16.9.23

MISIR ŞEKER NİŞASTA

 













,,Mısır Şekeri, Sağlık Açısından Tehlikeli”

YAZIMIZ BIRAZ UZUN VE YAZININ SONUNDA TÜRK BÖBREK VAKFI WEB SİTESİNDEN YAPTIĞIM ALINTI..

İÜ Onkoloji Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, nişasta bazlı şeker (mısır şurubu, glikoz- früktoz şurubu) ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti.


GDO'lu olduğu gerekçesi ile tüm dünyada tartışılan mısır şekeri, bu yıl Türkiye'de yüzde 30 daha fazla üretilecek. Şeker pancarı yerine mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerler (NBŞ) için yurtdışında ithal edilen mısırlar kullanılıyor. Şekerli içeceklerden çikolataya, hamur tatlılarından pek çok şekerli ürüne kadar geniş yelpazede kullanılan NBŞ, sağlık açısından büyük tehlike saçıyor. NBŞ'nin başta obezite, diyabet, pankreas kanseri gibi birçok hastalığa sebep olduğunu belirten Dr. Dizdar, nişasta bazlı şeker ve doğal şekerler nedeni ile en çok kadınların risk altında olduğunu belirtti. Kadınların üreme yetisini azalttığına dikkat çeken Dr. Dizdar, “Tatlı tüketilecekse bu doğal şekerle yapılmış olmalı. Sadece kanser hastaları değil, sağlıklı bireyler de fabrikasyon tatlılardan uzak durmalı, evde hazırlanmış tatlılar tercih edilmeli” diyor. Dr. Dizdar, “Mısır şurubunun hazır ürünlerde tercih edilme nedeni ucuz olması ve gerçek şekere göre daha fazla tatlı tadı vermesidir” diyen Dr. Dizdar, meşrubat, kola gibi içeceklerin üretiminde yaygın olarak kullanıldığını aktardı. Hazır kek, bisküvi gibi ürünlere bakıldığında ise içine konduğu şeyin bozulmasını engellediğini kaydeden Dr. Dizdar, “Marketten alınan bir kek açıldığı zaman kesinlikle bozulmaz, en fazla kurur. Bunun nedeni içerisindeki früktozdur” diyor.


Dr. Dizdar, “Mısır şurubundaki früktoz insan vücudunda kolay kullanılabilir bir şeker değil, insan glikoz denen şekeri kullanabiliyor. Bu durumda aldığınız früktoz hızla yağa dönüştürülüyor ve organlarda birikmeye başlıyor. Bu durum tehlikeli, çünkü başta diyabet olmak üzere kanser gibi pek çok hastalığa zemin hazırlıyor” ifadelerini kullandı.


Toplumda ciddi anlamda karaciğer yağlanması ve diyabet sorunu olduğuna işaret eden Dr. Dizdar, “Çocuk yaşta karaciğer nakli gerektiren nüfus giderek artmakta. Bunun başlıca nedeni ‘mısır şurubu ve yapay tatlandırıcı kullanımıdır” dedi.


Kaynak: www.zaman.com.tr (15 Haziran 2015)













BİLGİ AMAÇLIDIR 

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Mısır şurubu, mısır nişasasının işlemden geçirilmesi ile elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor. Mısır şurubu, yüzde 80 oranında fruktoz, yüzde 20 oranında glikozdan oluşuyor.



ŞEKER SÖZLÜĞÜ

Tek şekerler

Fruktoz: Meyve veya bal şekeri
Glikoz: Üzüm şekeri
Galaktoz: Süt şekeri

Çift şekerler

Sükroz: Çay şekeri (glikoz+fruktoz)
Laktoz: Süt şekeri (glikoz+galaktoz)

Çoklu şekerler

Nişasta: Glikoz moleküllerinden oluşan bileşik bir şeker
***
Mısır şurubu hangi ülkelerde yasak?

