14.9.23

Gida katkıları

 

20.09.2006 eski web sitemizdeki yayınladığım yazının aynısıdır.




Eklenme Tarihi:2009-06-28



FAST FOOD’TAKİ KATKILARI BİLİYORMUSUNUZ?
NELER YEDİĞİMİZDE ÖNEMLİ!!!!!!!!!!!!!




1. Tavuk eti:



Tavuk eti, sığır veya hindi etinden daha ön planda ilk sırada yer alıyor. Birçok fast-food zincirinde sığır etinden daha fazla tavuklu menü bulunuyor. Örneğin, bazı firmalar tavuk sandviçlere, nuggetlar, hediye tavuk çubukları, tavuklu atıştırmalıklar ve salatalar gibi tavukla yapılan menülere önem veriyor. Tüketime gelince sonuçlar değişiyor, çünkü buradaki et tüketimi daha fazla.




2. Xanthan Gum:



Soslarda, süt ürünlerinde, kremada, içeceklerde, dondurmada ve pek çok üründe stabilizatör, emülgatör ve kıvam arttırıcı kullanılan katkı maddesi, birçok yiyecekte hoş ve tatlı bir his oluşturur. Bu katkı maddesinin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmuyor







3. Mono ve digliseridler:



Bu maddeler emulsifiye olarak biliniyor. Mono ve digliseridler çok geniş yelpazedeki ürünlerde kullanılıyor. Pastacılık ürünleri, yerfıstığı yağı, margarin, krem şanti, puding ve dondurma gibi ürünler bunlardan bazılarıdır.








4. Soya yağı:



Soya fasülyeleri, soya yağı çıkarmak için eziliyor ve solventlerle karıştırılıyor. Bol yağda kızartmak için kullanılan soya yağı, ayrıca kraker, kurabiye, margarin, hamur işleri ve çorbalarda anahtar malzemedir. Bazı içeriklerde soya yağı olarak etiketlenirken, bazıları ise bitkisel yağ olarak tanımlar.

Soya yağı, çeşitli doymamış yağ asitleri içerir. Maalesef, doymamış yağlar uzun raf ömrüne sahip değildir. Hidrojenasyon ya da yüksek basınç altında soyayağının içine hidrojen gazı sıkıştırılarak istenmeyen bu özellik ortadan kaldırılıyor.








5. Niasin:



Birçok gerekli vitamin, mineraller ile A, C ve K vitaminleri içeren brokoliyi fast-food menülerinde bulamazsınız. Taze sebze ve meyvelerin yerine işlenmiş gıdalar vardır. Buğday unu, fast-food yiyeceklerde kullanılan en yaygın işlenmiş gıdadır. Buğday unu, susamlı, susamsız, özel şekilli ekmek yapımında kullanılıyor. Ekmek ürünlerinde bulunan buğday unu, çeşitli vitaminler, mineraller, folik asit, demir ve riboflavin içeriyor. Fakat, en yaygın kullanılan katkı maddesi niasin ya da B3 vitaminidir. Niasin, suda çözünebilen ve vücuttan idrar yoluyla atılır. Günlük niasin alımı için ekmek yemek zorunda değilsiniz. Süt ürünleri, balık, yağsız et, yer fıstığı ve yumurta da bol miktarda niasin bulunuyor.




6. Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.








7. TUZ

Sodyum klorür ya da tuz, fast-food menülerinde her zaman bulunuyor. İlk sırada olmamasına rağmen tatlı yiyeceklerde bile tuz var. Fast-food zincirleri, yemeklerini daha lezzetli yapmak için tuz kullanıyor. Biberle beraber mevsim hamburgerlerinde eşleşen tuz, ekmekte, et ürünlerinde ve peynirde kullanılan başlıca katkı maddesidir. Bazı firmaların menülerinde 1,15 gram tuz bulunuyor.

