14.2.24

Mono Sodyum Glutamat

 





Çin Tuzu Nedir?        MSG ?                    Zararları Nelerdir? Bağımlılık Yapar mı?


KNORR CORBA VE MUHTEVIYATI



Çin tuzu veya monosodyum glutamat (MSG tuzu), birçok hazır gıdada yaygın olarak kullanılan bir tatlandırıcıdır. MSG tuzu, özellikle Asya mutfaklarında sıklıkla kullanılan bir bileşendir ve yiyeceklere umami tadı (lezzetli) verir. Ancak, bazı insanlar MSG'ye karşı hassasiyet gösterirler ve bazıları da tüketirken baş ağrısı, yorgunluk, göz yanması ve diğer semptomlar yaşarlar. Bazı araştırmalar ayrıca aşırı tüketiminin obezite, diyabet, hipertansiyon ve diğer sağlık sorunlarıyla ilişkili olabileceğini öne sürmektedir. 


Çin Tuzu Nedir? 

Çin tuzu, doğal olarak bulunan bir amino asit olan glutamik asit türevi olarak üretilir. MSG, tatlandırıcı olarak kullanılan beyaz bir tozdur ve özellikle Asya mutfaklarında yaygın olarak kullanılır. Yiyeceklere eklenen MSG, umami tadı verir ve lezzetlerin yoğunluğunu arttırır. MSG tuzu aşırı tüketimi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bazı insanlar, MSG'ye karşı hassasiyet gösterir ve tüketirken baş ağrısı, yorgunluk, göz yanması gibi semptomlar yaşayabilir.

● ●ANCAK HAZIR BAZI ÜRÜNLERDEKİ MUHTEVA BÖLÜMÜNDE MSG BELIRTMEK ZORUNLULUĞU GÖRÜNMÜYOR...



ÜLKER BIZIM MUTFAK CORBA
MUHTEVİYATİ 


Çin Tuzu Ne İşe Yarar?

Monosodyum glutamat (MSG tuzu), yiyeceklere tatlandırıcı olarak eklenir ve lezzetlerin yoğunluğunu arttırır. Özellikle Asya mutfağında yaygın olarak kullanılan çin tuzu, beyaz bir toz şeklinde satılır ve birçok hazır gıda, fast food restoranı ve paketli yiyeceklerde kullanılır. MSG tuzu, ayrıca birçok ev yapımı yemekte de kullanılabilir. Ancak MSG tuzu, bazı insanlarda aşırı hassasiyet ve çeşitli semptomlara neden olabilir. Aşırı tüketimi sağlık sorunlarına neden olmasının yanında kullanıldığı gıdalara karşı bağımlılığı artırdığı düşünülmektedir. Bu nedenle, MSG içeriği konusunda dikkatli olmak ve dengeli bir diyet takip etmek önemlidir.


Çin Tuzu Zararları:

Çin tuzu, insanlar için zararlı olabilir. MSG'ye karşı hassasiyeti olanlar, tüketirken baş ağrısı, yorgunluk, göz yanması gibi semptomlar yaşayabilirler. Bazı araştırmalar, aşırı tüketiminin sağlık sorunlarına neden olabileceğini öne sürmektedir. Zararları kısaca özetlenecek olursa;


Monosodyum glutamat zararları arasında en bilinen yüksek tansiyona sebebiyet vermesidir. 

Ayrıca kalp hastalıkları ve diğer sağlık sorunları riskini artırabilir. 

Bazı çalışmalar, MSG tuzu ‘nun obezite, diyabet ve insülin direnci gibi metabolik bozukluklarla da ilişkili olabileceğini göstermektedir. 

Bu nedenle, çin tuzu konusunda dikkatli olmak ve dengeli bir diyet takip etmek önemlidir.


Çin Tuzu Bağımlılık Yapar mı? 