Mısır şurubunun yasak olduğu ülkeler Fransa, Portekiz, İrlanda, İsveç, Avusturya, Hollanda, Yunanistan, Danimarka ve İngiltere'dir. Mısır şurubu sağlığa zararlı olduğu için bu ülkelerde üretilen paketli gıdalarda mısır şurubuna yer verilmemektedir. Bunun yerine farklı tatlandırıcılar kullanılır.
***

NİŞASTA
Nişasta Nedir?
 
Nişasta büyük miktarlarda bir enerji deposunda depolanırsınız. Buğday, mısır, patates içinde doğal olarak bulunan bir karbonhidrattır. Nişasta genellikle bu çalışmada elde edilse de, pirinç, küçük, bakliyat, tatlı patates, muz, gibi diğer birçok tarım ürünlerinde de görülür.
Mısır sembolüÇerçeve sembolüPatates sembolüBuğday sembolü
Bitkilerde moleküler oluşum fotosentez süreci geçer. Bu bölünme mekanizması, büyümeleri ve çoğalmaları için gerekli olan glikozu (temel şeker) üretmesini ve depolanmasını mümkün kılar. Bitki üremesi ve büyümesi için hayati öneme sahiptir. Bitkilerde bulunan, soğuk suda çözünmeyen küçük granüller olarak ortaya çıkar.

Nişasta Hangi Kaynaklardan Elde Edilir?
 
Nişasta granülleri ekim tohum (mısır, buğday, pirinç vb.), yumru (patates) ve köklerinde (tapyoka) katı halde bulunur. Bitkinin karbonhidratların sentezi sonucu ortaya çıkan, seri, temel düzeyde ve enerji tükenmesi teşkil eder. Dünyanın farklı bölgelerinde farklı denetim hammaddelerinden üretiliyor. Türkiye'de sadece mısırdan elde edilir.
Nişasta hangi kaynaklar elde edilir sembolü
Türkiye'de Nişasta Nasıl Üretilir?
Mısır üretimi ve hasat sembolü
275.000 çiftçinin oluştuğu
6,75 milyon tonluk mısır üretiminin %25'ini yaratan sanayiciler ortaya çıktı.
Nişasta sanayinde, hasat sırasında koçandan elde edilen mısırlar zengin, yağ, protein ve hayat gibi parçalara ayrılır. Bu ilk aşamada kesintili olarak ayrılma

Nişasta fabrikası sembolü
için bir dizi basit işlem kullanılır: Kırma, eleme, dönme, vb ... İkinci aşamada ise en saf biçimde ekstrakte edilen, kuruduktan sonra olduğu gibi kullanılır (doğal olarak kırılır) veya dönüştürmeyi amaçlayan çeşitli dönüşümlerden geçirilir (modifiye edilir).

Nişastadan üretilen ürünler sembolü
Bu ürün sonunda çeşitlilik gösteren ve türetilmiş ürünler toz (un görünümüne benzer bir görünümde) veya şuruplar şeklinde kullanıma hazırdır.


Nişasta Hangi Alanlarda Kullanılır?
 
Nişasta, günlük gıda ve dışı binlerce üründe yaygın olarak bulunmaktadır. Yenilenebilir ve biyolojik olarak parçalanabilir olduğu için; plastikler, deterjanlar, tutkallar gibi çok sayıda kimyasal bölme fosil yakıt bileşenlerinin yerine mükemmel bir hammaddedir. Türkiye'de ekonomik sanayinin ürünleri gıda, ambalaj ve paketleme, biyoplastikler, boya ve boyama kimyasalları, döküm, hayvancılık, ilaç ilaçlık kağıt, kimya, kozmetik ve kişisel bakım, tekstil, yapı kimyasalları sektörlerinde hammadde olarak kullanılmaktadır.






 

Bir dizi mutfak ürünü bu ürünün benzersiz çeşitliliğinden yararlanır:

Fırın ürünleri: ör. Hamur işleri, kurabiye, kek vb.

