14.9.23

GIDA HAKKI

 

Para koleksiyonu ve resimleri bana aittir..







Gıda hakkı ve varyasyonları, insanların kendilerini onurlu bir şekilde besleme hakkını koruyan bir insan hakkı olup, yeterli gıdanın mevcut olmasını, insanların buna erişme imkanına sahip olmasını ve bireyin beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılamasını ifade eder. Gıda hakkı, tüm insanların açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme'den uzak olma hakkını korur.[4] Gıda hakkı, hükümetlerin isteyen herkese ücretsiz gıda dağıtma yükümlülüğü ya da beslenmeye hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, insanlar kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle, örneğin gözaltında tutuldukları için, savaş zamanlarında veya doğal afetlerden sonra gıdaya erişimden mahrum kalırlarsa, bu hak hükümetin doğrudan gıda sağlamasını gerektirir.[5] Bu hak, Nisan 2020 itibariyle 170 devletin taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme[5]'den türetilmiştir.[2] Sözleşmeyi imzalayan devletler, yeterli gıda hakkının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aşamalı olarak tam olarak hayata geçirilmesi için mevcut kaynaklarının azamisini kullanarak adım atmayı kabul etmektedir.[4][6] Toplam 106 ülkede gıda hakkı ya çeşitli biçimlerde anayasal düzenlemeler yoluyla ya da gıda hakkının korunduğu çeşitli uluslararası anlaşmaların yasalarda doğrudan uygulanabilirliği yoluyla uygulanmaktadır.[7] 1996 Dünya Gıda Zirvesi'nde hükümetler gıda hakkını yeniden teyit etmiş ve 2015 yılına kadar 840 milyon olan aç ve yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltarak 420 milyona indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sayı geçtiğimiz yıllarda artmış ve 2009 yılında dünya çapında 1 milyardan fazla yetersiz beslenen insanla kötü bir rekora ulaşmıştır.[4] Ayrıca, gizli açlık - çocuklarda bodur bedensel ve zihinsel büyümeye neden olabilen mikro besin eksiklikleri - çekenlerin sayısı dünya çapında 2 milyardan fazladır.[8] Uluslararası hukuka göre devletler gıda hakkına saygı göstermek, bu hakkı korumak ve yerine getirmekle yükümlü olsalar da, bu insan hakkına ulaşmadaki pratik zorluklar, dünya genelinde yaygın gıda güvensizliği ve Hindistan gibi ülkelerde devam eden davalar ile ortaya konmaktadır.[9][10] Gıda ile ilgili en büyük sorunların yaşandığı kıtalarda - Afrika, Asya ve Güney Amerika'da sadece gıda kıtlığı ve altyapı eksikliği değil, aynı zamanda yanlış dağıtım ve gıdaya yetersiz erişim de söz konusudur.[11] İnsan Hakları Ölçüm Girişimi[12] dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gıda hakkını gelir düzeylerine göre ölçmektedir.[13]

Wikipedia Alıntıdır 


Dünya çapında gıda hakkı (2011-2012 itibariyle).[1][2][3]

  Bir çerçeve yasanın kabul edildi veya hazırlandı (19).

  Anayasal, bir hak olarak açık (23).

  Anayasal, daha geniş haklar içinde örtük veya yönlendirici ilke olarak (41).

  Uluslararası anlaşmalar yoluyla doğrudan uygulanabilirlik (103).

   Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'yi onaylayarak taahhüt etmiştir (160).

  Bilinen bir gıda hakkı bulunmuyor.

Not: Aynı ülke birden fazla kategoriye girebilir; bir ülkeye verilen renk, o ülkenin girdiği en yüksek kategoriye karşılık gelir







,GÖRSEL. WİKİPEDİA ALINTIDIR 


27.8.23

Tereyağı

 










AROMATİK KİMYA             ÜRÜNLERİ    

BU YAZIYI SON GÜNLERDE YARIM YAĞLI TEREYAĞI SATIŞI İLE YAYINLAMAK ZORUNLULUGU DUYDUM..

15 YIL ÖNCE BIR FİRMANIN DEMO OLARAK ÖNERİSİ BENİ SADECE BIR KEZ KULLANMAYA MECBUR ETMİŞTİ. 

ANCAK DEDİĞİM GİBİ SADECE DEMO(ÖRNEK) OLARAK KULLANDIM..

LEZZETİNİ SORARSANIZ??  

ÇOK GÜÇLÜ TEREYAĞI KOKUSU VE LEZZETİ HAKİMDİR. O AÇIDAN BAKINCA SIKINTISIZ KEZZET VERMEKTE. SAĞLIĞINIZ AÇISINDAN BİR DAHA DÜŞÜNÜN..  KULLANMAYIN, KULLANDİRTMAYİN,YEMEYİN YEDİRMEYİNİZ..

