoplastikler, boya ve boyama kimyasalları, döküm, hayvancılık, ilaç ilaçlık kağıt, kimya, kozmetik ve kişisel bakım, tekstil, yapı kimyasalları sektörlerinde hammadde olarak kullanılmaktadır.






 

Bir dizi mutfak ürünü bu ürünün benzersiz çeşitliliğinden yararlanır:

Fırın ürünleri: ör. Hamur işleri, kurabiye, kek vb.

Şekerleme ürünleri: ör. tatlılar, pastiller, nuga vb.

 

Glikoz şurubu üretimi sırasında farklı, faydalı özellikler ortaya çıkan çeşitli işlem seçenekleri, seçenekleri derecelerde parçalanma sonucu, farklı derecelerde glukoz şurubu elde edilir.

Bu şuruplar hem serbest glukoz (dekstroz) hem de uzunluktaki uzunluklarda glukoz zincirleri içerir.

 

Farklı özelliklere bağlı olarak glukoz şurupları, eklendiği ürünler için doku, hacim, tat, parça, gelişmiş stabilite ve daha uzun bir raf ömrü sağlar. Glukoz şurupları; kekleri yumuşak tutar ve bisküvilerin kurumasını, şekerin tatlılarında ve reçellerde kristalleşmesini ve dondurmalarda suyun kristalleşmesini önler.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Glükoz - Fruktoz Şurupları

 

Glukoz-fruktoz şurubu kırıklarından yapılan bitki bazlı bir şekerdir. Türkiye'de dayanıklı glukoz şuruplarını sadece yurt içinde üretilen mısırlardan üretmektedir.

 

Glukoz-fruktoz şurubumuzdaki sofra şekeri gibi iki basit şekerden oluşur: Glukoz ve fruktoz. Sofra şekeri (sakaroz) % 50 fruktoz / % 50 glukoz içeriğine sahipken glikoz-fruktoz şuruplarının fruktoz içeriği %42 ile %55 arasında olabilir. Bu içeriğe bağlı olarak glukoz-fruktoz şurubu (%48 glukoz, %42 fruktoz) ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu (%45 glukoz, %55 fruktoz) olarak adlandırılırlar.

 

Bu şuruplar, sadece tatlandırıcı özellikleri için değil, aynı zamanda belirli tarifelerde onları önemli bir ürün haline getiren ek faydalı özellikler için bir dizi farklı İçecek ve gıda ürününde kullanılır.

 

Glukoz-fruktoz şurubu basit bir karbonhidrattır. Tüm şekerler, makul gelir, sağlıklı ve kültürel açıdan zengin bir diyetin parçası olarak, fiziksel fiziksel taleplerine uygun olarak tüketilmelidir.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

dekstrin

 

Dekstrin saf ve kristalize glukozdur, yapışkanlık ve kalınlaştırıcı özellikler için bollukların tavlanmasıyla elde edilir. Fırıncılık ürünleri, hazır karışımlar, üretilmiş tatlılar ve diğer süt ürünleri gibi çok sayıda gıda ürününde bulunmaktadır.

 

Ayrıca dekstrinlerin yapışkanlık özellikleri, oluklu mukavva ve kâğıt büyüsü üretmek en önemli çalışmaları yapar.

 

Kristal Fruktoz

Saf ve kristalize fruktozdur. Kristal fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubundan fruktozun ayrıştırılmasıyla elde edilir. Kristal fruktoz özellikle kuru karışımlarda, fırıncılıkta ve yiyeceklerde gıda uygulamalarında sakarozun yerine kullanılır.

Polioller

 

Polioller sayesinde üretilen düşük kalorili alternatif tatlandırıcılardır. Sakarozdan daha az kalori içeren polioller, diş çürümesine neden olmaz ve vücutta düşük glisemik yanıt sağlar. Bu da onları şekerli gıdalarda ve içeceklerde, diş macunu gibi ağız bakımında tüketilmeyen ve düşük kalorili sakızlarda kullanılan önemli bir ürün yapar.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Proteinler ve Yaşam

 

Bitki bazlı protein ürünleri, birçok gıdadaki hayvansal proteinlerin önemli bir tamamlayıcısı veya alternatifidir. Bu nedenle daha sürdürülebilir bir tarım-gıda sistemi oluşturmak için küresel stratejiye katkı bulunabilir.