Şekerleme ürünleri: ör. tatlılar, pastiller, nuga vb.

 

Glikoz şurubu üretimi sırasında farklı, faydalı özellikler ortaya çıkan çeşitli işlem seçenekleri, seçenekleri derecelerde parçalanma sonucu, farklı derecelerde glukoz şurubu elde edilir.

Bu şuruplar hem serbest glukoz (dekstroz) hem de uzunluktaki uzunluklarda glukoz zincirleri içerir.

 

Farklı özelliklere bağlı olarak glukoz şurupları, eklendiği ürünler için doku, hacim, tat, parça, gelişmiş stabilite ve daha uzun bir raf ömrü sağlar. Glukoz şurupları; kekleri yumuşak tutar ve bisküvilerin kurumasını, şekerin tatlılarında ve reçellerde kristalleşmesini ve dondurmalarda suyun kristalleşmesini önler.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Glükoz - Fruktoz Şurupları

 

Glukoz-fruktoz şurubu kırıklarından yapılan bitki bazlı bir şekerdir. Türkiye'de dayanıklı glukoz şuruplarını sadece yurt içinde üretilen mısırlardan üretmektedir.

 

Glukoz-fruktoz şurubumuzdaki sofra şekeri gibi iki basit şekerden oluşur: Glukoz ve fruktoz. Sofra şekeri (sakaroz) % 50 fruktoz / % 50 glukoz içeriğine sahipken glikoz-fruktoz şuruplarının fruktoz içeriği %42 ile %55 arasında olabilir. Bu içeriğe bağlı olarak glukoz-fruktoz şurubu (%48 glukoz, %42 fruktoz) ya da yüksek fruktozlu mısır şurubu (%45 glukoz, %55 fruktoz) olarak adlandırılırlar.

 

Bu şuruplar, sadece tatlandırıcı özellikleri için değil, aynı zamanda belirli tarifelerde onları önemli bir ürün haline getiren ek faydalı özellikler için bir dizi farklı İçecek ve gıda ürününde kullanılır.

 

Glukoz-fruktoz şurubu basit bir karbonhidrattır. Tüm şekerler, makul gelir, sağlıklı ve kültürel açıdan zengin bir diyetin parçası olarak, fiziksel fiziksel taleplerine uygun olarak tüketilmelidir.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

dekstrin

 

Dekstrin saf ve kristalize glukozdur, yapışkanlık ve kalınlaştırıcı özellikler için bollukların tavlanmasıyla elde edilir. Fırıncılık ürünleri, hazır karışımlar, üretilmiş tatlılar ve diğer süt ürünleri gibi çok sayıda gıda ürününde bulunmaktadır.

 

Ayrıca dekstrinlerin yapışkanlık özellikleri, oluklu mukavva ve kâğıt büyüsü üretmek en önemli çalışmaları yapar.

 

Kristal Fruktoz

Saf ve kristalize fruktozdur. Kristal fruktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubundan fruktozun ayrıştırılmasıyla elde edilir. Kristal fruktoz özellikle kuru karışımlarda, fırıncılıkta ve yiyeceklerde gıda uygulamalarında sakarozun yerine kullanılır.

Polioller

 

Polioller sayesinde üretilen düşük kalorili alternatif tatlandırıcılardır. Sakarozdan daha az kalori içeren polioller, diş çürümesine neden olmaz ve vücutta düşük glisemik yanıt sağlar. Bu da onları şekerli gıdalarda ve içeceklerde, diş macunu gibi ağız bakımında tüketilmeyen ve düşük kalorili sakızlarda kullanılan önemli bir ürün yapar.

BROŞÜRÜ İNDİRMEK İÇİN

TIKLAYINIZ.

Proteinler ve Yaşam

 

Bitki bazlı protein ürünleri, birçok gıdadaki hayvansal proteinlerin önemli bir tamamlayıcısı veya alternatifidir. Bu nedenle daha sürdürülebilir bir tarım-gıda sistemi oluşturmak için küresel stratejiye katkı bulunabilir.