Birçok sağlık uzmanı çok fazla tuz yenmemesi gerektiği konusunda halkı uyarıyor. Çünkü fazla tuzlu yiyecekler yemekle yüksek kan basıncı arasında bir ilişki olduğu açıklanıyor. Yetişkinler için günlük 6 gram, 7-10 yaş arası çocuklar için günlük 5 gram ve 4-6 yaş arası çocuklar için ise 3 gram tuz tüketimi öneriliyor.


8. Karamel Renk:



Renk katkı maddeleri, yiyeceğin öz rengini korumak, renk değereni artırmak ya da renk doğal olarak bulunmadığında ekleniyor. En yaygın renk katkı maddeleri: Yellow No. 5, Yellow No. 6 and Red No. 40. Bir kaynağa göre, jöle ve hamur işlerinde kullanılan Red No. 40, Amerika'da kullanılan en yaygın gıda boyasıdır. Yellow 5 ve 6 ise peynirlere, pudinglere ve turta malzemelerine ve alkolsüz içeceklere altın parlaklığını veren diğer boyalardır. Ancak, fast-food menülerini incelediğimizde karamel rengin daha yaygın kullanıldığı görülüyor. Ancak karamel rengin ürünün lezzetinde hiçbir etkisi bulunmuyor.


9. Yüksek fruktozlu mısır şurubu:



1957 yılında 2 bilimadamının geliştirdiği yüksek fruktozlu mısır şurubu, konserve yiyeceklerde, kek ve bunun gibi ürünlerde, ketçaplarda (bir yemek kaşığı ketçapta bir çay kaşığı bulunuyor) dondurmalarda, pastillerde, reçellerde ve birçok başka yiyecek maddesinde kullanılırken, diğer benzeri madde ise alkolsüz içeceklerde (kola, soda vb.) bulunuyor.

Üreticiler, 3 adet enzimin de genetiğiyle oynayarak yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyorlar. Böylece yediğimiz içtiğimiz herşeye (pastaneden aldığımız baklava ve kola da dahil) genetiğiyle oynanmış bu sözde şekeri bol bol katıyorlar, çünkü normal şekere göre çok ucuz.

Gıdalarda yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980' den itibaren Amerika'da obezlik neredeyse 4'e katlandı. Baskılara boyun eğmeyen pek çok bilim adamı bu yükselen obezliğin en büyük suçlusu olarak bu maddeyi gösteriyor.


10. Sitrik asit:



Tuz yüzyıllardır etleri ve balıkları korumak için kullanılıyor. Gıda uzmanları ve üreticiler diğer kimyasalların da koruyucu olduklarını keşfettiler. Limon, greyfurt gibi birçok meyvede doğal olarak bulunan sitrik asit, bunlardan biri. Gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılan sitrik asitten, şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılıyor. Sonuç olarak, sitrik asit nüfusun yüzde 99,9'unda herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.




TABİKİ BUNLARLA BİRLİKTE GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLERDE
BUNLARDA DAHA ÇOK RAĞBET GÖRMEKTE,BİRAZA ARAŞTIRMACI
YANIMIZ AĞIR BASARSA,YANİ ARAŞTIRIRSAK BİRÇOK ÜRÜNDEDE
BU G.D.O.(GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER)KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR.

BAZI ÜRÜNLERDEKİ AMBALAJ İÇERİYİNİ OKURSANIZ AÇIK OLARAK
GDO'LU TARIM ÜRÜNÜ KULLANILMAMIŞTIR DEMEZ,ANCAK 9.ŞIKTAKİ
MISIR ŞURUBUNDAN YAPILMAKTA OLDUĞU YAZILIDIR.
________________________________________________
Katkılarla ilgili bilgiler için,
//www.gidaraporu.com sitesini ziyaret ediniz.




LÜTFEN DİKKAT;Son elli yılda sentetik gıda boyalarının kullanımı %500 arttı. Bununla birlikte gıdaların besleyici değeri azaldı. Gıdada çeşitlilik artmış gibi gözükse de o rengarenk paketlerin içini renklendiriciler süslüyor ve bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor, çocuklarda hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına, öğrenme güçlüğüne sebebiyet verebiliyor. Hatta bazı renklendiriciler için etikette ilave bilgi bulunması zorunlu: “Çocukların aktivite ve dikkatleri üzerinde olumsuz etki bulunabilir.”