Direkt olarak bağımlılık yapıcı özelliklere sahip değildir. Ancak, bazı insanlar yiyeceklerde yüksek miktarda MSG olduğunda tatlı bir lezzet hissi yaşayabilirler ve bu lezzeti daha fazla arzulayabilirler. Bu, bazı insanların aşırı tüketim yapmasına neden olabilir ve dolayısıyla sağlık sorunlarına neden olabilir. Bazı insanlar da yiyeceklerde MSG tuzu olduğunu öğrendiklerinde, bu bileşikten kaçınmak isteyebilirler. Dengeli bir diyet takip etmek ve tüketilen tuz, sodyum ve çin tuzu miktarına dikkat etmek önemlidir.



Çin Tuzu Hangi Besinlerde Bulunur?

Aslında birçok hazır gıda, fast food restoranı ve paketli yiyecekte bulunur. Bunlar arasında;


hazır çorbalar, 

cipsler, 

soslar, 

marine edilmiş etler, 

Noodle 
Barbekü soslu çerezler 

konserve sebzeler, 

pizza, 

nugget, 

hot dog,burgerler



gibi yiyecekler sayılabilir. Ayrıca, birçok Asya yemeği ve sosları çin tuzu içerebilir. Çok fazla kullanılmasa da ev yapımı yemeklerde de bazen MSG tuzu kullanılabilir. Ancak monosodyum glutamat fazla tüketimi çeşitli semptomlara ve hassasiyete neden olabildiği için fazla kullanılmamalıdır. 

PİYASADA SATILAN 
BULYON İÇERİĞİ 


2008 YILINDA SAPTADIGIM BILIMSEL DENEYLERE GÖRE MSG ENJEKTE EDILEN FARELERIN YAPILAN GÖZLEMİNE İSTİNADEN 3 AY MSG KATKILI YİYECEK VERILEN FARE DİĞERİNDEN 4 BEDEN DAHA BUYUK OLDUGU SAPTANARAK,ORGANLARDA DAHA COK TAHRİŞ HASAR MEYDANA GELDİĞİ FRANSIZ KÖKENLİ MAKALEDEN ALMIŞTIM.



●●●2008 YILINDA ÖNCEKİ SİTEMDE YAZDIGIMVE ÜYESİ OLDUĞUMSAĞLIKLI GIDA PLATFORMU" DESTEGIYLE YAYINLANDI. http:www.ascilik.net/ayhanusta

       

 

        "

5.2.24

Tereyağı Tarihi

 


TEREYAĞIN TARİHİ           ==================




Hazırlayan ve yazarı:  

Bilhan Akkaya 



Tereyağı ve peynir; başlangıçta sütten elde edilen tek üretimdi. MÖ 3.500 yıllarından itibaren hayvancılık yapılan köyler, tereyağı üretimi hakkında bilgi sahibiydi.


Tereyağı; Moğollar, Keltler veya Vikingler gibi bazı kültürler tarafından çok değerli görülen bir üründü. Bu toplumlar; hayvancılık yaptıkları ve yerleştirdikleri yerlerde tereyağı yapım ve tüketim bilgisini çevrelerine aktarıyorlardı. 


Tereyağı; Arjantin, Paraguay ve Uruguay'da belirli laktik bakteriler tarafından üretilen biyolojik olgunlaşma ile insan tüketimine uygun olarak düşünülen aşağı yukarı katı bir emülsiyondu. 


Mezopotamya'da MÖ 3.000’li yıllarda tereyağı zaten biliniyordu, yemeklere daha iyi tat vermek için kullanılıyordu. Kazara süt kremasının (süt üzerinde biriken yağ), tereyağına yol açmış olması çok mümkündür; bu yüzden tereyağı ilk süt ürünlerinin işleme girişimlerinde üretilmiş ve kullanılmış olabilir, belki de MÖ 9000 ile MÖ 8000 arasında Mezopotamya bölgesinde ilk tereyağı yapılmış olabilir. İlk tereyağı, o zamanlar evcilleştirilmiş olan koyun veya keçi sütünden yapılmış olabilir. 


Tereyağı; Vikingler ve Keltler (Kuzey Avrupa) tarafından çok takdir ediliyordu, bu nedenle Romalılar ve Yunanlılar bunu barbar bir ürün olarak görüp diyetlerine dahil etmedi. Bunun sebebi belki de; tereyağını, Akdeniz gibi sıcak bir bölgede uzun süre muhafaza edememekti. 