 

Türkiye'de üretilen, geniş çeşitlilikte, geleneksel ve geleneksel ürünler ile sunan, üretilebilir, geniş bir fonksiyonellik ve kullanım alanına sahip lifler ve bitki bazlı proteinler sunmaktadır.

 

Bu ürünler fırıncılık ve sporcu beslenmesi, yaşlı beslenmesi, bitki bazlı içecekler, ve alternatifleri, hastanelerin klinik diyetleri gibi özel beslenmelerde yer alır. Ayrıca hayvan yemleri, evcil hayvanlar için kuru gıdalarda da kullanılır.


TÜRK BÖBREK VAKFI:




Nişasta Bazlı Şeker mi, Şeker Pancarı Şekeri mi?


Nişasta bazlı şeker (mısır şurubu şekeri) son günlerin en popüler tartışma konusu oldu. İnsan sağlığı için zararlı mı, yoksa şeker pancarından üretilen şekerden bir farkı yok mu?

Şeker veya sakkaroz çoğu bitkinin bünyesinde bulunur fakat bünyesinde ekonomik olarak şeker elde edilebilecek kadar şeker bulunduran iki bitki vardır: Şeker kamışı ve şeker pancarı.

Şeker pancarından şeker üretimi, şeker kamışından yapılan üretime göre daha pahalı olmasına karşın, birçok ülkede hem şeker sanayine ekonomik katkıları, hem de tarımsal ve sosyal nedenlerden dolayı, çeşitli önlemler alınarak devamlılığı sağlanmaktadır. Türkiye’de de geçmişte şeker kamışı tarımı için denemeler yapılmış, ancak ekonomik olmayacağı anlaşıldığı için vazgeçilmiştir.

Türkiye’de şekerin ana hammaddesi şeker pancarıdır. Nişasta bazlı şekerler; şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin (sakaroz) dışında, nişasta bazlı hammaddelerden (mısır,buğday, patates) çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur. Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.

Sanayinin nişasta bazlı şekeri tercih etmesinin en önemli sebebi maliyettir. Türkiye, dünyanın en büyük 4. şeker pancarı üreticisiyken, ton başına 250-300 dolar daha ucuz olan “mısır şurubu” üretmek için sadece 2010’da 500 bin ton mısır ithal etti. Ancak içeriğinde fruktoz olan mısır şurubu ile yapılan gıdalar, doktorlara göre kronik hastalıkları salgına dönüştürüyor.

Tokluk hissi vermeyen ve kanserden kalp hastalıklarına ve karaciğer yetmezliğine kadar birçok kronik hastalığa yol açtığı ileri sürülen nişasta bazlı şeker, Fransa, Hollanda ve İngiltere’de yasaklandı. Bağımsız bilim adamlarının, “Mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerde yüksek oranda fruktoz (meyve şekeri) var. Fruktoz, tokluk hissi uyandırmaz aksine yedikçe yedirir. Kronik hastalıklar salgına dönüşmeden önlem alınmalı” dediği nişasta bazlı şeker için Türkiye bir cennet durumunda.

Şubat 2011 itibariyle Sağlık Bakanlığı, bir “bilim kurulu” toplanacağını açıkladı. Bakanlık, kuruldan çıkacak sonuca göre yeni düzenlemelere gidilebileceğini belirtti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili inceleme başlattıklarını 

ÖNCEKİ YAZILARIMDAN ODULLU TARİFİ AŞAĞIDAKİ LİNKTEN::



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/2011/12/muhamara.html?m=1



14.9.23

SEMİZOTU YEMEKLERİ


SEMİZOTU YEMEKLERİ 





AYIKLIYORUZ...












AYIKLIYORUZ VE ÇOK GÜZEL YIKANMALI.


