22.7.12

Atatürk Anıları-1


Atatürkün Seçilmiş Anıları 







Samsun Gezisi...


Serbest firka'nin kurulusu ve kaldirilisi :
Gazi, 1930 yilinin kasim’inda Kayseri yönünde trenle yurt gezisine çikmisti. Yol arkadaslarina ilk sordugu soru;
"serbest firka'yi kapatmakla iyi mi ettik?" idi. Tabii herkes "iyi oldu" diyordu. Ama bu soru bütün gezi boyunca sürecekti. Sonunda 22 kasim 1930'da gazi Samsun'a varmisti. Samsun'da olaganüstü önlemler alinmistir. Halk asker kordonlarinin arkasina sinmistir. Aksam ziyafet verilir. Ama masada kenti temsil eden hiç kimse yoktur. (Bosnakzade Ahmet Bey).
"Belediye baskani nerede? Nasil olur? Kentlerine konuk geldik" diye sorar belediye baskani serbest firka’li oldugu için vali tarafindan davet edilmemistir. Hemen belediye baskani’ni bulup masaya getirirler. Söz serbest firka'dan açilir. Gazi serbest firka'nin kendinden beklenen isleri göremeyecegi, memlekette gericiligin ve inkilap disi akimlarin bundan yararlanacagi düsüncesi ile serbest firka'nin kapatildigini anlatir ve sonunda belediye baskani’na dönerek der ki;
"simdi baskan bey, siz de artik kaldirilmis olan bir partinin belediye baskani olarak görevinizi sürdürmek istemezsiniz, degil mi? Istifa ediniz" ama belediye baskani’nin yaniti baskadir.
"Pasam, ben serbest firka'yi temsil etmiyorum. Bu seçim halkin bana karsi bir güveni seklinde ortaya çikmistir. Eger bu görevden istifa edersem, halkin gösterdigi yakinliga ve güvenine karsi gelmis olurum."
Gazi sakin bir sesle :
"düsündügünüz dogru. Dilediginiz gibi olsun." yanitini verir.

Kurtdereli...


Atatürk, ünlü güreşçi Kurtdereli'ye ödül olarak 1000 liralık bir İş Bankası çeki veriyor. Altını Kemal Atatürk diye imzalıyor, zaten çeklerde resmi de var. Pehlivan çeki İş Bankası' na götürüyor; kendisine 1000 lirayı ödüyorlar. Muazzam bir para.

Ama Kurtdereli hala bekliyor. "Ne bekliyorsun pehlivan?" diye sorduklarında çeki beklediğini söylüyor.
"Parayı aldın, çek bizde kalacak" diyorlar.
"O zaman alin 1000 liranızı, verin çekimi" diyor. "Onda Atatürk'ümün imzası var." Ve parayı iade edip Atatürk imzalı çeki sevgiyle cebine yerleştirerek gidiyor.

Cumhuriyet


Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa’ya gidiyordu. Kalabalik bir halk kitlesi iskelede etrafini çevirmis bulunmakta idi. Bir kadinin, elinde bir kagitla Atatürk’e yaklastigi görüldü. Ihtiyar, zayif bir kadindi. Ata’nin yolunu keserek titrek bir sesle:
- beni tanidin mi ogul? Dedi. Ben sizin Selanik’te komsunuzdum. Bir oglum var; devlet demiryollarina girmek istiyor. Siz onu alsinlar dediniz. Fakat müdür dinlemedi. Oglumu yine ise almamis..ne olur bir kere de siz söyleseniz.
Atatürk’ün çelik bakisli gözleri samimiyetle parladi... Elleriyle genis jestler yaparak ve yüksek sesle :
- oglunu almadilar mi? Dedi. Ben tavsiye ettigim halde mi almalidar? Ne kadar iyi olmus... Çok iyi yapmislar... Iste Cumhuriyet böyle anlasilacak...
Kadin kalabaligin içinde kaybolmustu. Ve Atatürk adeta vecd (çosku) dolu bir sesle:
- iste Cumhuriyetten bekledigimiz netice... Diyordu.


Atatürk’ün Eşitlik Anlayışı...

Atatürk birgün dolmabahçe’den gizlice çikar Topkapi sarayi müzesine gelir. Müzeyi gezmek ister. Kendisini kapiciya tanitir, fakat kapici henüz saat 9 olmadi, memurlar da gelmedi Atatürk degil, kim olursan ol, bekleyeceksin der.
Hiç süphe yokki , kapici atatürk'ü tanimamis ve birden fazla bu sözlere muhatap bulundugu için gelenin Atatürk olabilecegine inanmamistir. Fakat bu anekdotta mühim olan nokta Atatürk'ün kapicinin sert cevabi karsisinda israr etmeyerek ,bir kenara çekilip, saatin 9 olmasini ve memurlarin gelmesini beklemesidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder