14.4.12

GDO’lu ürünler bebek mamalarında kullanılamayacak

GDO’lu ürünler bebek mamalarında kullanılamayacak
2009-10-26T10:53:31.893 

Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalı ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olacak. Ayrıca, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünler ithal edilemeyecek ve piyasaya sunulamayacak.




- ANKARA (ANKA) - Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olacak. Ayrıca, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünler ithal edilemeyecek ve piyasaya sunulamayacak.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 
Buna göre, tohumluklar dışındaki genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddelerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine aykırı olan GDO’lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasak olacak. Gümrük idarelerince bu ürünler için GDO’ya ilişkin ek bir belge aranmayacak.
GDO’lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasak olacak.



-GDO’SUZ ÜRÜNLERİN ETİKETLERİNDE \"GDO’SUZ\" YAZILAMAYACAK-

Gıda veya yem, GDO’lardan biri ya da birkaçını toplamda en az yüzde 0.9 oranında içeriyor ise GDO’lu olarak kabul edilecek. Gıda veya yemin yüzde 0.5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyecek. GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamayacak.
Her bir GDO için, bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılacak. Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO’lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanacak. Bakanlık onaydan önce, GDO ile ilgili Komite kararını kamuoyunun görüşlerine açabilecek. Komitenin kararı, Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girecek. 



-GDO VE ÜRÜNLERİ KAYIT ALTINA ALINACAK-

İzin verilen GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün her aşamada takibinin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerini ithal edenler, işleyenler ve piyasaya sunanlar Tarım Bakanlığı’na beyanda bulunmak, GDO ve ürünlerini GDO içerdiğine dair belgeler eşliğinde nakletmek, taşımak ve etiketleme kurallarını uygulamakla yükümlü olacak. İzin, karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda, Bakanlıkça iptal edilecek. İzni iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılacak ve imha edilecek. GDO’lu ürünler, izin verilen amaçlar dışında kullanılamayacak.



-KOMİTE OLUŞTURULACAK-

Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil edilecek. Uzmanlar listesi, Bakanlık, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü(TAGEM), Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM), Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM) birimlerinden temsilciler ile üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma enstitülerinde görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşacak. Uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından belirlenecek on bir üyeden oluşacak bir komite her bir başvuru için ayrıca oluşturulacak. Komitenin sekretaryası TAGEM tarafından yürütülecek. Komite en az dokuz üye ile toplanacak. Komite, başvuruları toplantının ilk gününden başlamak üzere 90 gün içinde karara bağlamak zorunda olacak. Komitenin başvuruyu reddetmesi durumunda aynı ürün için ret tarihinden itibaren bir yıl dolmadan ve yeni bilimsel veri ve bulgular sunulmadan yeniden başvuru yapılamayacak. 
GDO’lu ürünün Komite tarafından ilk değerlendirilmesinin yapılması amacıyla gen sahibi, bilgi ve belgelerle Tarım Bakanlığa başvuruda bulunacak. Komite tarafından istenilen belge ve bilgilerin süresi içinde temin edilmemesi durumunda başvuru reddedilecek. Yapılan bir başvurunun sonucu diğer başvurular için emsal teşkil etmeyecek. Yapılan bir başvuruya verilen izin başvurulan ve takip eden ithalatlar için geçerli olacak.



-GDO’LU OLDUĞU TESPİT EDİLEN ÜRÜNÜNE GİRİŞ İZNİ VERİLMEYECEK-

Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranacak. Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge istenecek. Yapılan analiz sonucunda GDO’lu olduğu tespit edilen ürünün ülkeye girişine izin verilmeyecek. Söz konusu ithalatçı ve ihracatçı firma ve ülke risk listesine alınacak. İhracat alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılacak. Alıcı ülkenin GDO ile ilgili talebinin olmaması durumunda genel ihracat mevzuatına göre işlemler gerçekleştirilecek.



-ETİKETLEME ŞARTLARI-

GDO’lu gıdaların yüzde 0.9’un üzerinde GDO içermesi halinde, GDO’lu gıdanın tek bileşenden oluşması durumunda \"genetik olarak değiştirilmiştir\" veya ürün ismi ya da hammaddenin ismi \"genetik olarak değiştirilmiş ...........’den üretilmiştir\" ifadesi ile birlikte etiket üzerinde yer almak zorunda olacak. GDO’lu gıdanın birden fazla bileşen ihtiva etmesi durumunda, ürün ismi ya da bileşen ismi, \"genetik olarak değiştirilmiş ..........\" veya \"genetik olarak değiştirilmiş .......’den üretilmiştir\" ifadeleri ile birlikte bileşen listesinde söz konusu bileşenden hemen sonra gelecek şekilde parantez içerisinde yer almak zorunda olacak. GDO’lu dökme gıdaların beraberinde, etiket bilgilerini içeren belge bulundurulmak zorunda olacak. Etiketleme gerekliliklerinin yanı sıra, GDO’lu gıdaların GDO’suz eşdeğer ürünlerden; bileşimi, beslenme etkileri veya beslenme değeri, kullanım amacı açısından farklılık gösterdiği durumlarda, bu hususlar etiket üzerinde belirtilecek. Besin bileşeninde farklılık gösteren GDO’lu gıdalarda, beslenme etiketlemesi yapılması zorunlu olacak.