KİRDEN ARONDIKTAN SONRA


SÜZGECE ALARAK SÜZÜLMESİ
SAĞLANIR 
Tencereye 1 cay bardagi Zeytinyağı koyarak 
Büyük bir adet soğanı doğranmış olarak
Kavuşuyoruz.



SOĞAN:Kavuruldaktan sonra 2 dış sarımsak veriyoruz,akabinden kabuğu soyulmuş
Domatesler Küp doğranarak pisirim sağlanır.
Tuz yeteri kadar.. 


Cok çabuk 15 dakika gibi bir sürede pişen yemek olup, domatesin ve semizotunun  kendi suyu ile pisiriliyor.


BU TÜR SICAK SEMİZOTU YEMEĞİMİZ 
ANA YEMEK OLARAK VERİLİR..


BU PİŞİRİM TARZIMIZA ILAVE OLARAK TERCIH EDERSENİZ, 
KOYUN ETİ,DANA,HİNDİ BUT ETİ 
ETİ VEYA TAVUK ETI ILE PISIRILEBILIR..


Servis Aşamasıdır. 



MEZE OLARAK: YOGURTLU SEMIZOTU

Semizotu yaprakları dallarından arındırılarak
Süzülmüş Yoğurt, 2 duş sarımsak ve bir tutam DEREOTU ile yapılabilir.




Gida katkıları

 

20.09.2006 eski web sitemizdeki yayınladığım yazının aynısıdır.




Eklenme Tarihi:2009-06-28



FAST FOOD’TAKİ KATKILARI BİLİYORMUSUNUZ?
NELER YEDİĞİMİZDE ÖNEMLİ!!!!!!!!!!!!!




1. Tavuk eti:



Tavuk eti, sığır veya hindi etinden daha ön planda ilk sırada yer alıyor. Birçok fast-food zincirinde sığır etinden daha fazla tavuklu menü bulunuyor. Örneğin, bazı firmalar tavuk sandviçlere, nuggetlar, hediye tavuk çubukları, tavuklu atıştırmalıklar ve salatalar gibi tavukla yapılan menülere önem veriyor. Tüketime gelince sonuçlar değişiyor, çünkü buradaki et tüketimi daha fazla.




2. Xanthan Gum:



Soslarda, süt ürünlerinde, kremada, içeceklerde, dondurmada ve pek çok üründe stabilizatör, emülgatör ve kıvam arttırıcı kullanılan katkı maddesi, birçok yiyecekte hoş ve tatlı bir his oluşturur. Bu katkı maddesinin bilinen herhangi bir yan etkisi bulunmuyor







3. Mono ve digliseridler:



Bu maddeler emulsifiye olarak biliniyor. Mono ve digliseridler çok geniş yelpazedeki ürünlerde kullanılıyor. Pastacılık ürünleri, yerfıstığı yağı, margarin, krem şanti, puding ve dondurma gibi ürünler bunlardan bazılarıdır.








4. Soya yağı:



Soya fasülyeleri, soya yağı çıkarmak için eziliyor ve solventlerle karıştırılıyor. Bol yağda kızartmak için kullanılan soya yağı, ayrıca kraker, kurabiye, margarin, hamur işleri ve çorbalarda anahtar malzemedir. Bazı içeriklerde soya yağı olarak etiketlenirken, bazıları ise bitkisel yağ olarak tanımlar.

Soya yağı, çeşitli doymamış yağ asitleri içerir. Maalesef, doymamış yağlar uzun raf ömrüne sahip değildir. Hidrojenasyon ya da yüksek basınç altında soyayağının içine hidrojen gazı sıkıştırılarak istenmeyen bu özellik ortadan kaldırılıyor.