1870'te Fransız kimyager Hippolyte Mège- Mauries'in icadı margarinin ortaya çıkışı; insanlar arasında daha düşük maliyetle tereyağı dağıtılmasını mümkün kıldı. 


Tereyağı o kadar yüksek bir değere ulaştı ki Charlemagne imparatorluğu sırasında; sığır sahipleri, çok az miktarda tereyağı üretebilmişti. Üretilen bu az miktardaki tereyağı sadece önemli kutlamalar için kullanılıyordu. 


Dünyadaki diğer ülkelerden daha fazla tereyağı üreten ve tüketen Hindistan, süt üretiminin neredeyse yarısını ghee adı verilen tereyağının yapımına ayırmaktadır.


TEŞEKKÜRLER:BİLHAN AKKAYA HOCAMIZA


Ayhan usta notu:
Sağlıklı Gıda Platformu üyesi  olarak:

HAYATIMIZDA GUZEL ŞEYLERDE OLABİLİYOR,
ANCAK ÜLKEMİZ BÜYÜK KENTLERDE YAŞAYAN BİLİR,KONUŞMALARIMIZ HEP KATKILAR VE AROMATİK RENKLENDİRİCİLER  OLUNCA
SAFLIK DERECESI YÜKSEK TUM GIDALAR DİKKATİMİZDEN KAÇMIYOR.
Günümüzde piyasanın pastörize tereyağı 
Su ve aromatik katkılarından erittiginizde Su kaybı en az %40 oranında dır.

SPONSORUMA TEŞEKKÜRLER 



ARŞİV YAZIMIZA ULAŞMAK İÇİN
 LİNK AŞAĞIDADIR TIKLAYINIZ LUTFEN:



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/2023/08/tereyag.html?m=1


PIYASADA SATILAN TEREYAĞI 


19.1.24

LOKMACI BABA TÜM OKULLARDA

 




LOKMACI BABA KITAPLARI ÜNİVERSİTELERE GÖNDERİLDİ 




🟩 ÜNİVERSİTE VE LİSELERE LOKMACI BABA KİTABI GÖNDERİLDİ







Dünya Türk Mutfağı Miras Listesi’nde yer almakta olan değerli Sanatçı Sayın Niyazi Dumlu’nun yazmış olduğu “Lokmacı Baba” kitabı, Türkiye’de Aşçılık ve Mutfak Sanatları alanında eğitim veren 17 farklı eğitim-öğretim kurumuna gönderilmiştir. Ayrıntılar için: 

🔎 https://www.turkascihaberleri.com/HaberDetay/99892/Universite-ve-Liselere-Lokmaci-Baba-Kitabi-Gonderildi.html


🔎 https://tmdh.net/haberler/item/678-uni-versi-te-ve-li-selere-lokmaci-baba-ki-tabi.html


Not: Sayın Tolgahan Gülyiyen, kitapların gönderildiği tüm eğitim kurumlarının sosyal medya hesaplarını X hesabından konuyla ilgili yaptığı paylaşımın bilgi bölümüne etiketlemiştir.


📌 https://x.com/TGulyiyen/status/1748110040169320721?s=20

📌 https://x.com/Turk_Culinary/status/1748098850953293829?s=20


#lokmacıbaba #masterchef #mastercheftürkiye #Masterchefallstar #niyazidumlu #Türkmutfağı 

@lokma_baba_1954 @World_TCAcademy @TGulyiyen #chefstalk

TEŞEKKÜRLER;   
TMDH-TÜRK MUTFAĞI HAREKETİ 



TEŞEKKÜRLER;            TOLGAHAN GÜLYİYEN 









BU ARADA KISACIK GÖRÜŞÜMÜ YAZMAK AŞÇI OLARAK BELIRTMEK ISTERIM.NE KADAR DUYGULANDIGIMI KELIMELERLE ANLATMAK KOLAY DEĞIL,

SEVGI VE SAYGILARIMLA NİYAZİ USTAMIZA UZUN YAŞAM DILIYORUM.

