30.9.23

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GAZHANE MÜZESİ

 

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GAZHANE MÜZESİ 









Afife Batur kütüphanesi  



DEĞERLİ SİTE TAKİPÇİSİ KONU BENIM YETKİM ALANI DIŞINDADIR,MAALESEF YILLARDIR IKLIM DEĞİŞİKLİĞİNİ HALK OLARAK ÖNEMİNİ KAVRAYAMADIK.BUGUN İSTANBUL BÜYÜKŞEHIR BELEDİYESİ ÖNCÜLÜĞÜNDE "KADIKOY/HASAN PAŞA GAZHANE VE MÜZESİNDEKİ" İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KONUSUNU MUZENIN BIR BÖLÜMÜNE GÖRSELLER/TELEVİZYON VE UZMANLAR YARDIMIYLA BİLGİ VE  YAYINLARINI HALKA ÖĞRENİM AMACIYLA SUNUMLARI VERMEYE ÇALIŞACAĞIM.




Günümüzün önemli gündem maddesi iklim değişikliği, insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera gazları sebebiyle hızla artış gösteriyor. Fosil yakıtların tüketilmesi, arazi kullanımında yapılan değişiklikler, ormansızlaşma ve sanayi faaliyetleri, sera etkisini artırıyor. Dünyanın ortalama yüzey sıcaklıklarındaki artış ve iklim değişikliğinin sonuçları, önlemler alınarak düzeltilebilir.


İklim değişikliği sonucunda, birçok ülkede sıcak dalgalarına bağlı olarak meydana gelen can kayıpları ve hastane başvurularında artış görüldü. Öngörülmeyen hava olaylarının sıklığı ve şiddetinde artışlar görülmeye başladı. Gelecekte şiddetli hava olaylarının oluşum sıklığının artarak devam edeceği öngörülüyor. Artan sıcaklık seviyeleri, polen mevsiminin uzamasına ve astım benzeri alerjik hastalıkların artmasına da neden olmakta. Küresel iklim değişiminin bitki ve hayvanlar üzerindeki etkileri tüm ekosisteme zarar verebilir. Dolaylı etkilerin neden olduğu sorunları şu şekilde listeleyebiliriz.


 

·Virüs kaynaklı hastalıklarda artış görülmesi

·Su ve gıda kaynaklarının azalması

·Ormansızlaşma ve çölleşme

·Buzulların erimesi

·Deniz suyunun ısıl genleşmesi

·Su kaynaklarında tuzlanma

·Su ve gıda ile bulaşan hastalıklarda artış 


İklim Değişikliği Nedir?
 
İklim değişikliğini kısaca; ısıyı tutan sera gazlarının atmosferde artması ile ortalama sıcaklıkların yükselmesi ve sonucunda iklimin, beklenmeyen değişimlere uğraması şeklinde açıklayabiliriz. Salınan sera gazları, doğaya verilen zararlar ve ormansızlaşma gibi etkenler birleşerek, tüm canlı yaşamını olumsuz etkileyen küresel iklim değişikliğine neden olur. . İklim değişikliği genel olarak kontrolsüz ve aşırı insan faaliyetleri sonucunda oluşur. İklim değişikliği, etkisini sadece sıcaklık artışları ile göstermiyor. Kuraklık, seller, şiddetli kasırgalar gibi aşırı hava olaylarının sıklığında ve etkisinde de artış görünüyor. Okyanus ve deniz suyu seviyelerinde yükselme ve okyanus sularında asit oranı artışı, buzulların erimesi gibi etkenler sonucunda bitkiler, hayvanlar ve ekosistemlerin yanı sıra insanlar da ciddi risk altındadır.


GÖRSEL ÇEKİMLERİ BEN YAPTIM,ANCAK BAZI GRAFİKLER NET GÖSTEREMEDİM BENDEN KAYNAKLANAN HATA SONUCU..

AŞAĞIDAKİ RESİMLER TARIHI GAZHANE'YE AİTTİR...

Anadolu yakasının ikinci, İstanbul’un ise son gazhanesi olarak 1892 yılında hizmet vermeye başlayan Hasanpaşa Gazhanesi, tam 101 yıl boyunca şehrin aydınlatma ve yakıt ihtiyacını karşıladı. Zamanla teknolojisi eskidi, faaliyetinin çevre ve insan sağlığı için sakıncalı olduğu düşünüldü. 1993 yılında şehrin diğer gazhaneleriyle birlikte üretimine son verildi. 