5. Niasin:



Birçok gerekli vitamin, mineraller ile A, C ve K vitaminleri içeren brokoliyi fast-food menülerinde bulamazsınız. Taze sebze ve meyvelerin yerine işlenmiş gıdalar vardır. Buğday unu, fast-food yiyeceklerde kullanılan en yaygın işlenmiş gıdadır. Buğday unu, susamlı, susamsız, özel şekilli ekmek yapımında kullanılıyor. Ekmek ürünlerinde bulunan buğday unu, çeşitli vitaminler, mineraller, folik asit, demir ve riboflavin içeriyor. Fakat, en yaygın kullanılan katkı maddesi niasin ya da B3 vitaminidir. Niasin, suda çözünebilen ve vücuttan idrar yoluyla atılır. Günlük niasin alımı için ekmek yemek zorunda değilsiniz. Süt ürünleri, balık, yağsız et, yer fıstığı ve yumurta da bol miktarda niasin bulunuyor.




6. Monosodyum Glutamat:



Namını Asya mutfağında kazanan monosodyum glutamat (MSG), birçok fast-food restoranı tarafından kullanılıyor. Monosodyum glutamat glutamik asidin bir tuzudur. Glutamik asit proteinleri oluşturan 20 amino asitten birisidir. Besinsel açıdan bakıldığında elzem olmayan bir amino asittir, yani vücudumuzda sentezlenebilir.

MSG'nin güvenirliliği yıllardır bir soru işaretidir. 1959 yılında, Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi, MSG'yi güvenilir madde olarak sınıflandırdı. Sonra, 1980'li yıllarda araştırmacılar, glutamat ailesindeki kimyasalların beyin dokularına hasar verip vermediğini merak etmeye başladılar. Bu konudaki çalışmalar, sinir sisteminin normal fonsiyonunda glutamatın rolünü ortaya çıkardı. Aç karnına fazla miktarda MSG yiyenlerde ve astımlı hastalarda kısa süreli yan etkiler görüldü.








7. TUZ

Sodyum klorür ya da tuz, fast-food menülerinde her zaman bulunuyor. İlk sırada olmamasına rağmen tatlı yiyeceklerde bile tuz var. Fast-food zincirleri, yemeklerini daha lezzetli yapmak için tuz kullanıyor. Biberle beraber mevsim hamburgerlerinde eşleşen tuz, ekmekte, et ürünlerinde ve peynirde kullanılan başlıca katkı maddesidir. Bazı firmaların menülerinde 1,15 gram tuz bulunuyor.

Birçok sağlık uzmanı çok fazla tuz yenmemesi gerektiği konusunda halkı uyarıyor. Çünkü fazla tuzlu yiyecekler yemekle yüksek kan basıncı arasında bir ilişki olduğu açıklanıyor. Yetişkinler için günlük 6 gram, 7-10 yaş arası çocuklar için günlük 5 gram ve 4-6 yaş arası çocuklar için ise 3 gram tuz tüketimi öneriliyor.


8. Karamel Renk:



Renk katkı maddeleri, yiyeceğin öz rengini korumak, renk değereni artırmak ya da renk doğal olarak bulunmadığında ekleniyor. En yaygın renk katkı maddeleri: Yellow No. 5, Yellow No. 6 and Red No. 40. Bir kaynağa göre, jöle ve hamur işlerinde kullanılan Red No. 40, Amerika'da kullanılan en yaygın gıda boyasıdır. Yellow 5 ve 6 ise peynirlere, pudinglere ve turta malzemelerine ve alkolsüz içeceklere altın parlaklığını veren diğer boyalardır. Ancak, fast-food menülerini incelediğimizde karamel rengin daha yaygın kullanıldığı görülüyor. Ancak karamel rengin ürünün lezzetinde hiçbir etkisi bulunmuyor.


9. Yüksek fruktozlu mısır şurubu:



1957 yılında 2 bilimadamının geliştirdiği yüksek fruktozlu mısır şurubu, konserve yiyeceklerde, kek ve bunun gibi ürünlerde, ketçaplarda (bir yemek kaşığı ketçapta bir çay kaşığı bulunuyor) dondurmalarda, pastillerde, reçellerde ve birçok başka yiyecek maddesinde kullanılırken, diğer benzeri madde ise alkolsüz içeceklerde (kola, soda vb.) bulunuyor.