Niyazi Dumlu (Lokmacı Baba)
Eserin gönderilmiş olduğu eğitim kurumları alfebetik sıraya göre şöyledir: 
 
• Abant İzzet Baysal Üniversitesi - Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Adnan Menderes Üniversitesi Didim Meslek Yüksekokulu
• Afyon Kocatepe Üniversitesi - Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Akdeniz Üniversitesi
• Atatürk Üniversitesi – Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Aydın Üniversitesi / Gastronomi Bölümü
• Bolu/Mengen - Opet Mengen Pazarköy Cezmi Bilgin Aşçılık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Eresin Otelcilik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Gaziantep Üniversitesi
• Gelişim Üniversitesi
• Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
• Istanbul Medeniyet Üniversitesi
• Kapadokya Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
• Türsab Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
• Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi – Gastronomi ve Mutfak Sanatları
• 18 Mart Üniversitesi



KİTAPLARIN GÖNDERİLDİĞİ ÜNİVERSİTELER

10.1.24

VANİLYA

 

LOKMACI BABA
LOKMANIN KITABINI YAZAN KIYMETLİ 
USTAMIZ SN NİYAZİ DUMLU












Görsel, Taze Vanilya fasulyeyidir...
Kuruyuncada genelde Vanilya Çubuğu adlandırılıyor..

VANİLYA

 

          


Vanilya hoş bir kokuya sahip bitkidir. Krem ve losyonların içinde sıklıkla kullanılan bir bitki olan vanilya özellikle hoş koku yaymasından dolayı kozmetik sektöründe de sık sık kullanılmaktadır. Parfümlerin çoğunda kullanılan bu vanilya bitkisinin faydaları nelerdir?


GIDA SEKTÖRÜMÜZDE TATLILAR VE PASTALAR

KOKU VE LEZZETİ İLE  COK KULLANILAN BIR KATMANDIR,ANCAK COK KULLANILAN DERKEN

VANİLYA NIN ÖZÜ ESER MİKTARDA YANİ GAYET AZ KULLANILMALIDIR,AKSİ TAKDİRDE ACIMTIRAK BIR LEZZET VERİR..



O AÇIDAN PIYASADA SATILAN POŞET VANİLYALAR YAKLAŞIK %80 ŞEKER BAZLI OLDUKLARINDAN "Şekerli vanilin/veya vanilya"
ADLANDIRILMAKTADIR.

PİYASADA SAF OLARAK TENEKE KUTU AMBALAJLARDA SATILMAKTADIR.



  • Araştırmalar sonucunda vanilyanın kolesterolü düşürdüğü açıklanmıştır.
  • Antibakteriyeldir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir.
  • Vücut üzerindeki stresi azaltmaya yardım eder.
  • Yaralardan ve hastalıklardan kurtulmayı hızlandırır.
  • Saç için birçok sorunun çaresidir. Kırılmış saçlar ve saç dökülmesi sorunu olanlar için çok faydalıdır. Vanilya kafa derisine kan akışını hızlandırdığı için saçların gürleşmesini ve büyümesini sağlar.
  • Öksürük, soğuk algınlığı ve solunum yolu hastalıkları ile savaşır.
  • Boğazdaki iltihabı ve tahrişi azaltmaya yardım eder.Serbest radikaller yüzünden ortaya çıkan cilt rahatsızlıklarını engeller.
  • Cinsel gücü artırıcı bir özelliği vardır.



YUMURTANIN GİRDİĞİ PASTALAR,KEKLER,TART VE BENZER ÜRÜNLERE YUMURTANIN KOKUSU AÇISINDAN VANİLYA VERMEKTEYİZ..




Vanilya  Zararları

Aslında vanilyanın herhangi bir zararı yoktur. Ancak kokuya karşı hassas olan kişilerde fazla kullanımı o kişiye zarar verebilir. Zaten her şeyin fazlası zarar olduğu için vanilin de fazla kullanılmamalıdır. Vanilya, mide bulantısını önlemek amacıyla kullanılan bir üründür ancak aşırı kullanımında ters bir etki ederek kişiyi kusturabilir. Böyle durumlarda vanilya yağı kullanılmalı ve vücut rahatlatılmalıdır. Vanilyanın fazla kullanımından hariç bir de alerjik kişinin kullanmasından dolayı ortaya çıkan zararları vardır. Alerjisi olan kimse bu bitkiyi hiçbir şekilde kullanmamalıdır.