130 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin en önemli endüstriyel miraslarından olan tarihi yapı, bir dönem İETT garajı olarak kullanıldıktan sonra kendi haline terk edilmişken yıllarca süren kamusal bir mücadeleyle kurtarılarak kapsamlı bir restorasyon sürecine alındı. Yeni dönemde kültür – sanat odaklı bir “yaşam alanı” konseptiyle İstanbul’a kazandırılan Müze Gazhane, 9 Temmuz 2021 tarihinde İstanbullulara kapılarını açtı. 

7’den 70’e tüm kent sakinlerini kucaklayan Müze Gazhane, yerel mirasından ve kamusal yapısından aldığı gücü, evrensel bir vizyonla birleştirerek İstanbul için ilham verici bir yaşam durağına dönüşmeyi amaçlıyor.



                    Bilgi alttaki resim içindir

Bilgi alttaki resim içindir


Bilgi alttaki resim içindir.


Anadolu yakasının aydınlatma ihtiyacı, öncelikli olarak Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılan Beylerbeyi Sarayı’nın “modern ölçülerde” aydınlatılabilmesi için kurulan Kuzguncuk Gazhanesi ile karşılandı. 1865 yılında inşa edilen bu gazhane, zamanla çevreye hizmette yetersiz kalınca bölgede ortaya çıkan gaz talebini karşılamak üzere Kadıköy Kurbağalıdere’de, bugünkü̈ Hasanpaşa Gazhanesi’nin yapılması kararlaştırıldı.

Anadolu yakasının ikinci, İstanbul’un ise son gazhanesi olarak 1891’de kapılarını açan Hasanpaşa Gazhanesi’nin imtiyaz hakkı, aynı yıl taraflar arasında imzalanan bir anlaşmayla 50 yıl için Parisli sanayici Charles George’a verildi. Bu anlaşmaya göre Kadıköy ve Üsküdar ile Anadolu sahilinden Sekizinci Daire-i Belediye (Beykoz) hududuna kadar olan bölgenin aydınlatma ve ısıtma ihtiyacı, maden kömüründen elde edilen gazla sağlanacaktı.

1892 yılında fiilen hizmete giren Hasanpaşa Gazhanesi, 6 Ocak 1892 tarihinde kurulan Üsküdar-Kadıköy Gaz Şirket-i Tenviriyesi adıyla faaliyetlerine devam etti. I. Dünya Savaşı’na kadar düzenli olarak çalışan, savaşın devamında ve bitiminde ise faaliyetleri kesintiye uğrayan Gazhane, 1 Ocak 1938 tarihli ve 3480 sayılı yasayla, “gaz üretimi imtiyazcı sıfatıyla” hizmet veren Fransız şirketinden devletleştirme yoluyla alınarak Bayındırlık Bakanlığı Elektrik İşleri Dairesi’ne bırakıldı.

1939 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilen Gazhane, 1 Temmuz 1945 tarihinde ise İstanbul Belediyesi Elektrik Tramvay Tünel İdaresi (İETT) Genel Müdürlüğü’ne geçti. Uzunca bir süre İETT garajı olarak hizmet veren tarihi yapının üretimine, İstanbul’daki diğer tüm gazhanelerle birlikte 13 Haziran 1993 tarihinde son verildi.

Yağma ve kötü kullanımla yok olmak üzereyken Gazhane Çevre Gönüllüleri girişimleriyle başlayan kamusal bir mücadeleyle yeni bir başlangıca adım atan Hasanpaşa Gazhanesi 1994 yılında sit alanı ilan edilerek Prof. Dr. Afife Batur önderliğinde İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim görevlileri tarafından projelendirildi.  

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından Hasanpaşa Gazhanesi’nde 2014 yılında başlatılan restorasyon çalışmaları, 2021 yılında tamamlandı. Osmanlı endüstri mirasının en önemli örneklerinden olan Gazhane, kapsamlı restorasyon sürecinin ardından 9 Temmuz 2021 tarihinde hem kentin kültür-sanat hayatında yeni bir çekim merkezi hem de İstanbullulara nefes aldıran bir buluşma durağı olarak “Müze Gazhane” adıyla kapılarını açtı.





