14.4.12

GDO/BİYOGÜVENLİK


GDO/BİYOGÜVENLİK
Biyogüvenlik Hemen Şimdi
“BİYOGÜVENLİK HEMEN ŞİMDİ, GIDA TOHUM HAKTIR KAMPANYASI”

MISIR BALONU TÜRKİYE TURUNA ÇIKIYOR !..


30 Nisan 2008

Türkiye tarımı üzerine baskılar ve tarımı yok etme girişimleri hızla sürmektedir. Kamu, tarımdan çekilmekte, küçük çiftçi tarımdan koparılmakta ve tohumundan suyuna, toprağından tarımsal ürünlerine kadar herşey özel sektöre, uluslararası sermayeye, ulusal ve uluslararası tohum, tarım ve gıda tekellerine terk edilmekte, hatta pazarlanmaktadır.

Halbuki biliyoruz ki yaşam için gıda, gıda için tarım, tarım için ise gereksinim duyulan öğeler toprak, su ve tohumdur. Toprak, su ve tohumdan bir tanesi eksik ise gıda olmaz, gıda yoksa yaşam bitmiş demektir. Tohumun, toprağın ve suyun yaşam ve hak olduğuna inananlar olarak gıda egemenliğimizin yok edilmesi ve bize özürlü gıdalar dayatılmasına karşı çıkıyoruz.

Geçtiğimiz yıl büyük bir hız ve emrivaki ile çıkarılan Tohumculuk Yasası bu ülkenin tarımı ve gıda egemenliğine büyük bir darbe indirmiştir. İçinde uluslar arası tohum devlerinin de bulunduğu tohum endüstrisi tarafından hazırlanan,

tohum ve diğer bitki materyallerinin üretiminden pazarlanmasına kadar ki tüm aşamalarını birlikler aracılığı ile şirketlerin sevk ve idaresine sunan bu yasanın iptali için Anayasa mahkemesine başvurulmuştur.


Yerel tohumlarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyabilmek, eşit ve adil paylaşımlı güvenli gıdaya ulaşabilmek,
gıda egemenliğimizi koruyabilmek için Ulusal Biyogüvenlik Yasası’na ihtiyacımız vardır.



Böyle bir yasa taslağı, çeşitli hükümetler döneminde hazırlanmış, 1998 yılından 2008 yılına kadar, yani tam 10 sene Ulusal Biyogüvenlik Komitesi toplantıları yapılmıştır. Bu zaman zarfında GDO’ların serbest dolaşımını düzenleyecek Biyogüvenlik Yasası’nın çıkartılması sürüncemede bırakıldığı gibi; yasa taslağı, toplumun mağdur olacak kesimlerini muhatap alınarak da hazırlanmamıştır.


Hükümetlerimiz Avrupa Birliği ve Amerika arasında süren GDO savaşının arasında kalmıştır. Amerika’nın GDO dayatmalarıyla ve AB’nin muhalif yada çekimser politikaları arasında bocalayan hükümetlerimiz artık halkın, bilimin ve ekolojik gerçeklerin sesine kulak vermelidir. Tüm çiftçiler, tüketiciler, çevre ve ekolojiden yana hazırlanacak bir Biyogüvenlik Yasası için “Hemen Şimdi” diyoruz.


Biz onlarca demokratik kitle örgütü ve bilim insanının oluşturduğu GDO’ya Hayır Platformu ve diğer kitle örgütleri ile Biyogüvenlik Yasa Tasarısında, geleceğimizi koruyacak düzenlemelere emek harcamaya hazırız. Bu nedenle başlattığımız kampanyanın bir ayağı olarak yarattığımız Mısır Balonu ile Türkiye’nin çeşitli il ve \"Biyogüvenlik Yasası, Hemen Şimdi !\" diyerek, tüm yurttaşları, tüketicileri ve tüm çiftçileri yani halkımızın tümünü, Biyogüvenlik Yasası’nın çıkarılmasına taraf olmaya çağırıyoruz.