BU BLOGDA ETİKETLERİ KULLANARAK YAYINLARI VE YAZILARI GÖREBİLİRSİNİZ..

TARİHTE İLK DOĞUMGÜNÜ PASTASI:







6.1.24

GLUTENSİZ SEBZE ÇORBASI

 




 


 

     


250 GRAM BAL KABAĞI 

1 ADET KURU SOĞAN      

         2 DİŞ SARIMSAK  

          2 ADET HAVUÇ 

          1 ADET TATLI PATATES 

           4 ADET YAPRAKLI PAZI

           1 ADET KUCUK KEREVİZ YAPRAKLI 

           1 ADET PATATES

           3 BARDAK ET VEYA TAVUK SUYU

          2 ÇİÇEK BROKOLİ 🥦 

          2  KAŞIK ZEYTINYAĞI

***ASAGIDAKI LOGO SATIN ALINAN MARKET GIDA URUNLETIBDE BULUNMASI GEREKEN UYARI ETİKETİDİR.

RESİM ALINTIDIR








Tüm malzemeleri yıkayıp ince doğrayınız,Bir tencerede yağı akebinden soğan ve Dövülmüş sarımsakları pembeleşinceye kada yakmadan kavuruyoruz.

Diğer sebzelerde suyu çekilene kadar kavurup et suyunu ilave ediyoruz. Sebzeler pişene kadar kaynatiyoruz.

Tüm sebzeler piştikten sonra isteğinize bağlı olarak 1 yemek kaşığı (SOYA UNU,KARA BUGDAY UNU,MISIR UNU,KESTANE UNU) Sadece birinden bir kaşık unu 1 su bardağı suda veya gluten icermeye süt ile seyrelterek kaynayan sebzelere ilave ederek kaynaditan sonra servise hazırdır.

Ben tarife tuz ve karabiber yazmadım,size verilen diyete göre kullanılabilir.

TERCİHEN SEBZELERI DOĞRAMAK TANE TANE OLMASI İDEALDİR  ANCAK,DİLERSENİZ ALTERNATİF OLARAK PİŞTİKTEN SONRA BLENDERDEN GEÇİRİLEN SEBZELER ÇORBAYI KOYULAŞTIRDIĞINDAN UN VERMEYE BİLİRSİNİZ.

AFİYETLER OLSUN 

AYHAN MANSUROGLU 


NOT;

Glutensiz beslenme sağlıklı beslenme anlamına gelmeyip, kronik bir hastalık olan Çölyak'ın tedavisi için gereken bir zorunluluktur.

Glütensiz yaşam sadece bir diyet tercihi değil, aynı zamanda çölyak hastalığına sahip olanların sağlığı için zorunlu bir durumdur. Sağlıklı ve lezzetli glütensiz alternatiflerle, bu yaşam tarzını benimseyen bireyler sağlıklarını koruyabilir ve günlük yaşantılarını kolaylaştırabilirler.

BELTUR GLUTENSİZ SATIŞ KARAVANLARI
İSTANBULDA YAYGIN N9KTAKARA KURULUYOR


 



BİLGİ:İBB İSTANBUL BÜYÜKŞEHIR BELEDİYESİ ÜRETİMİ;














YER ELMASI TARİFİ BU BLOGDA AŞAĞIDAKİ LİNKE TIKLAYINIZ 

   


       YER ELMASI

Yer elması tarifi için TIKLAYINIZ 

https://draft.blogger.com/blog/post/edit/5401110506414945700/5096940879636136922


24.11.23

TURŞU KURALIM

 


  






TURŞU KURALIM




Bu günüde turşu ile ilgilendik. 🌺


👉İçindekiler. 👈


1-Kişniş (küflenmesini önlemek ve aroma için kullandık.) 

2-Beyaz lahana









3-Havuç

4-Kornişon









5-Süs biberi

6-Sarımsak









7-Az miktarda maydanoz aroma için. 