GAZHANE I.B.B. TARAFINDAN YENİDEN DÜZENLENEREK KÜLTÜR AMAÇLI:

İSTANBUL KİTAPÇISI (I.BB.)
SERGİLER 
FOTOĞRAF YARIŞMALARI
Beltur IBB CAFE
KÜTÜPHANE 
KARİKATÜR SERGİSİ 
YAZARLAR 
DEĞİŞİM İÇİNDEKİ SERGILER VEDAHA FAZLASI LİNKTEN İNCELEYEBİLİRSİNİZ..

LİNKE TIKLAYINIZ::

https://muzegazhane.istanbul/






18.9.23

SU KORUMAK VE TASARRUF

 

Sevgili takipçilerimiz, ülkemiz ve Dünya SU SIKINTILARININ olabileceğini ısrarla vurgulamaktadır.

TEMA VAKFI konuya çok duyarlı, bilgilendirici faaliyetlerinde sizinde bilgilenmeniz ve linkten bilgi sahibi olmanızı dilerim. https://sutema.org/suyu-korumak















Plansız kentleşme, sanayileşme, nüfus artışı ve tüketim alışkanlıkları nedeniyle önümüzdeki yıllar içinde su yoksunluğunun en önemli sorunlardan biri olacağı öngörülmektedir. Su varlıklarının yaşamın temelini oluşturduğunun farkında mıyız? Suyu hayatın her alanında korumak ve kullanım dengesini sağlamak artık hepimiz için hayati önem taşıyor. Bunun için her yurttaşın bilimsel bilgiye kolaylıkla erişerek günlük su kullanım alışkanlıklarını ve su okuryazarlığını geliştirmesi gerekiyor. 


 



Yaşamın kaynağı olan suya karşı sorumluyuz. Onu korumanın tam zamanı.


 



TEMA Vakfı tarafından hazırlanan Su TEMA web sitesi; suyun yaşamsal öneminin altını çizerek su varlıklarına, su ekosistemlerine ve su sorunlarına dair farkındalık sağlarken suyun sürdürülebilir yönetimi hakkında da yol göstermeyi amaçlayan bir web sitesidir. Su TEMA web sitesi içerisinde çocuklar ve öğretmenler için hazırlanan eğitim içerikleri de yer alıyor.


 



Suya ve su varlıklarına dair merak ettiğiniz bilgilere kolaylıkla ulaşmanız ve bu bilgileri yaşam için kullanmanız ve çoğaltmanız dileğiyle.


 



Çalışmaya destek veren Doç. Dr. Mehmet Özalp’e teşekkürlerimizi sunarız.



 



TEMA Vakfı

DAHA DETAYLI BİLGİLERE ULAŞINIZ..

https://sutema.org/










16.9.23

MISIR ŞEKER NİŞASTA

 













,,Mısır Şekeri, Sağlık Açısından Tehlikeli”

YAZIMIZ BIRAZ UZUN VE YAZININ SONUNDA TÜRK BÖBREK VAKFI WEB SİTESİNDEN YAPTIĞIM ALINTI..

İÜ Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu, glikoz- früktoz şurubu) ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti.


GDO'lu olduğu gerekçesi ile tüm dünyada tartışılan mısır şekeri, bu yıl Türkiye'de yüzde 30 daha fazla üretilecek. Şeker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerler (NBŞ) için yurtdışında ithal edilen mısırlar kullanılıyor. Şekerli içeceklerden çikolataya, hamur tatlılarından pek çok şekerli ürüne kadar geniş yelpazede kullanılan NBŞ, sağlık açısından büyük tehlike saçıyor. NBŞ'nin başta obezite, diyabet, pankreas kanseri gibi birçok hastalığa sebep olduğunu belirten Dr. Dizdar, nişasta bazlı şeker ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti. Kadınların üreme yetisini azalttığına dikkat çeken Dr. Dizdar, “Tatlı tüketilecekse bu doğal şekerle yapılmış olmalı. Sadece kanser hastaları değil, sağlıklı bireyler de fabrikasyon tatlılardan uzak durmalı, evde hazırlanmış tatlılar tercih edilmeli” diyor. Dr. Dizdar, “Mısır şurubunun hazır ürünlerde tercih edilme nedeni ucuz olması ve gerçek şekere göre daha fazla tatlı tadı vermesidir” diyen Dr. Dizdar, meşrubat, kola gibi içeceklerin üretiminde yaygın olarak kullanıldığını aktardı. Hazır kek, bisküvi gibi ürünlere bakıldığında ise içine konduğu şeyin bozulmasını engellediğini kaydeden Dr. Dizdar, “Marketten alınan bir kek açıldığı zaman kesinlikle bozulmaz, en fazla kurur. Bunun nedeni içerisindeki früktozdur” diyor.