 

Türkiye'de üretilen, geniş çeşitlilikte, geleneksel ve geleneksel ürünler ile sunan, üretilebilir, geniş bir fonksiyonellik ve kullanım alanına sahip lifler ve bitki bazlı proteinler sunmaktadır.

 

Bu ürünler fırıncılık ve sporcu beslenmesi, yaşlı beslenmesi, bitki bazlı içecekler, ve alternatifleri, hastanelerin klinik diyetleri gibi özel beslenmelerde yer alır. Ayrıca hayvan yemleri, evcil hayvanlar için kuru gıdalarda da kullanılır.


TÜRK BÖBREK VAKFI:




Nişasta Bazlı Şeker mi, Şeker Pancarı Şekeri mi?


Nişasta bazlı şeker (mısır şurubu şekeri) son günlerin en popüler tartışma konusu oldu. İnsan sağlığı için zararlı mı, yoksa şeker pancarından üretilen şekerden bir farkı yok mu?

Şeker veya sakkaroz çoğu bitkinin bünyesinde bulunur fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Şeker pancarından şeker üretimi, şeker kamışından yapılan üretime göre daha pahalı olmasına karşın, birçok ülkede hem şeker sanayine ekonomik katkıları, hem de tarımsal ve sosyal nedenlerden dolayı, çeşitli önlemler alınarak devamlılığı sağlanmaktadır. Türkiye’de de geçmişte şeker kamışı tarımı için denemeler yapılmış, ancak ekonomik olmayacağı anlaşıldığı için vazgeçilmiştir.

Türkiye’de şekerin ana hammaddesi şeker pancarıdır. Nişasta bazlı şekerler; şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin (sakaroz) dışında, nişasta bazlı hammaddelerden (mısır,buğday, patates) çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur. Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.

Sanayinin nişasta bazlı şekeri tercih etmesinin en önemli sebebi maliyettir. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor.

Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker, Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği nişasta bazlı şeker için Türkiye bir cennet durumunda.

Şubat 2011 itibariyle Sağlık Bakanlığı, bir “bilim kurulu” toplanacağını açıkladı. Bakanlık, kuruldan çıkacak sonuca göre yeni düzenlemelere gidilebileceğini belirtti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili inceleme başlattıklarını 

ÖNCEKİ YAZILARIMDAN ODULLU TARİFİ AŞAĞIDAKİ LİNKTEN::



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/2011/12/muhamara.html?m=1



17.12.22

Küflenmiş ekmek zararları

 


KÜFLÜ EKMEK ZARARLARI 

TELEFON:+

90 544 619 03 93

PAYAS-İSKENDERUN/HATAY





Küflü ekmek tüketildiğinde ortaya çıkan yan etkiler: Kusma, karın ağrısı ve çeşitli bölgelerde ödem meydana gelmesi. Durumu ciddiye almalısınız çünkü sadece bağışıklık sistemini çökertmekle kalmıyor kalp ve böbreklerde yağlanma gibi ciddi hastalıklara neden olabiliyoekmek yedim zehirler mi?



Küflenmiş ekmek çok yoğun oranlarda kanserojen madde taşıdığından , kesinlikle tüketilmemelidir. Nedeni ise milyonlarca mantar ve benzeri canlı tarafından istila edilmiş bir beslenme alanını tüketmiş oluruz. Küflerin pek çoğu mikotoksin (küf zehiri) adı verilen zehirler üretirler.


Bir tarafı küflenmiş ekmek yenir mi?


Fakat ekmek üzerinde üreyen Rhizopus stolonifer ve benzeri küf türleri zehirli, hatta ölümcül olabiliyor. Özetle söylemek gerekirse, küflenmiş ekmeğin temiz kısmı diye bir şey yok. Ekmekte en ufak bir küf oluşumu gördüğünüz anda o ekmeği hiç düşünmeden doğruca çöpe atmanız en doğrusu.



Ekmek küfleri zygomycetes sınıfında bulunan bir çeşit mantar grubudur. mantarlar da ürerken misellerini bulundukları gıdanın her tarafına yayarlar. özetle görünen küfü uzaklaştırsanız bile göremediğiniz pek çok küfe ait dokuyu gıdayla birlikte alırsınız. bu yüzden yapılması sağlık açısından pek de önerilmeyen hadise.