8-Saf sirke







Giyim sponsorum. Teşekkürler 

9-Su

10-Tuz

11-Çok çok az miktarda limon tozu 

12-Az miktarda toz şeker. 

13-Kırmızı pancar

DEĞERLİ SAYFA TAKİPÇİLERİM ORANTILARINIZI  TAM TARİFİNİ YAZMADIM
DAMAK ZEVKINIZE GORE SİZ ORANTILARI
KONTTOL EDEREK YAPA BILIRSINIZ..

DEĞERLİ SAYFA ARKADAŞIM SAYIN NEVZAT KAYA,GÜBRE VE İLAÇSIZ GDO'SUZ YERLİ TOHUMLAR İLE BİTKİLER ÜRETEREK HAYATIMIZA DEĞERLER KATMAKTADIR.INSAN SAĞLIĞINA ÖNEM VEREN SEBZE/MEYVE ÜRÜNLERİ İLE ÜRETİCİ VE TÜKETİCİ SAĞLIĞIMIZ ICIN AŞAĞIDA VERECEGIM LİNKTEN BİLGİ ALINIR VE ULAŞILABİLİR . BU ARADA TOHUM PAYLAŞIMLARINI ÜCRETLİ VEYA ÜCRETSİZ TALEPTE YARDIMCI OLMAKTADIR.
TELEFON:+90542 2892142

📸 Facebook'ta bu gönderiye bak


https://www.facebook.com/nevzatkaya21?mibextid=MUfG1I

TEŞEKKÜRLER SAYIN. Nevzat KAYA


GÜZEL BİR KABAK TATLIM LİNKTE










19.10.23

EKMEK TARİHİ

 





Bu bilgiyi görmemezlikten  gelemezdim.

================

Teşekkürler ,,

Bilhan Akkaya 

EKMEK TARİHİ 

Hazırlayan: Bilhan Akkaya 

Ekmeğin tarihi kuşkusuz yabani buğday ve arpanın tarihi ile başlar. Buğday günümüzde dünya nüfusunun yüzde 35’nin geçim kaynağıdır. Kenneth F.Kıple’nin Gezgin Şöleni Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış olan Gezgin Şöleni kitabında buğdayın kökeninin yabani ataları kızıl buğday

ve gemik olduğundan söz ediyor ve insanlarca ilk kez güneybatı Asya’da kullanıldığını söylüyor. Burada yabani tahıl hasat eden Natufi yani Neolitik dönem öncesi yiyecek arayıcılarına ait alanlarda, ocaklar, öğütme taşları ve hatta yiyecek depolama çukurları olduğunu sözlerine ekliyor.

Günümüzden yaklaşık 2.5 milyon yıl öncesine doğru bir yolculuğa çıktığımızda Prehistorik/ tarih öncesi çağlara ulaşırız. Bu çağların sınıflandırılmasında Taş Devri adını verdiğimiz dönem 2.5 milyon yıl öncesinden, M.Ö. 5500 yılına kadar sürer. Taş Devri, Eski Taş Çağı genel adı ile anılan

Yontma Taş devri diye isimlendirilmiş Paleolitik Çağ’dır. İşte bu dönem 2.5 milyon yıl öncesinden M.Ö.12000 yıl öncesine kadar uzanır. İnsanoğlu bu uzun süreçte doğanın güç koşulları içinde gelişimini sürdürürken önce etobur bir yaşam sürdü. Yabani hayvan avcılığından sağladığı besinler temel besin kaynaklarıydı. Avcılık konusunda çaresiz kaldığı dönemlerde ise besin kaynakları meyveler ve bitki kökleri oldu. Paleolitik çağın son dönemlerinde, dünya iklimi yumuşamaya baladı.

Buzullar eridi. Yine avcılık devam ediyor, balıkçılıkla da çeşitleniyordu. Bu iklim koşullarının iyileşmesi bazı bölgelerde yabani buğday ve arpa oluşumu için ortam

yaratmıştı. Afrika’nın doğusu, Yukarı Mezopotamya, İran ve Batı Asya ‘da böyle bir ılıman koşul vardı.