Dr. Dizdar, “Mısır şurubundaki früktoz insan vücudunda kolay kullanılabilir bir şeker değil, insan glikoz denen şekeri kullanabiliyor. Bu durumda aldığınız früktoz hızla yağa dönüştürülüyor ve organlarda birikmeye başlıyor. Bu durum tehlikeli, çünkü başta diyabet olmak üzere kanser gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.


Toplumda ciddi anlamda karaciğer yağlanması ve diyabet sorunu olduğuna işaret eden Dr. Dizdar, “Çocuk yaşta karaciğer nakli gerektiren nüfus giderek artmakta. Bunun başlıca nedeni ‘mısır şurubu ve yapay tatlandırıcı kullanımıdır” dedi.


Kaynak: www.zaman.com.tr (15 Haziran 2015)













BİLGİ AMAÇLIDIR 

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Mısır şurubu, mısır nişasasının işlemden geçirilmesi ile elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Mısır şurubu, yüzde 80 oranında fruktoz, yüzde 20 oranında glikozdan oluşuyor.



ŞEKER SÖZLÜĞÜ

Tek şekerler

Fruktoz: Meyve veya bal şekeri
Glikoz: Üzüm şekeri
Galaktoz: Süt şekeri

Çift şekerler

Sükroz: Çay şekeri (glikoz+fruktoz)
Laktoz: Süt şekeri (glikoz+galaktoz)

Çoklu şekerler

Nişasta: Glikoz moleküllerinden oluşan bileşik bir şeker
***
Mısır şurubu hangi ülkelerde yasak?

Mısır şurubunun yasak olduğu ülkeler Fransa, Portekiz, İrlanda, İsveç, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, Danimarka ve İngiltere'dir. Mısır şurubu sağlığa zararlı olduğu için bu ülkelerde üretilen paketli gıdalarda mısır şurubuna yer verilmemektedir. Bunun yerine farklı tatlandırıcılar kullanılır.
***

NİŞASTA
Nişasta Nedir?
 
Nişasta büyük miktarlarda bir enerji deposunda depolanırsınız. Buğday, mısır, patates içinde doğal olarak bulunan bir karbonhidrattır. Nişasta genellikle bu çalışmada elde edilse de, pirinç, küçük, bakliyat, tatlı patates, muz, gibi diğer birçok tarım ürünlerinde de görülür.
Mısır sembolüÇerçeve sembolüPatates sembolüBuğday sembolü
Bitkilerde moleküler oluşum fotosentez süreci geçer. Bu bölünme mekanizması, büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli olan glikozu (temel şeker) üretmesini ve depolanmasını mümkün kılar. Bitki üremesi ve büyümesi için hayati öneme sahiptir. Bitkilerde bulunan, soğuk suda çözünmeyen küçük granüller olarak ortaya çıkar.

Nişasta Hangi Kaynaklardan Elde Edilir?
 
Nişasta granülleri ekim tohum (mısır, buğday, pirinç vb.), yumru (patates) ve köklerinde (tapyoka) katı halde bulunur. Bitkinin karbonhidratların sentezi sonucu ortaya çıkan, seri, temel düzeyde ve enerji tükenmesi teşkil eder. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı denetim hammaddelerinden üretiliyor. Türkiye'de sadece mısırdan elde edilir.
Nişasta hangi kaynaklar elde edilir sembolü
Türkiye'de Nişasta Nasıl Üretilir?
Mısır üretimi ve hasat sembolü
275.000 çiftçinin oluştuğu
6,75 milyon tonluk mısır üretiminin %25'ini yaratan sanayiciler ortaya çıktı.
Nişasta sanayinde, hasat sırasında koçandan elde edilen mısırlar zengin, yağ, protein ve hayat gibi parçalara ayrılır. Bu ilk aşamada kesintili olarak ayrılma

Nişasta fabrikası sembolü
için bir dizi basit işlem kullanılır: Kırma, eleme, dönme, vb ... İkinci aşamada ise en saf biçimde ekstrakte edilen, kuruduktan sonra olduğu gibi kullanılır (doğal olarak kırılır) veya dönüştürmeyi amaçlayan çeşitli dönüşümlerden geçirilir (modifiye edilir).

Nişastadan üretilen ürünler sembolü
Bu ürün sonunda çeşitlilik gösteren ve türetilmiş ürünler toz (un görünümüne benzer bir görünümde) veya şuruplar şeklinde kullanıma hazırdır.