Mısır balon turunu, Türkiye’nin tarım potansiyeli yüksek olan Bursa ilinde, ve özellikle de GDO’ları tamamıyla red eden Organik Tarım sistemi ile üretim yapan ve bu ürünleri halkımızla buluşturmaya çalıştığımız Bursa’nın ilk ve tek Organik Ürün Pazarında olan Nilüfer Organik Ürün Pazarında başlatıyoruz.


Çünkü burası alın teri ve emekle üretilmiş sertifikalı organik ürünlerin, bu sağlıklı ürünlere ulaşmak isteyen tüketiciler ile buluştuğu yerdir. Türkiye’de sayıları şu anda çok az olan ama duyarlı yerel yönetimlerin yoğun çabaları, çiftçiler ve çeşitli sivil toplum kurumlarının desteği ile gelecekte yaygınlaşacağına inandığımız organik ürün pazarları, yok edilmeye çalışılan Türkiye tarımının ve ülkemizin gıda egemenliğinin destek ve direnç noktalarıdır.


Endüstriyel tarımın çevre, ekoloji ve canlı sağlığı üzerinde tehdit oluşturan, bol kimyasallı monokültür tarım ürünleri yerine, küçük ölçekli, doğayla dost ve polikültür, yani çoklu tarım sistemini uygulayan organik-ekolojik tarımı yurt sathına yaymak, tüketicileri bu ürünleri tüketme konusunda bilinçlendirmek en önemli görevlerimizdendir.



Görevlerimizden bir diğeri de tarım kimyasalları ve GDO’lu tohumların üretici ve pazarlayıcısı olan uluslararası biyoteknoloji şirketlerine karşı tarım ve gıdamızı, biyolojik çeşitlilik ve yerel yemek kültürümüzü korumaktır.


Düzenlediğimiz kampanyada, kamuoyunun dikkatini çekmek ve hükümeti uyarmak istediğimiz ana konu; GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı) ürünleri bu ülke topraklarında ve gıda olarak sofralarımızda istemediğimizi bir kez daha vurgulamak, GDO’lu ürünlerin ülkemize serbest giriş ve serbest dolaşımlarının, çıkarılacak Ulusal Biyogüvenlik Yasası ile kontrol edilmesini sağlamaktır.



GDO’lu ürünlerin ekilip dikilmesini yada gıda olarak tüketilmesini istemeyen halkın iradesine saygı gösterilmeli ve bir an evvel bu konuda çalışmalar başlatılmalıdır.


Gıda, tohum haktır,

Biyogüvenlik Hemen Şimdi…

GDO’ya Hayır Platformu Bursa Bileşenleri
Kaynak: DOĞADER
05.05.2008

GDO\'ya HAYIR SOFYA BULGARİSTAN\'DA
Wednesday, August 1, 2007
GDOYA HAYIR PLATFORMU SOFYA\'DA DÜZENLENEN GMO FREE BALKAN ETKİNLİĞİNE KATILDI













İkincisi Bulgaristan-Sofya’da düzenlenen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısına GDO’ya Hayır Platformu’ndan Uygar Yıldırım, Öncü Maracı, Levent Gürsel Alev ve Ahmet Atalık katıldı.
Birincisi geçen yıl Yunanistan-Selanik\'te gerçekleştirilen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısı Bulgaristan-Sofya\'da yapıldı.

Agrolink ve Friends of the Earth Europe tarafından düzenlenen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısı etkinliklerinin Canavar Domates kampanyası çerçevesinde Canavar Domates\'in 8 Bulgar şehrini dolaştıktan sonra son durağı Sofya oldu.

24.07.2007 tarihinde Ulusal Kültür Sarayı önüne yerleştirilen Canavar Domates önünde açılan stantta GDO\'lara karşı imza toplandı, halka broşürler dağıtıldı. Bulgaristan Telgraf Ajansı Basın Klübü\'nde yapılan basın toplantısıyla Canavar Domates\'in Balkan turunun sona erdiği basına iletildi. Aynı gün Sofya Üniversitesi Biyoloji Fakültesi\'nde \"Kontrolsüz Akan Yaşam, ABD, 2004\" filmi gösterildi.