Bu renklendiriciler etikette karşımıza E 100 ile E 180 numaraları aralığında çıkıyorlar.
Bu maddeler gıda sanayisinde meyve suları başta olmak üzere kola, bira gibi içeceklerde, atıştırmalık ve şekerli  gıdalarda,  kek,  bisküvi, gofret,  çikolatalı  pasta  gibi  fırın  ürünlerinde, dondurma, peynir, margarin gibi  süt ürünlerinde, krema tozları, çorbalar, soslar gibi  toz karışımlarında sıklıkla kullanılıyor. 
Bazen karşımıza kod ile değil de yalnızca isimleriyle çıkabiliyor. Bunlardan en tehlikelileri patent blue V (E 131), tartrazin (E 102 veya E 102a), allura red (E129), brillant blue (E133), sunset yellow (E 110), eritrosin (E 127), ponzo 4R (E 124), karmin, karminik asit ve korşinal (E120)’dir.




GIDA HAKKI

 

Para koleksiyonu ve resimleri bana aittir..







Gıda hakkı ve varyasyonları, insanların kendilerini onurlu bir şekilde besleme hakkını koruyan bir insan hakkı olup, yeterli gıdanın mevcut olmasını, insanların buna erişme imkanına sahip olmasını ve bireyin beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılamasını ifade eder. Gıda hakkı, tüm insanların açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme'den uzak olma hakkını korur.[4] Gıda hakkı, hükümetlerin isteyen herkese ücretsiz gıda dağıtma yükümlülüğü ya da beslenmeye hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, insanlar kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle, örneğin gözaltında tutuldukları için, savaş zamanlarında veya doğal afetlerden sonra gıdaya erişimden mahrum kalırlarsa, bu hak hükümetin doğrudan gıda sağlamasını gerektirir.[5] Bu hak, Nisan 2020 itibariyle 170 devletin taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme[5]'den türetilmiştir.[2] Sözleşmeyi imzalayan devletler, yeterli gıda hakkının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aşamalı olarak tam olarak hayata geçirilmesi için mevcut kaynaklarının azamisini kullanarak adım atmayı kabul etmektedir.[4][6] Toplam 106 ülkede gıda hakkı ya çeşitli biçimlerde anayasal düzenlemeler yoluyla ya da gıda hakkının korunduğu çeşitli uluslararası anlaşmaların yasalarda doğrudan uygulanabilirliği yoluyla uygulanmaktadır.[7] 1996 Dünya Gıda Zirvesi'nde hükümetler gıda hakkını yeniden teyit etmiş ve 2015 yılına kadar 840 milyon olan aç ve yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltarak 420 milyona indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sayı geçtiğimiz yıllarda artmış ve 2009 yılında dünya çapında 1 milyardan fazla yetersiz beslenen insanla kötü bir rekora ulaşmıştır.[4] Ayrıca, gizli açlık - çocuklarda bodur bedensel ve zihinsel büyümeye neden olabilen mikro besin eksiklikleri - çekenlerin sayısı dünya çapında 2 milyardan fazladır.[8] Uluslararası hukuka göre devletler gıda hakkına saygı göstermek, bu hakkı korumak ve yerine getirmekle yükümlü olsalar da, bu insan hakkına ulaşmadaki pratik zorluklar, dünya genelinde yaygın gıda güvensizliği ve Hindistan gibi ülkelerde devam eden davalar ile ortaya konmaktadır.[9][10] Gıda ile ilgili en büyük sorunların yaşandığı kıtalarda - Afrika, Asya ve Güney Amerika'da sadece gıda kıtlığı ve altyapı eksikliği değil, aynı zamanda yanlış dağıtım ve gıdaya yetersiz erişim de söz konusudur.[11] İnsan Hakları Ölçüm Girişimi[12] dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gıda hakkını gelir düzeylerine göre ölçmektedir.[13]

Wikipedia Alıntıdır 


Dünya çapında gıda hakkı (2011-2012 itibariyle).[1][2][3]

  Bir çerçeve yasanın kabul edildi veya hazırlandı (19).