-BELGELER 20 YIL SAKLANACAK-

GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanlar, son tüketiciye ulaşıncaya kadar olan süreçte gerekli kayıtları tutmak ve izlenebilirliği sağlamak, ayırıcı kimlik numarası ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri ürün ile birlikte bulundurmak zorunluluğu olacak. GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanların, ürünlerle ilgili bilgi ve belgeleri 20 yıl saklaması ve bu belgelerle ilgili bir kayıt sistemine sahip olacak. aykırı hareket edenler hakkında, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 11’inci ve 12’nci maddeleri, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun’un 29’uncu maddesi, 1734 sayılı Yem Kanunu’nun 12’nci, 13’üncü ve 14’üncü maddeleri uyarınca idari para cezası uygulanacak. (ANKA)

ANKA AJANS alıntıdır.A.M.O.



 

Ne yediğimi bilmek istiyorum


TÜRKİYE EREZYONLA MÜCADELE AĞAÇLANDIRMA VE
DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI (TEMA VAKFI)
*****BASIN BÜLTENİDİR****




Ne yediğimi bilmek istiyorum


“TEMA Vakfı, Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin ülkemize girmesine yasal zemin hazırlayan yönetmeliğin iptali için dava açmaya ve oluşturduğu Bilim Kurulu ile hazırlayacağı bilimsel raporla bu konudaki görüş ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmaya hazırlanıyor.

03.11.2009 -- Türkiye, dünyanın çok az yerinde rastlanır bir ekosistem çeşitliliğine ve gıda ile tarım için önemli genetik çeşitliliğe sahiptir. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye’ de saptanmış bitki türü sayısı 9.000’dir. Bunun yaklaşık % 33’ü yani 3.000 civarındaki kısmı ülkemize özgü endemik türlerdir. Bu rakam Avrupa Kıtası’nın tümünde 2.500’dür. Bu istisnai derecede yüksek endemiklik düzeyi, Türkiye’ye bu türlerin, özellikle de dünyanın büyük bölümünün bağımlı olduğu tahılların türetildiği yabani türlerin korunması, tehlike altına girmemesi veya yok olmaması konusunda daha da büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Zira günümüzde 15 bitki türü, dünya nüfusunun %90’ını beslemektedir. Ve sadece buğday, pirinç ve mısır dünya tahıl üretiminin 2/3’ünü oluşturmaktadır.

Türkiye, Yerkürede mevcut olan sekiz önemli Gen Merkezi’nden iki tanesini içine almaktadır [Vavilov’un (1951) bitkiler için tanımladığı önemli Gen Merkezleri: Etiyopya, Akdeniz havzası, Orta doğu, Orta Asya, Hindistan, Çin +Siyam+Malaya+Java, Güney Meksika + Orta Amerika, Güney Amerika]. Anadolu kendi başına ayrı bir kıta değildir. Ancak, sanki ayrı bir kıtaymış gibi, büyük bir kıtanın sahip olabileceği tüm biyolojik çeşitlilik özelliklerine sahiptir. Dünyada değişik ülkelerde yetiştirilen pek çok bitki ve hayvan türünün orijinal ataları, bu topraklardan dağılmıştır. Bir bakıma Anadolu ekosistemi, doğal bir gen bankası niteliğindedir. Bu nedenle Türkiye, dünyadaki jeo-politik önemine ek olarak, jeo-biyotik önemi de büyük olan bir ülkedir.

Tüm bunlar bilinirken, insan sağlığını ve gıda güvenliğimizi doğrudan tehdit eden GDO’lu ürünlerin ülkemize girmesini serbest bırakan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin\" 26 Ekim 2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasını anlamak mümkün değildir. Yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ülkemize girişi serbest bırakılmakta, tüketici satın aldığı ürünlerin içinde GDO’lu ürün bulunup bulunmadığını öğrenmekten mahrum bırakılmaktadır. 

Bu anlayış ve yaklaşım kısa bir süre sonra GDO’lu ürünlerin ülkemizde ekilmesine de zemin hazırlayacaktır. Böylece insan sağlığını tehdit eden GDO işgali, biyolojik çeşitliliğimiz üzerinde tehdit oluşturduğu gibi çiftçimizin tohum ayırma hakkını elinden alacak, çokuluslu şirketlerden tohum almaya mahkum kılacaktır. 