Sofya Üniversitesi\'nin Gazetecilik Bölümü\'nde 25.07.2007 tarihinde düzenlenen \"GMO free Balkans\" toplantı ve çalıştaylarına katılım sağlandı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık toplantıda GDO’ya Hayır Platformu adına \"The Legal Position of GMOs in Turkey – GDO\'ların Türkiye\'deki Yasal Durumu\" konulu bir sunum yaptı. Çalıştay bölümünde ise GDO’ya Hayır Platformu tarafından
- anti-GDO balkan koalisyonu (Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya) tarafından GDO’larla ilgili uluslararası bilimsel bir sempozyum düzenlenmesi,
- Balkan koalisyonu ülkeleri arasında ekolojik tarım veya köylü tarımı yapan kooperatif, sendika vb tarım örgütleri arasında iletişim ağı ile ekolojik ve/veya yerel pazarların kurulması,
- Balkan ülkeleri arasında GDO testi uygulayabilecek akredite laboratuarların listesini oluşturulması ve o ülke örgütleri üzerinden ucuza test yapma organizasyonunun gerçekleştirilmesi önerileri sunuldu.

Toplantı ve çalıştaylarda, platformumuzun oluşturduğu bilgi birikimi ve mücadeleleriyle GDO\'ya karşı verilen savaşta oldukça iyi bir konumda olduğu bir kez daha görüldü.


Publié par gdoyahayir à l\'adresse 9:17 AM
0 commentaires:
Post a Comment

Newer Post Older Post Home
Subscribe to: Post Comments (Atom) GDO\'ya Hayır Platformu


Iletisim
Yorum ve katkilariniz icin: antigdo(at)gmail.com


GDO\'YA HAYIR PLATFORMU SİTESİNDEN ALINMIŞTIR
YAŞAM PATENTLENEMEZ
======================================


BU KONUDA BİZDE ÇOK ARAŞTIRIP KULLANDIKLARIMIZ VE
İNSANLARA YEDİRDİĞİMİZİN NE OLDUĞUNU BİZDE ARAŞTIRIP
EN İYİSİNİ VERMEYE/ÜRETMEĞE ÇALIŞMALIYIZ
A.M.O.
10.05.2008

GÜNDEMDEKİ DOMATES


GÜNDEMDEKİ DOMATES
D O M A T E S

Son günlerde sadece Domateste ön plana
çıkmış olan nitrat kalıntıları çiftçinin normalin üzerinde
sarfettiği takdirde canlılara hastalık bulaştırmaktadır.
Bilmedeğimiz veya gündemimize düşmeyen neler varolduğunu yani,hangi sebze ve meyvede ne tür ilaç
kalıntıları olabailecegini tahmin edememekteyiz Domatesteki kalıntılarda Rusya\'dan ülkemize iadesinden dolayı gündemimize girmiştir.
Bir Gazetemizin 11/06/2008(Takvim) günü baskısında yıkamakla geçemeğeceğini yazmaktadır doğruluk
neticesi uzmanlarımız tarafından saptanacak olsada
bizlere son tüketimlerde özel görevler düşmektedir.
Aynı gazetede Uzman görüşü olarak görüşü alınan
Gıda Yük.Müh. görevlinine Kanser riski yüksek ve Topraga karışması ile nitratlı domatesin yıkanarak temizlenmesi asla mümkün değildir demesi hiç tüketmemek anlamına gelmiyor hepimiz bilmekteyiz
Domatessiz Sofra,yemek onsuz olmamaktadır.
Organik gıdayı tüketmekte sorun ihtiyacı karşılayamayacagı için Normal üretim tüm sebzelerin
kullanımı zorunludur.
Bize düşen görevlerse Domatesi çok iyi yıkayıp ve
Klor\'layıp yıkayarak ve Kabuklarını soyup kullanmak
önemini göstermektedir.
a.m.o
12.06.2008