Üreticiler, 3 adet enzimin de genetiğiyle oynayarak yüksek sıcaklığa dayanıklı hale getiriyorlar. Böylece yediğimiz içtiğimiz herşeye (pastaneden aldığımız baklava ve kola da dahil) genetiğiyle oynanmış bu sözde şekeri bol bol katıyorlar, çünkü normal şekere göre çok ucuz.

Gıdalarda yoğun olarak kullanılmaya başlandığı 1980' den itibaren Amerika'da obezlik neredeyse 4'e katlandı. Baskılara boyun eğmeyen pek çok bilim adamı bu yükselen obezliğin en büyük suçlusu olarak bu maddeyi gösteriyor.


10. Sitrik asit:



Tuz yüzyıllardır etleri ve balıkları korumak için kullanılıyor. Gıda uzmanları ve üreticiler diğer kimyasalların da koruyucu olduklarını keşfettiler. Limon, greyfurt gibi birçok meyvede doğal olarak bulunan sitrik asit, bunlardan biri. Gıdaların ve çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılan sitrik asitten, şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılıyor. Sonuç olarak, sitrik asit nüfusun yüzde 99,9'unda herhangi bir yan etkisi bulunmuyor.




TABİKİ BUNLARLA BİRLİKTE GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLERDE
BUNLARDA DAHA ÇOK RAĞBET GÖRMEKTE,BİRAZA ARAŞTIRMACI
YANIMIZ AĞIR BASARSA,YANİ ARAŞTIRIRSAK BİRÇOK ÜRÜNDEDE
BU G.D.O.(GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ÜRÜNLER)KARŞIMIZA ÇIKMAKTADIR.

BAZI ÜRÜNLERDEKİ AMBALAJ İÇERİYİNİ OKURSANIZ AÇIK OLARAK
GDO'LU TARIM ÜRÜNÜ KULLANILMAMIŞTIR DEMEZ,ANCAK 9.ŞIKTAKİ
MISIR ŞURUBUNDAN YAPILMAKTA OLDUĞU YAZILIDIR.
________________________________________________
Katkılarla ilgili bilgiler için,
//www.gidaraporu.com sitesini ziyaret ediniz.




LÜTFEN DİKKAT;Son elli yılda sentetik gıda boyalarının kullanımı %500 arttı. Bununla birlikte gıdaların besleyici değeri azaldı. Gıdada çeşitlilik artmış gibi gözükse de o rengarenk paketlerin içini renklendiriciler süslüyor ve bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor, çocuklarda hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına, öğrenme güçlüğüne sebebiyet verebiliyor. Hatta bazı renklendiriciler için etikette ilave bilgi bulunması zorunlu: “Çocukların aktivite ve dikkatleri üzerinde olumsuz etki bulunabilir.”

Bu renklendiriciler etikette karşımıza E 100 ile E 180 numaraları aralığında çıkıyorlar.
Bu maddeler gıda sanayisinde meyve suları başta olmak üzere kola, bira gibi içeceklerde, atıştırmalık ve şekerli  gıdalarda,  kek,  bisküvi, gofret,  çikolatalı  pasta  gibi  fırın  ürünlerinde, dondurma, peynir, margarin gibi  süt ürünlerinde, krema tozları, çorbalar, soslar gibi  toz karışımlarında sıklıkla kullanılıyor. 
Bazen karşımıza kod ile değil de yalnızca isimleriyle çıkabiliyor. Bunlardan en tehlikelileri patent blue V (E 131), tartrazin (E 102 veya E 102a), allura red (E129), brillant blue (E133), sunset yellow (E 110), eritrosin (E 127), ponzo 4R (E 124), karmin, karminik asit ve korşinal (E120)’dir.




GIDA HAKKI

 

Para koleksiyonu ve resimleri bana aittir..