***Ekmek üzerinde oluşan minik yeşilimsi, gri renkli benekler kimileri için önemsizdir ve o bölgeyi koparıp ekmeği yemeye devam edebilirler. Siz de onlardan biriyseniz bu yazıyı muhakkak okumalısınız!

***Küflenmiş ekmeği ziyan etmemek için yiyorsunuz ancak sağlığınız için çok büyük bir hata yapıyorsunuz. Ekmeğin ucunun ya da bir köşesinin küflenmesi demek aslında o küf öbeklerinin ekmeğin her bir tarafına yayılması demek. Yani ekmeğin ucunu koparıp atınca küflenmiş kısımdan kurtulmuyorsunuz, o sadece buz dağının görünen kısmı...


***Yapılan araştırma sonucu sadece küflü bölgenin değil ekmeğin bütününde çok daha derinlere yayılmış kökler bulunduğu ortaya kondu. Görülen yeşil renkli küf aslında ekmeğin derinlerinde bulunan şapkalı mantara benzeyen bir forma sahip. Bu kadar detaylı görmek için mikroskopla incelemek lazım.




Ekmeği ağzı kapalı torbalarda saklamak da küf mantarlarının üreme ortamını hızlandırıyor. Bu ortamı sera gibi düşünebilirsiniz. Dilimlenmiş ekmeğin bir parçası küflenince aslında poşet içindeki tüm ekmekler bu durumdan etkileniyorlar. Ekmek üzerinde üreyen rhizopus stolonifer ve benzeri türler zehirleyebilir, hatta ölüme kadar sürükleyebilir!

Küflenmiş ekmek yiyerek sağlığınızı tehlikeye atmayın. Söylediğimiz gibi küflenmiş ekmeğin temiz kısmı diye bir şey yok. Yani bu durumda ekmeğiniz küflendiyse hiç düşünmeden çöpe atmalısınız!

Küflenmiş ekmek yediğinizde olabilecek ihtimaller; etkisini yavaş yavaş göstermeye başlayan aflatoksin maddesi zamanla vücudun bağışıklık sistemini çökertir ve iç organları tahribata uğratır. Hatta kimi söylentilere göre de kanser hücrelerini besler.

Küflü ekmek tüketildiğinde ortaya çıkan yan etkiler: Kusma, karın ağrısı ve çeşitli bölgelerde ödem meydana gelmesi. Durumu ciddiye almalısınız çünkü sadece bağışıklık sistemini çökertmekle kalmıyor kalp ve böbreklerde yağlanma gibi ciddi hastalıklara neden olabiliyor.

Şimdi aklınızda şöyle bir soru oluşmuş olabilir; "Daha önce küflü ekmek yedim ve hiçbir yan etkisini görmedim" bunun açıklaması şöyle: Küflü ekmek yediniz ve zehirlenme yaşamadıysanız vücudunuzda zehir biriktiriyor olma ihtimaliniz çok yüksek.

Kaynak.internet araştırma sonucu.

ayhanmansuroglu.blogspot.com

KÜF MANTARI MİKROSKOP GÖRÜNTÜSÜ 




20.3.22

Pestisit nedir zararları nelerdir

 














Görseller alıntıdır. Buğday Derneği 



Bir pestisit kimyasal bir madde ya da virüs veya bakteri gibi biyolojik bir ajan olabilir. Kimyasal pestisitlerin çoğu hedef organizmaya seçkin etkinlik gösteremedikleri için hedef organizma dışındaki organizmalarda da çeşitli hastalıklara yol açar hatta öldürücü olabilirler. Birçok pestisit insanlar için de zararlıdır. Kullanıldıkları canlıların yiyecek şeklinde insanlar tarafından kullanılmaları sonucunda insanlarda yaygın hastalıklara ve istenmeyen sıkıntılı durumlara sebep olurlar. Kimyasal pestisitlerin ve etken maddelerinin akut toksik etkileri vardır. Karbamatlarorganofosfatlar ve klorlanmış hidrokarbonları içeren birçok pestisit genetoksik etkiye sahiptir. Tarım ile uğraşan ve pestisite maruz kalan insanlarda yapılan çalışmalarda bu bireylerde yapısal ve sayısal kromozom anomalileri ile kardeş kromatid değişiminde artmalar gözlenmiştir.