Havanın ılıman bir hal alması ile birlikte temel besin olan

av hayvanlarının yakalanıp, pişirilip yenmesi ve sonra yine aynı çarkın dönmesi sıkıntılar yaratmaya başladı. Bu da beraberinde hayvan yetiştiriciliğinin ilk adımlarının atılmasını getirdi. Artık o dönemlerde hayvanlar yakalanmaya, çitlerle çevrili bölgelerde tutulmaya başladı. Bu süreçte hayvanları çiftleşmesi ve yavrulaması yeni et stoklarının doğmasını getirdi. Böylece çoban toplulukları adı verilen gruplar doğdu. Süreç böyle devam ederken hayvancılık beraberinde M.Ö. 9000-5500 yıllarını kapsayan Neolitik Çağ adını da verdiğimiz Cilalı Taş Devri, tarımın ilk adımlarının atıldığı dönemi kapsar. Yabani buğday M.Ö. 9000 yılları öncesinde küçük kızıl buğday ve gemik(bir çeşit buğday), bir biçimde ehlileşirken, Şeria vadisinde Ceriko’da ve Şam’ın hemen güneydoğusuna düşen Tell Esved’de ekilip biçilmeye başlandı. Bu beraberinde tarım ekonomisinin doğmasının temelini oluşturdu. Ve buğday birkaç kuşak içinde ehlileşti. Bu süreçte tek bir avcı toplayıcının geçimi için 2000 dönümlük tarlaya gerek vardı. Halbuki günümüzde böyle bir alandan 5000 kişinin ihtiyacı karşılanabiliyor.

Artun Ünsal, Nimet Geldi Ekine kitabında özellikle Anadolu’da Diyarbakır Çayırönü(M.Ö.7000),

Konya Çatalhöyük (M.Ö. 6800-5700), Burdur Hacılar (M.Ö. 6750-6500) kazılarında ortaya çıkan

kömürleşmiş buğday taneleri, hayvan boynuzuna çakmak taşı kaktırılmış oraklar, öğütme taşları ve

hububat saklama çukurlarına dikkat çeker.





ÜLKEMİZDE EKMEKLER COK ISRAF EDILİYOR. 



LUTFEN DIKKAT;Son elli yılda sentetik gıda boyalarının kullanımı %500 arttı. Bununla birlikte gıdaların besleyici değeri azaldı. Gıdada çeşitlilik artmış gibi gözükse de o rengarenk paketlerin içini renklendiriciler süslüyor ve bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor, çocuklarda hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına, öğrenme güçlüğüne sebebiyet verebiliyor. Hatta bazı renklendiriciler için etikette ilave bilgi bulunması zorunlu: “Çocukların aktivite ve dikkatleri üzerinde olumsuz etki bulunabilir.

” Bu renklendiriciler etikette karşımıza E 100 ile E 180 numaraları aralığında çıkıyorlar.

Bu maddeler gıda sanayisinde meyve suları başta olmak üzere kola, bira gibi içeceklerde, atıştırmalık ve şekerli  gıdalarda,  kek,  bisküvi, gofret,  çikolatalı  pasta  gibi  fırın  ürünlerinde, dondurma, peynir, margarin gibi  süt ürünlerinde, krema tozları, çorbalar, soslar gibi  toz karışımlarında sıklıkla kullanılıyor. 
Bazen karşımıza kod ile değil de yalnızca isimleriyle çıkabiliyor. Bunlardan en tehlikelileri patent blue V (E 131), tartrazin (E 102 veya E 102a), allura red (E129), brillant blue (E133), sunset yellow (E 110), eritrosin (E 127), ponzo 4R (E 124), karmin, karminik asit ve korşinal (E120)’dir.





https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/search/label/YARI%C5%9EMA%20G%C3%96RSELLER%C4%B0?m=1

8.9 ve 10.MUTFAK GÜNLERİ RESİMLER VE DİPNOT

  Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı Sn.Yalçın MANAV 'dan Ödüllerimi alırken. Sevgili  Ziyaretçi; BU BAŞARILAR SADECE ...