 AYHAN MANSUROĞLU 





















GÖRSEL MARKASI TARAFIMCA KAPATILDI 
===≈=================================
Tüketime sunulan birçok gıdanın, lezzet ve görünümünü tüketicilerin gözüne ve damağına daha uygun hale getirmek, bozulma önlemek ve raf ömrünü uzatmak için gıdalara bilinçli ve amaçlı olarak birçok katkı maddesi eklenmektedir. Bu maddeler gibi hoş koku verici maddeler de insanlar tarafından tüketildiğinde sağlık açısından zararlı etkilere sahip olabilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu zararlı maddelerin kullanımıyla ilgili belirlenen yönetmelik maddeleri bulunmaktadır. Bu maddelerin başlıcası normal koşullarda tek tüketilmeyen ve besin bileşeni olarak kullanılamayan gıdaların, tek başına besleyici değeri olmamasına rağmen, bu besinin üretilmesi, işlenmesi ve hazırlanması, ambalajlanması, taşınması ve depolanması sırasında teknolojiden faydalanarak veya ürüne doğrudan veya dolaylı olarak eklenen katkı maddeleri kullanılmasının tasvip edilmemesi açıklamasına dayanmaktadır. 
ALINTI..






  • Hormonal bozukluklar: En yaygın kullanılan Monosodyum Glutamat aroma verici maddesi, hazır gıdalarda kullanılarak özellikle çocukların ergenlik döneminde büyüme hormonunun baskılanması şeklinde zarar verebilmektedir.
  • Tetiklenen hastalıklar: Alz-Heimer, Parkinson ve diyabet hastalığının oluşmasına sebep veren ilk maddenin aroma verici maddeler olduğu belirlenmiştir.
  • Aroma Vericilere Duyarlılık: Aroma verici maddelerin tat hissiyatını artırması, dil üzerindeki tat alma tomurcukları tarafından ayrıma uğrayarak kimyasal maddeler aracılığıyla etkileşime girmesi ile gerçekleşmektedir. Gıdaların daha lezzetli algılanmayı sağlan bu maddeler, diğer tüm normal gıdalar için tat alma duyarlılığının azalmasına da yol açmaktadır.
  • Aroma Vericiler Ve Göz Sağlığı: Göz retina tabakasında hasar oluşumuna sebep olan madde yine başlıca aroma verici olan Monosodyum Glutamat maddesidir.
  • Kilo problemi: Aroma vericiler, doyma mekanizmasında ve yağ birikimi konusunda bozukluk yaratarak obeziteye yol açabilmektedir.
  • Hormonlar: İnsülin salınımının uzun süreli artması dolayısıyla pankreas hasarı oluşmaktadır ve bunun sonucunda diyabet rahatsızlığının gelişimine yol açmaktadır.
  • İç Organların Sağlığı: Aroma verici maddeler içeriğindeki kimyasallar, insan metabolizmasında yer alırken, böbrek ve karaciğerler organlarında ciddi hasarlar da meydana getirebilmektedir. Böbrek sorunları aroma vericilerin zararları arasında en ciddi olanlarından biridir.
  • NETTEN ALINTI
Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.


Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.
MONOSODYUM GLUTAMAT YAZIM 2009 YILI
www.ascilik.net  sitemde yayımlanan yazımdan 
Kısa bir bölüm. 












Görseller..ALINTIDIR 




4.7.23

DOĞUM GÜNÜ PASTASI




DOĞUM GÜNÜ PASTASI

 🍰 

Hazırlayan: Bilhan Akkaya 

Neredeyse Dünya’nın her yerinde; doğum 

Pasta ve görsel. 

AYHAN USTA 

günlerinde, herkes pasta alır, keser, hediye eder veya ikram eder. Peki bu pasta kutlamasının çıkış öyküsü nedir? 

Konu ile ilgililerin bazıları; bu pasta olayını pagan ritüellerine, plasentaya taparak hayatın teşekkürüne kadar götürür. 

Pasta; Eski Yunanlılar tarafından tüketilen bir yiyecekti. Bu kültürde; her ayın altıncı günü bekaret, avlanma ve hayvanların egemenlik tanrıçası Artemis'in doğum günü kutlanırdı. Kırsalda ona sunular sunulurdu. Bu sunular; küçük bal kapları ve unlu keklerdi. 




Ay ışığını sembolize etmek için de mumlar yakılırdı. 

Eski çağlarda her doğum günü kutlamasının; kötü ruhlar tarafından ziyaret edildiğine inanılırdı. Bu yüzden pastayı ateşle aydınlatmayı gerekli buldular. Böylece her türlü kötülükten korunacaklardı. Aynı zamanda alevi söndürdükleri anda; dumanın cennete gittiğine ve doğum günü çocuğunun dualarının tanrılara ulaştığına inanıyorlardı. Bu yüzden mumları üflemeden önce bir dilek tutmak gerekirdi.