  Anayasal, bir hak olarak açık (23).

  Anayasal, daha geniş haklar içinde örtük veya yönlendirici ilke olarak (41).

  Uluslararası anlaşmalar yoluyla doğrudan uygulanabilirlik (103).

   Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'yi onaylayarak taahhüt etmiştir (160).

  Bilinen bir gıda hakkı bulunmuyor.

Not: Aynı ülke birden fazla kategoriye girebilir; bir ülkeye verilen renk, o ülkenin girdiği en yüksek kategoriye karşılık gelir







,GÖRSEL. WİKİPEDİA ALINTIDIR 


27.8.23

Tereyağı

 










AROMATİK KİMYA             ÜRÜNLERİ    

BU YAZIYI SON GÜNLERDE YARIM YAĞLI TEREYAĞI SATIŞI İLE YAYINLAMAK ZORUNLULUGU DUYDUM..

15 YIL ÖNCE BIR FİRMANIN DEMO OLARAK ÖNERİSİ BENİ SADECE BIR KEZ KULLANMAYA MECBUR ETMİŞTİ. 

ANCAK DEDİĞİM GİBİ SADECE DEMO(ÖRNEK) OLARAK KULLANDIM..

LEZZETİNİ SORARSANIZ??  

ÇOK GÜÇLÜ TEREYAĞI KOKUSU VE LEZZETİ HAKİMDİR. O AÇIDAN BAKINCA SIKINTISIZ KEZZET VERMEKTE. SAĞLIĞINIZ AÇISINDAN BİR DAHA DÜŞÜNÜN..  KULLANMAYIN, KULLANDİRTMAYİN,YEMEYİN YEDİRMEYİNİZ..

 AYHAN MANSUROĞLU 





















GÖRSEL MARKASI TARAFIMCA KAPATILDI 
===≈=================================
Tüketime sunulan birçok gıdanın, lezzet ve görünümünü tüketicilerin gözüne ve damağına daha uygun hale getirmek, bozulma önlemek ve raf ömrünü uzatmak için gıdalara bilinçli ve amaçlı olarak birçok katkı maddesi eklenmektedir. Bu maddeler gibi hoş koku verici maddeler de insanlar tarafından tüketildiğinde sağlık açısından zararlı etkilere sahip olabilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından da bu zararlı maddelerin kullanımıyla ilgili belirlenen yönetmelik maddeleri bulunmaktadır. Bu maddelerin başlıcası normal koşullarda tek tüketilmeyen ve besin bileşeni olarak kullanılamayan gıdaların, tek başına besleyici değeri olmamasına rağmen, bu besinin üretilmesi, işlenmesi ve hazırlanması, ambalajlanması, taşınması ve depolanması sırasında teknolojiden faydalanarak veya ürüne doğrudan veya dolaylı olarak eklenen katkı maddeleri kullanılmasının tasvip edilmemesi açıklamasına dayanmaktadır. 
ALINTI..