Nişasta Hangi Alanlarda Kullanılır?
 
Nişasta, günlük gıda ve dışı binlerce üründe yaygın olarak bulunmaktadır. Yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir olduğu için; plastikler, deterjanlar, tutkallar gibi çok sayıda kimyasal bölme fosil yakıt bileşenlerinin yerine mükemmel bir hammaddedir. Türkiye'de ekonomik sanayinin ürünleri gıda, ambalaj ve paketleme, biyoplastikler, boya ve boyama kimyasalları, döküm, hayvancılık, ilaç ilaçlık kağıt, kimya, kozmetik ve kişisel bakım, tekstil, yapı kimyasalları sektörlerinde hammadde olarak kullanılmaktadır.






 

Bir dizi mutfak ürünü bu ürünün benzersiz çeşitliliğinden yararlanır:

Fırın ürünleri: ör. Hamur işleri, kurabiye, kek vb.

Şekerleme ürünleri: ör. tatlılar, pastiller, nuga vb.

 

Glikoz şurubu üretimi sırasında farklı, faydalı özellikler ortaya çıkan çeşitli işlem seçenekleri, seçenekleri derecelerde parçalanma sonucu, farklı derecelerde glukoz şurubu elde edilir.

Bu şuruplar hem serbest glukoz (dekstroz) hem de uzunluktaki uzunluklarda glukoz zincirleri içerir.

 

Farklı özelliklere bağlı olarak glukoz şurupları, eklendiği ürünler için doku, hacim, tat, parça, gelişmiş stabilite ve daha uzun bir raf ömrü sağlar. Glukoz şurupları; kekleri yumuşak tutar ve bisküvilerin kurumasını, şekerin tatlılarında ve reçellerde kristalleşmesini ve dondurmalarda suyun kristalleşmesini önler.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Glükoz - Fruktoz Şurupları

 

Glukoz-fruktoz şurubu kırıklarından yapılan bitki bazlı bir şekerdir. Türkiye'de dayanıklı glukoz şuruplarını sadece yurt içinde üretilen mısırlardan üretmektedir.

 

Glukoz-fruktoz şurubumuzdaki sofra şekeri gibi iki basit şekerden oluşur: Glukoz ve fruktoz. Sofra şekeri (sakaroz) % 50 fruktoz / % 50 glukoz içeriğine sahipken glikoz-fruktoz şuruplarının fruktoz içeriği %42 ile %55 arasında olabilir. Bu içeriğe bağlı olarak glukoz-fruktoz şurubu (%48 glukoz, %42 fruktoz) ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu (%45 glukoz, %55 fruktoz) olarak adlandırılırlar.

 

Bu şuruplar, sadece tatlandırıcı özellikleri için değil, aynı zamanda belirli tarifelerde onları önemli bir ürün haline getiren ek faydalı özellikler için bir dizi farklı İçecek ve gıda ürününde kullanılır.

 

Glukoz-fruktoz şurubu basit bir karbonhidrattır. Tüm şekerler, makul gelir, sağlıklı ve kültürel açıdan zengin bir diyetin parçası olarak, fiziksel fiziksel taleplerine uygun olarak tüketilmelidir.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

dekstrin

 

Dekstrin saf ve kristalize glukozdur, yapışkanlık ve kalınlaştırıcı özellikler için bollukların tavlanmasıyla elde edilir. Fırıncılık ürünleri, hazır karışımlar, üretilmiş tatlılar ve diğer süt ürünleri gibi çok sayıda gıda ürününde bulunmaktadır.

 

Ayrıca dekstrinlerin yapışkanlık özellikleri, oluklu mukavva ve kâğıt büyüsü üretmek en önemli çalışmaları yapar.

 

Kristal Fruktoz

Saf ve kristalize fruktozdur. Kristal fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubundan fruktozun ayrıştırılmasıyla elde edilir. Kristal fruktoz özellikle kuru karışımlarda, fırıncılıkta ve yiyeceklerde gıda uygulamalarında sakarozun yerine kullanılır.