G.D.O. DENEYLERİ

G.D.O DENEYLERİ



GDO\'lu ürünlerin zararlarını ortaya koymak için insanlar üzerinde yapılmış bir deney yok. Dünyada bu konuda analizler 
yapan 2 bilim adamı bulunuyor.Bunlardan biri yaptığı analizlerin sonuçlarını kamuoyuna açıkladığı için görev yaptığı Rowett Araştırma Enstitüsü\'ndeki görevinden alınan iskoç doktor ARPAD PUSTZA .Pustza GDO \'nun zararlarını ortaya çıkarabilmek için fareleri genetiği değiştirilmiş patateslerle besledi .Farelerin sindirim sistemlerinde bozulma,bağışıklık sistemlerinde çökme ,kan yapılarında bozulma,tüm iç organlarında küçülme tespit etti.Pustza bu deneyimini enstitü müdürü ile paylaştı ve kamuoyunu bu konuda uyarmaya karar verdiler .Pustza ,halkı bilgilendirdikten bir gün sonra enstitüden kovuldu .

Diğer araştırma da Rusya Bilim Akademisi\'nden Dr.İRİNA ERMAKOVA tarafından yapıldı .3 gurup fare üzerinde deney yapan Ermakova. birguruba GDO\'lu soya,bir guruba normal soya,bir guruba da normal gıdalar verdi .Bu denemesini 3 kez tekrarladı çünkü çok çarpıcı sonuçlar elde etmişti 3 denemesinde de benzer sonuçlar alınca 2005 Ekim \'inde bilimsel bir konferansta deneyinin sonuçlarını açıkladı.

Ermakova\'nın deneyinde,GDO\'lu soya ile beslenen anne ve baba dan olan farelerin yüzde 56\'sı doğumdan3 hafta sonra öldüler .Normal soya ile beslenen anne ve baba dan doğan farelerin ölüm oranı yüzde 9,normal gıdalarla beslenen farelerde ölüm oranı yüzde 6 oldu .Yani GDOlu soya ile beslene farelerin yavruları 10 kat daha fazla ölüyordu .Ayrıca GDO\'lu soya ile beslenen anne babaların yavrularının yüzde 36\'sı normal ağırlığının çok altındaydı.Bugün Türkiye\'de de PARMAK ÇOCUK vakalarında gözle görülür bir artış var. 

CUMHURİYET 12.03.2008
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yazısı ilk bölümüne
ek olarak yapılmış deneylerdir.

A.M.O
15.03.2008

Gdo nedir

    GDO NEDİR 








Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi veya kendi
doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması
yoluyla elde edilencanlı organizmalara \"GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR\" (GDO) Adı veriliyor.
Bir canlıdan diğerine gen aktarımı bir çeşit kesme,
yapıştırma ve çoğaltma işlemidir,genetik mühendisleri
tarafında uygulkanmakta,aktarılacak gen bulunduğu canlının
DNA\'sından kesilerek çıkarılmakta,sonra vektör adı verilen
taşıyıcı virüs ile gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.

FRANKEŞTAYN Gıda olarakda adlandırılan GDO\'lar bugün
kolera bakterisi geni taşıyan yonca ,akrep geni taşıyan Pamuk,tavuk geni taşıyan Patates,Balık genli Domates gibi
gıdalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO\'ların çeşitli
yollardan yayılarak yeni FRANEŞTAYN\'lar yaratma tehlikesi ile 
karşı karşıya.

GDO\'YA NEDEN HAYIR.

Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler,canlı sağlığı,
biğolojik çeşitlilik,ekolojik dengenin bozulması,ekonomik
bağımlılık,canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli
TEHDİT ve RİSKLER taşımaktadır.

HANGİ ÜRÜNLER GDO\'LU OLABİLİR?

Mısır,Patates,Domates,Pirinç,Soya,Buğday,Kabak,
Balkabağı,Ayçiçeği,Yer fıstığı,Kolza,Kasava,Papaya ve
aklımızda olmayan birçok GDO\'lu ürün vardır.