Günümüzde kutlanacak yılların sayısını simgeleyen mum sayısı geleneğinin; Almanya'da ortaya çıktığını bilmelisiniz. Alman çocuklar Kinderfest adında bir kutlama ile doğum günlerini kutlarlardı. Pastanın merkezine; yılın her ayını sembolize eden 12 işaretli uzun bir mum yerleştirilirdi. Ateş; doğum günü kutlanan kişinin doğum ayına ulaştığında mum yakılır ve üflenerek söndürülürdü. 

Kaynaklara göre; pasta kelimesi Yunanca'da 'plasenta' kelimesinden türemiştir ve bu yüzden pasta, onun gibi yuvarlak ve düzdür. Bu konsept gereği; her yıl, bir insanın hayatının ilk aylarını geçirdiği organ onurlandırılır. Pastanın yuvarlak şekli; plasentayı simüle ederken,  mum fetüsü anneye bağlayan göbek bağını temsil etmektedir

Hazırlayan ve alt görsel.  Bilhan AKKAYA 



1.7.23

ANTİK KENAN'DA YEMEK

 


ANTİK KENAN’DA YEMEK 🥙 

(FİLİSTİN VE ÇEVRESİ)

Hazırlayan: Bilhan Akkaya 



Akdeniz beslenme diyetinin kökeni Antik Mezopotamya, Ortadoğu, Kenan ve Mısır'dandır. Bu diyet, Truva'nın düşüşünden Kudüs'ün fethine kadar tarihin birçok döneminde Akdeniz insanını beslemiştir. İncil'de bile bu diyetin karakteristik besinleri açıklanıyordu: Buğday, arpa, üzüm, nar, incir, zeytin ve hurma balı.


Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi'ne göre: "Bronz ve Demir Çağı’nda ekmek temel gıdaydı. Neredeyse her gün hazırlandığı için ekmek yapımı, evdeki en önemli etkinliklerden biriydi. Kenan (Filistin ve İsrail) insanları yılda yaklaşık olarak 150 ile 200 kg buğday ve arpa tüketiyordu. Bir kişi genellikle bu tahılların yüzde 60 civarındaki kısmını ekmek şeklinde tüketiyordu." 


Tahıl öğütme, bir öğütücü kullanılarak, elle yapılırdı. Değirmen veya öğütücü Metate adı verilen sabit bir alt taş ve hareketli bir üst taştan oluşuyordu. Değirmen, kaba yüzeyi ve nispeten hafif ağırlığı nedeniyle işlem için tercih edilen kalın bir volkanik taş olan bazalttan yapılmıştı. Tahıl; tahılın yumuşak merkezini una çevirmek için taşın yüzeyinde uzunlamasına doğru öğütülüyordu. Bu çok zahmetli bir süreçti ve bazalt taştan bir kum oluşuyor, ekmeğe geçiyor ve ekmek ile dişlere yapışıp onları yavaş yavaş aşındırıyordu. 


Ekmek küçük çamur fırınlarında pişirilirdi. Arkeologlar genellikle kil bobinleri veya yeniden kullanılmış seramik kaplarla yapılan eski fırınları, kazılarda keşfettiler. Fırında; yakıt olarak gübre kullanılıyordu. Fırın içeriden ısınırdı; iç yan duvarlara yapıştırılan bazlamalar pişirilirdi. Bu tip çamur fırınlar günümüzde de tandır olarak bilinmektedir. 

Tahıl aynı zamanda lapa olarak yenebilir veya suya batırılıp bira yapmak için mayalanabilirdi. Mayalanmış sıvı; birayı arpa tortusından ayırmak için seramik süzgeçler aracılığıyla süzülürdü.


Et normalde diyetin bir parçası olmayan bir lükstü; çünkü hayvanları diğer temel ürünleri üretmek için kullanmak daha kârlıydı. Keçi, koyun ve inek etleri genellikle kurban bayramlarında ve özel bir misafirin eğlencesinin bir parçası olarak yenirdi. Et; kuşlardan da elde edildi. Tavuğun; Güney Levant’a, Demir Çağı'na kadar girmemiş olması muhtemeldir. Deniz ürünleri Kenanlılar için nadir tüketilen besinlerdi çünkü tarihlerinin bir kısmında Akdeniz'e erişimleri yoktu. Ayrıca hurma, nar, incir, üzüm, zeytin, bakla, soğan, pırasa, fasulye ve mercimek gibi sınırlı çeşitli meyve ve sebzeler de yiyorlardı. Baharatlar arsında tuz, sarımsak, anason, kişniş, kimyon, dereotu, kekik, nane, ceviz ve bal vardı. 


Kaynak://factsanddetails.com/world/cat55/sub389/entry-5702.html

Hazırlayan:Bilhan Akkaya 

TEŞEKKÜRLER