Polioller

 

Polioller sayesinde üretilen düşük kalorili alternatif tatlandırıcılardır. Sakarozdan daha az kalori içeren polioller, diş çürümesine neden olmaz ve vücutta düşük glisemik yanıt sağlar. Bu da onları şekerli gıdalarda ve içeceklerde, diş macunu gibi ağız bakımında tüketilmeyen ve düşük kalorili sakızlarda kullanılan önemli bir ürün yapar.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Proteinler ve Yaşam

 

Bitki bazlı protein ürünleri, birçok gıdadaki hayvansal proteinlerin önemli bir tamamlayıcısı veya alternatifidir. Bu nedenle daha sürdürülebilir bir tarım-gıda sistemi oluşturmak için küresel stratejiye katkı bulunabilir.

 

Türkiye'de üretilen, geniş çeşitlilikte, geleneksel ve geleneksel ürünler ile sunan, üretilebilir, geniş bir fonksiyonellik ve kullanım alanına sahip lifler ve bitki bazlı proteinler sunmaktadır.

 

Bu ürünler fırıncılık ve sporcu beslenmesi, yaşlı beslenmesi, bitki bazlı içecekler, ve alternatifleri, hastanelerin klinik diyetleri gibi özel beslenmelerde yer alır. Ayrıca hayvan yemleri, evcil hayvanlar için kuru gıdalarda da kullanılır.


TÜRK BÖBREK VAKFI:




Nişasta Bazlı Şeker mi, Şeker Pancarı Şekeri mi?


Nişasta bazlı şeker (mısır şurubu şekeri) son günlerin en popüler tartışma konusu oldu. İnsan sağlığı için zararlı mı, yoksa şeker pancarından üretilen şekerden bir farkı yok mu?

Şeker veya sakkaroz çoğu bitkinin bünyesinde bulunur fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Şeker pancarından şeker üretimi, şeker kamışından yapılan üretime göre daha pahalı olmasına karşın, birçok ülkede hem şeker sanayine ekonomik katkıları, hem de tarımsal ve sosyal nedenlerden dolayı, çeşitli önlemler alınarak devamlılığı sağlanmaktadır. Türkiye’de de geçmişte şeker kamışı tarımı için denemeler yapılmış, ancak ekonomik olmayacağı anlaşıldığı için vazgeçilmiştir.

Türkiye’de şekerin ana hammaddesi şeker pancarıdır. Nişasta bazlı şekerler; şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin (sakaroz) dışında, nişasta bazlı hammaddelerden (mısır,buğday, patates) çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur. Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.

Sanayinin nişasta bazlı şekeri tercih etmesinin en önemli sebebi maliyettir. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor.

Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker, Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği nişasta bazlı şeker için Türkiye bir cennet durumunda.

Şubat 2011 itibariyle Sağlık Bakanlığı, bir “bilim kurulu” toplanacağını açıkladı. Bakanlık, kuruldan çıkacak sonuca göre yeni düzenlemelere gidilebileceğini belirtti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili inceleme başlattıklarını 

ÖNCEKİ YAZILARIMDAN ODULLU TARİFİ AŞAĞIDAKİ LİNKTEN::



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/2011/12/muhamara.html?m=1



14.9.23

SEMİZOTU YEMEKLERİ


SEMİZOTU YEMEKLERİ 





AYIKLIYORUZ...












AYIKLIYORUZ VE ÇOK GÜZEL YIKANMALI.


KİRDEN ARONDIKTAN SONRA


SÜZGECE ALARAK SÜZÜLMESİ
SAĞLANIR 
Tencereye 1 cay bardagi Zeytinyağı koyarak 
Büyük bir adet soğanı doğranmış olarak
Kavuşuyoruz.



SOĞAN:Kavuruldaktan sonra 2 dış sarımsak veriyoruz,akabinden kabuğu soyulmuş
Domatesler Küp doğranarak pisirim sağlanır.
Tuz yeteri kadar.. 


Cok çabuk 15 dakika gibi bir sürede pişen yemek olup, domatesin ve semizotunun  kendi suyu ile pisiriliyor.


BU TÜR SICAK SEMİZOTU YEMEĞİMİZ 
ANA YEMEK OLARAK VERİLİR..


BU PİŞİRİM TARZIMIZA ILAVE OLARAK TERCIH EDERSENİZ, 
KOYUN ETİ,DANA,HİNDİ BUT ETİ 
ETİ VEYA TAVUK ETI ILE PISIRILEBILIR..


Servis Aşamasıdır. 



MEZE OLARAK: YOGURTLU SEMIZOTU

Semizotu yaprakları dallarından arındırılarak
Süzülmüş Yoğurt, 2 duş sarımsak ve bir tutam DEREOTU ile yapılabilir.