Ülke genelinde yaklaşık 370.000 Gönüllüsü ile “GDO’ya Hayır” diyen TEMA Vakfı, GDO’lü ürünlerin ülkemize girişini serbest bırakan yönetmeliğin iptali için hukuki ve bilimsel platformda mücadeleye hazırlanmaktadır. Yıllardır hazırlanmakta olan Ulusal Biyogüvenlik Yasası’nın biran önce tamamlanması çağrısında bulunan TEMA Vakfı, Aralık 2009’da toplayacağı GDO ile ilgili Bilim Kurulu’nda oluşturulacak görüş ve çözüm önerilerini kamuoyu ile ayrıca paylaşacaktır.







amo/03.10.09
VATANDAŞ OLARAK SESSİZ KALMAYALIM
NE YEDİYİMİZİ BİLMEK İSTİYORUZ

GDO YÖNETMELİĞİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR!




GDO YÖNETMELİĞİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR!



1995 yılından bu yana gıda güvenliği konusunda yetkili olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de gıda güvenliğini sağlayamadığı gibi, başta Biyogüvenlik olmak üzere, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili sorunları da çözememiştir. 2004 yılında çalışmalarına başlanan Biyogüvenlik Yasası bir türlü çıkarılamamış, yasal boşluk giderilememiştir. 

Biyogüvenlik yasasını çıkaramayan Bakanlık, 26.10.2009 tarihinde bir yönetmelik yayımlamıştır. Bakanlık, söz konusu yönetmelik ile, yürürlükteki kimi mevzuatta ve Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı Taslağının hazırlanması sürecinde olduğu gibi, konuyla ilgili paydaşlara ve meslek odalarına görüş sormadan, her şeyi oldu bittiye getirme anlayışını sürdürmektedir. 

Biyogüvenlik Yasası taslağına ilişkin Oda görüşümüz daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ancak, yeni yürürlüğe giren yönetmeliğin uygulanmasında, gıda güvenliği sürecini, tüketici sağlığını, tarımsal üretimi ve ekonomiyi olumsuz etkileyebilecek büyük yanlışlıklar söz konusudur. 

Yeni yönetmelikle birlikte, GDO ve ürünlerinin ithalinin önünde hiçbir engel kalmamakta, işlenmek üzere GDO’lu ürünün yurda girişinin yolu açılmaktadır. Bu şekilde GDO’lu hammaddenin gıda maddelerinde yer alması, tüketeceğimiz hemen her gıda maddesinin GDO içermesi anlamına gelmektedir. Yönetmelik, bir yandan GDO içeren tohumlukların ithal edilerek üretimi (ekimi)ni yasaklarken, diğer yandan, insan sağlığını, çevreyi, bitkisel ve hayvansal üretimi, gen kaynaklarını ve ekonomiyi gelecekte nasıl etkileyeceği bilinmeyen bir konuda, çelişkili ve riskli uygulamalara neden olacaktır. 

GDO içeren ürünlerin insan sağlığına zararı olmadığı kanıtlanıncaya kadar işlenmesi ve tüketime sunulmasına izin verilmemelidir. Yönetmelik ile bebek ve çocuk gıdalarında GDO’lu ürün kullanımının yasaklanması, bu tür ürünlerin güvenli olmadığının önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Gıda maddelerinin etiketinde “GDO içermez” uyarısının yasaklanması sonucu tüketicinin seçme hakkı elinden alınacak, GDO içeren gıda maddelerini üretenler yararına haksız rekabet oluşacaktır.

Türkiye’de GDO’lu ürünleri analiz edecek yeterli ve donanımlı laboratuvarlar bulunmazken, bu tür ürünlerin işlenmek üzere ithaline izin verilmesi halk sağlığı açısından büyük riskleri birlikte getirmektedir. Yönetmelik, Risk Değerlendirmesi yapmak üzere oluşturulacak ve bağımsız olması gereken bilimsel komite ve uygulamalarına ilişkin çelişki içermektedir. Komite sekreteryasının TAGEM olması ve raporların Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girmesi, komitenin Bakanlığa karşı sorumlu tutulması, komitenin bağımsızlığına gölge düşürmektedir. Risk değerlendirmesi yapması ve özerk bir yapılanma içinde olması gereken bilimsel komite, baştan eli kolu bağlı duruma getirilmektedir. Ayrıca, bu komitede Sağlık Bakanlığı’nın da temsil edilmesi gerekmektedir . 

Türkiye’de GDO’lu ürünlerin ithal ve üretimine gerek olmadığı göz önünde bulundurularak, ülke koşullarına uygun bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasanın hazırlık çalışmalarında, ilgili üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, sektör temsilcileri ve kamu kuruluşları yer almalıdır. Bütün bu yanlışlar ve gelecekte yaşanabilecek sorunlar dikkate alınarak, GDO’lu ürünlerle ilgili düzenleme getiren bu yönetmeliğin yasal yollarla yürürlüğünün durdurulması ve Biyogüvenlik Yasasının bir an önce çıkarılması gerekmektedir. 