Gıda hakkı ve varyasyonları, insanların kendilerini onurlu bir şekilde besleme hakkını koruyan bir insan hakkı olup, yeterli gıdanın mevcut olmasını, insanların buna erişme imkanına sahip olmasını ve bireyin beslenme ihtiyaçlarını yeterince karşılamasını ifade eder. Gıda hakkı, tüm insanların açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme'den uzak olma hakkını korur.[4] Gıda hakkı, hükümetlerin isteyen herkese ücretsiz gıda dağıtma yükümlülüğü ya da beslenmeye hakkı olduğu anlamına gelmez. Ancak, insanlar kendi kontrolleri dışındaki nedenlerle, örneğin gözaltında tutuldukları için, savaş zamanlarında veya doğal afetlerden sonra gıdaya erişimden mahrum kalırlarsa, bu hak hükümetin doğrudan gıda sağlamasını gerektirir.[5] Bu hak, Nisan 2020 itibariyle 170 devletin taraf olduğu Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme[5]'den türetilmiştir.[2] Sözleşmeyi imzalayan devletler, yeterli gıda hakkının hem ulusal hem de uluslararası düzeyde aşamalı olarak tam olarak hayata geçirilmesi için mevcut kaynaklarının azamisini kullanarak adım atmayı kabul etmektedir.[4][6] Toplam 106 ülkede gıda hakkı ya çeşitli biçimlerde anayasal düzenlemeler yoluyla ya da gıda hakkının korunduğu çeşitli uluslararası anlaşmaların yasalarda doğrudan uygulanabilirliği yoluyla uygulanmaktadır.[7] 1996 Dünya Gıda Zirvesi'nde hükümetler gıda hakkını yeniden teyit etmiş ve 2015 yılına kadar 840 milyon olan aç ve yetersiz beslenen insan sayısını yarı yarıya azaltarak 420 milyona indirmeyi taahhüt etmişlerdir. Ancak bu sayı geçtiğimiz yıllarda artmış ve 2009 yılında dünya çapında 1 milyardan fazla yetersiz beslenen insanla kötü bir rekora ulaşmıştır.[4] Ayrıca, gizli açlık - çocuklarda bodur bedensel ve zihinsel büyümeye neden olabilen mikro besin eksiklikleri - çekenlerin sayısı dünya çapında 2 milyardan fazladır.[8] Uluslararası hukuka göre devletler gıda hakkına saygı göstermek, bu hakkı korumak ve yerine getirmekle yükümlü olsalar da, bu insan hakkına ulaşmadaki pratik zorluklar, dünya genelinde yaygın gıda güvensizliği ve Hindistan gibi ülkelerde devam eden davalar ile ortaya konmaktadır.[9][10] Gıda ile ilgili en büyük sorunların yaşandığı kıtalarda - Afrika, Asya ve Güney Amerika'da sadece gıda kıtlığı ve altyapı eksikliği değil, aynı zamanda yanlış dağıtım ve gıdaya yetersiz erişim de söz konusudur.[11] İnsan Hakları Ölçüm Girişimi[12] dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin gıda hakkını gelir düzeylerine göre ölçmektedir.[13]

Wikipedia Alıntıdır 


Dünya çapında gıda hakkı (2011-2012 itibariyle).[1][2][3]

  Bir çerçeve yasanın kabul edildi veya hazırlandı (19).

  Anayasal, bir hak olarak açık (23).

  Anayasal, daha geniş haklar içinde örtük veya yönlendirici ilke olarak (41).

  Uluslararası anlaşmalar yoluyla doğrudan uygulanabilirlik (103).

   Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'yi onaylayarak taahhüt etmiştir (160).

  Bilinen bir gıda hakkı bulunmuyor.

Not: Aynı ülke birden fazla kategoriye girebilir; bir ülkeye verilen renk, o ülkenin girdiği en yüksek kategoriye karşılık gelir







,GÖRSEL. WİKİPEDİA ALINTIDIR