Pestisitlerin kronik etkisine maruz kalan tarım işçilerinde birçok genetik hasarın yanı sıra karaciğerböbrek ve kaslarda bozukluklar görülmüştür. Pestisitin canlılar üzerindeki etkisi fetal yaşamdan itibaren başlamaktadır. Bu ilaçlar plasentadan fetüse geçmekte ve bunun sonucu olarak düşükler, hiperpigmente ve hiperkeratatik çocuk doğumları görülmektedir. Yapılan hayvan deneylerinde ise radyoaktif olarak işaretlenip anneye verilen pestisitin 5 saat sonra plasentadan fetüse geçtiği ve fetüsün göz, sinir sistemi ve karaciğerine yerleştiği gözlenmiştir.

Organofosfatlı ve karbamatlı insektisitler ise etkilerini doğrudan doğruya periferal ve merkezi sinir sistemi üzerinde göstererek canlı yaşamını tehdit etmektedir.

Birçok pestisit insana, hayvanlara ve çevreye zarar vermektedir. Bununla ilgili ilk çalışmalar 70'li yılların başında, UNEP Stokholm İnsan Çevresi Konvansiyonu’nu hazırlayan süreçte göstermişlerdir. 30 yıl sonra ABDAvustralyaKanadaJaponya ve Yeni Zelanda, uluslararası baskılara boyun eğerek küresel anlaşma taslağının oluşturulmasına karar vermişlerdir.

Bu çalışmalar kapsamında KOK (Kalıcı Organik Kirleticileri) olarak adlandırılan içlerinde tarımda da kullanımı yaygın olan birçok kimyasal ürün bazı özel durumlar hariç yasaklanmış ve KOK özelliği taşıyan yeni kimyasallarında üretilmesi yasaklanmıştır. Bu anlaşma kapsamında; aldrinendrintoksafenklordandieldrinheptakolmireksDDT ve endüstriyel kimyasallar olan heksaklorobenzen ve PCB’ler yasaklanmış ve stokları takip altına alınmıştır. Türkiye'de Çok ve ark. tarafından yapılan birçok çalışmada anne sütlerinde belirli oranda bu kimyasallar bulunmuştur. Kalıcı Organik Kirleticilerden olan organik klorlu pestisitler ise Cafer Turgut ve ark. tarafından yapılan birçok çalışmada tespit edilmiş ve Toros dağlarında ise uzaktan taşınım tespit edilmiştir.

Tarım ilaçlarının kan hücreleri üzerinde de olumsuz etkileri vardır. Organofosforlu insektisitler eritrositlerin (kırmızı kan hücreleri) membran özelliklerini değiştirerek eritrosit fonksiyonun engellemektedir. Diğer bazı pestisitler de eritrositlerin boyutlarının ve yüzey şekillerinin bozulmasına ve eritrosit antioksidan sistem enzimlerinin aktivitelerinin değişmesine sebep olmaktadır. Pestisitlerin en önemli etkilerinden biri de asetilkolinesteraz enzimini inhibe etmeleridir. Bu durumda alt beyin kökünde solunum kontrol merkezlerinin baskılanması ile canlı ölüme gider. Yine pestisitlerde yapılan bir araştırmada pestisitlerin TCA enzimlerinin (malat dehidrojenaz, süksinat dehidrojenaz) inhibe olmasına sebep olduğu bulunmuştur.

ZARARLARI NELER?

Pestisitlerin etkileri ve zararları
  • Kusma.
  • İshal.
  • Terleme.
  • Solunum güçlüğü
  • Çarpıntı
  • İstemsiz kasılmalar olarak sayılabilir.

Pestisit, zararlı organizmaları engellemek, kontrol altına almak ya da zararlarını azaltmak için kullanılan madde ya da maddelerden oluşan karışımlardır. Pestisit, kimyasal bir madde, virüs ya da bakteri gibi biyolojik bir ajan, antimikrobik, dezenfektan ya da herhangi bir araç olabilir. 

Kaynak.Wikipedi 




DAHA KAPSAMLI BILGILER ICIN:

https://zehirsizsofralar.org/