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU

RAFLARDAKİ TEHLİKE

R A F L A R D A K İ T E H L İ K E
------------------------------------- 
Genetiği değiştirilmiş organizmaların bulunduğu ürünlerin bazıları Türkiye’de de satılıyor.

Çikolatalar, şekerler, süt ve süt ürünleri, mamalar, paketlenmiş gıdalar, kahvaltılık gevrekler, dondurulmuş gıdalar, atıştırmalık yiyecekler, enerji barları, sodalar ve meyve sularında GDO bulunma ihtimali çok yüksek.
Dünyada genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) en çok üretildiği ve tüketildiği ABD’de hazırlanan bir kılavuzda, isimleri açıklanan ürünlerin ve firmaların bazıları Türkiye’de de satılıyor. Türkiye’ye “canavar gıdalar” olarak de nitelenen GDO’lu ürünlerin girip girmediği mevzuat eksikliği nedeniyle tespit edilemiyor, ancak ABD’de yayımlanan broşürde yer alan tanıdık bazı ürünlerin ve çokuluslu firmaların isimlerinin de yer alması tüketiciler için büyük risk oluşturuyor.

ABD’deki tüketici örgütleri, bilim ve sağlık örgütleri, organik çiftlikler ve çiftçi örgütleri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, GDO’ların sağlık, tarım ve ekolojiye olumsuz etkileri nedeniyle broşürler yayımlayarak GDO’lu gıdaları teşhir ediyorlar. Son olarak Center for Food Safety ve Institute for Responsible Technology tarafından hazırlanan “GDO-suz Ürün Alışveriş Kılavuzu”nda çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. Genetik testlere değil şirketlerin demeç ve bilgilerine dayanarak hazırlanan kılavuza göre GDO’lu ürün grupları arasında mamalar, meyveler, sebzeler, et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, tahıllar, baklagiller, makarnalar, tahıl gevrekleri, fırınlanmış gıdalar, dondurulmuş gıdalar, çorba, sos ve konserveler, çeşniler, çerezler, şeker, çikolata, tatlandırıcılar, sodalar, meyve suları yer alıyor. “GDO’ya Hayır Platformu”nca Türkçeye çevrilen kılavuzda, GDO’nun 4 büyüğü olarak tanımlanan mısır, soya fasulyesi, kanola ve pamuk içeren ürünlerden özellikle kaçınılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Meyve sebzeler de değişti
Kılavuzda Amerika’da satılan taze meyve ve sebzelerin küçük bir kısmının genetiğinin değiştirildiği vurgulanıyor. Türkiye’de GDO’lu tarım ürünü ekimi ve hasadının yapıldığı bugüne dek kabul edilmedi. Ancak kılavuzda da belirtildiği gibi ithal edilen tatlı mısırın büyük kısmı GDO’lu. Hawaii’den ithal edilen dünyanın genetiği değiştirilmiş tek ticari meyvesi papayaların da neredeyse yarısı GDO’lu olarak tanımlanıyor.

GDO NEDİR?
Genetik modifikasyona uğratılmış gıdalar, laboratuvar şartlarında gıda için kullanılan bitkilerin ya da hayvanların DNA’larının içine çeşitli genlerin yapay olarak aktarılmasıyla oluşur. GDO’ların üretim aşamasında, bakteriler, virüsler, böcekler, hayvanlar ve hatta insanlardan gen aktarımı yapılıyor. Kılavuzda GDO’lu ürünlerden kaçınmanın yolları da şöyle sıralanıyor: “Organik ürünler satın alın. ‘GDO’suz’ etiketi arayın. Riskli içeriklerden kaçının.”

GİZLİ GDO’LAR
Kılavuzda, işlenmiş ürünlerin “organik” ya da “GDO’suz” ilan edilmedikleri sürece çoğunlukla gizli GDO barındırdığı belirtiliyor. GDO’lar ile üretilmiş olma ihtimali bulunan ürünlerin bazıları da şöyle sıralanıyor: “Aspartam, B12 vitamini, margarin, C vitamini (Askorbik asit), kabartma tozu, karamel, E vitamini, gliserin, glukoz, gluten, mısır nişastası, mısır yağı, nişasta, soya unu, tofu.”
Özlem GÜVEMLİ Haberi
CUMHURİYET GAZETESİ - 06 OCAK 2009 SALI
=====================
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGİNİZMALAR(GDO) bu konuyu daha önceleride
gündeme getirmiştim sevgili meslektaşlarım,anlaşışan bu konu
gündemden hiç düşmeyecek gibi,
A.M.O.07.01.2009