  • Hormonal bozukluklar: En yaygın kullanılan Monosodyum Glutamat aroma verici maddesi, hazır gıdalarda kullanılarak özellikle çocukların ergenlik döneminde büyüme hormonunun baskılanması şeklinde zarar verebilmektedir.
  • Tetiklenen hastalıklar: Alz-Heimer, Parkinson ve diyabet hastalığının oluşmasına sebep veren ilk maddenin aroma verici maddeler olduğu belirlenmiştir.
  • Aroma Vericilere Duyarlılık: Aroma verici maddelerin tat hissiyatını artırması, dil üzerindeki tat alma tomurcukları tarafından ayrıma uğrayarak kimyasal maddeler aracılığıyla etkileşime girmesi ile gerçekleşmektedir. Gıdaların daha lezzetli algılanmayı sağlan bu maddeler, diğer tüm normal gıdalar için tat alma duyarlılığının azalmasına da yol açmaktadır.
  • Aroma Vericiler Ve Göz Sağlığı: Göz retina tabakasında hasar oluşumuna sebep olan madde yine başlıca aroma verici olan Monosodyum Glutamat maddesidir.
  • Kilo problemi: Aroma vericiler, doyma mekanizmasında ve yağ birikimi konusunda bozukluk yaratarak obeziteye yol açabilmektedir.
  • Hormonlar: İnsülin salınımının uzun süreli artması dolayısıyla pankreas hasarı oluşmaktadır ve bunun sonucunda diyabet rahatsızlığının gelişimine yol açmaktadır.
  • İç Organların Sağlığı: Aroma verici maddeler içeriğindeki kimyasallar, insan metabolizmasında yer alırken, böbrek ve karaciğerler organlarında ciddi hasarlar da meydana getirebilmektedir. Böbrek sorunları aroma vericilerin zararları arasında en ciddi olanlarından biridir.
  • NETTEN ALINTI
Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.


Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.
MONOSODYUM GLUTAMAT YAZIM 2009 YILI
www.ascilik.net  sitemde yayımlanan yazımdan 
Kısa bir bölüm. 












Görseller..ALINTIDIR 




4.7.23

DOĞUM GÜNÜ PASTASI




DOĞUM GÜNÜ PASTASI

 🍰 

Hazırlayan: Bilhan Akkaya 

Neredeyse Dünya’nın her yerinde; doğum 

Pasta ve görsel. 

AYHAN USTA 

günlerinde, herkes pasta alır, keser, hediye eder veya ikram eder. Peki bu pasta kutlamasının çıkış öyküsü nedir? 

Konu ile ilgililerin bazıları; bu pasta olayını pagan ritüellerine, plasentaya taparak hayatın teşekkürüne kadar götürür. 

Pasta; Eski Yunanlılar tarafından tüketilen bir yiyecekti. Bu kültürde; her ayın altıncı günü bekaret, avlanma ve hayvanların egemenlik tanrıçası Artemis'in doğum günü kutlanırdı. Kırsalda ona sunular sunulurdu. Bu sunular; küçük bal kapları ve unlu keklerdi. 




Ay ışığını sembolize etmek için de mumlar yakılırdı. 

Eski çağlarda her doğum günü kutlamasının; kötü ruhlar tarafından ziyaret edildiğine inanılırdı. Bu yüzden pastayı ateşle aydınlatmayı gerekli buldular. Böylece her türlü kötülükten korunacaklardı. Aynı zamanda alevi söndürdükleri anda; dumanın cennete gittiğine ve doğum günü çocuğunun dualarının tanrılara ulaştığına inanıyorlardı. Bu yüzden mumları üflemeden önce bir dilek tutmak gerekirdi.

Günümüzde kutlanacak yılların sayısını simgeleyen mum sayısı geleneğinin; Almanya'da ortaya çıktığını bilmelisiniz. Alman çocuklar Kinderfest adında bir kutlama ile doğum günlerini kutlarlardı. Pastanın merkezine; yılın her ayını sembolize eden 12 işaretli uzun bir mum yerleştirilirdi. Ateş; doğum günü kutlanan kişinin doğum ayına ulaştığında mum yakılır ve üflenerek söndürülürdü. 

Kaynaklara göre; pasta kelimesi Yunanca'da 'plasenta' kelimesinden türemiştir ve bu yüzden pasta, onun gibi yuvarlak ve düzdür. Bu konsept gereği; her yıl, bir insanın hayatının ilk aylarını geçirdiği organ onurlandırılır. Pastanın yuvarlak şekli; plasentayı simüle ederken,  mum fetüsü anneye bağlayan göbek bağını temsil etmektedir

Hazırlayan ve alt görsel.  Bilhan AKKAYA