Muz,Ahududu,Çilek,Kiraz.Ananas,Biber,Kavun,Karpuz,
Kanola bunlarda çalışmalarının devam etmekte oldugu
ürünlerdir.
Üretim aşamasına GDO Kullanılmış Birçok ürünler vardır,
Mısır ve Soyadan üretilen Yağ,Un,Nişasta,Glikoz,Sakkaroz,
Fruktoz içeren günlük tüketimi çok olan gıdalar yer alıyor,
Örnekleri çok:Biskuvi,Krakerler,Pudingler,Dondurma tozları,
Kaplanmış çerezler,Bitkisel yağlar,Bebek mamaları,Çikolata,
Şekerlemeler,Hazır Çorbalar,Bulyonlar,Çeşniler,Gofretler,
Mısır ve Soyayı yem olarak tüketen Tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO\'lu olma riski taşıyor.
Sadece Mısırdan üretilen çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürünler sayısı 700 Soyadan üretilen türlerin sayısı 900 çeşidi bulunuyor.Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanılan her bir işlenmiş ürünün
GDO\'lu olma riskleri bulunmaktadır.

Türkiyede GDO içeren ürünlerin satılma riskleri çokyüksektir,
bu konuda Yasal düzenleme olmadığından ve sadece İthalatçının beyanı üzerine verilen belgeler ile ithal edilmektedir.Türkiye Mısır ve Soya ithalatının büyük bölümünü En büyük GDO\'lu Mısır ve Soya üreticisi olan 
Arjantin ve ABD \'de ithal etmektedir.
Bu ürünler günlük hayatımızda çok kullanıldığından yani tükettiğimizden Çocuklarımız Gelecek nesiller için sağlıklı
yaşama önem vermeli ve bilinçli gıda tüketimini benimseğerek
uygalamak gerekmekte.

A.M.O.
27.03.2008








9.4.12

BÖCEKTEN ELDE EDİLEN RENLENDİRİCİ:KARMİN






İşte böcekten elde edilen 'Karmin' isimli renklendiriciyi en çok kullanan markalar...
İçinden böcek çıkan markalar
    Son günlerde gıda sektöründe arka arkaya gelen olumsuz haberler tüketicilerinin güvenini zedelerken, günlük hayatta çok sık kullanılan ürünlerde sağlığa zararlı maddelerin bulunması tüketicilerin tedirginliğini arttırıyor.
Gıda skandallarına hergün bir yenisi eklenirken, piyasada satılan balların sahte olduğu yönünde çıkan haberleri zeytinyağda hile şüphesinin takip etmesinin ardından salam, sosis ve sucuklarda virüse rastlandığına yönelik haberler, tüketicilerin sektöre olan güvenini kaybetmesine neden oluyor.
Geçtiğimiz günlerde, Starbucks'ın, çilekli Frappuccino içeceklerinde hayvansal boya maddesi olan karmini kullandığını kabul etmesiyle farklı gıda maddelerinde kullanılan Karmin yeniden tartışmaya açılmış oldu. 
Konservelerde renklendirici olarak kullanılmasının yanısıra meyveli süt, yoğurt, bisküvi, dondurma, reçel, soslar, meyve suları, et ürünleri, şekerleme ve sakız gibi bir çok gıda ürününde kullanılan karminin tüketiciler tarafından çokça tüketildiği ortaya çıktı.
‘Cochineal’ adlı böcekten elde edilen ‘karmin’ isimli renklendiricinin şimdilik bilinen tek zararının alerjik reaksiyonlara yol açması olduğu bildiriliyor. Karmini en fazla kullanan markaların başında Ülker, Kent, Eti ve Dr Oetker geliyor.
TÜRKİYE'DE SATILAN VE KARMİN İÇEREN BAZI GIDALAR

SÜTLÜ GIDALAR
Danette, çilek aromalı puding, Danone
Çilek aromalı süt, Danone
Çilekli süt, Pınar
İçim, çilekli puding, Ülker

SAKIZ
Vivident xylit Cube, nar ve fuji elma aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız
Vivident xylit Aqua Gum, meyve aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız
Vivident xylit 2 Fruit, çilek aromalı şekersiz tatlandırıcılı sakız
Big babol çilgın meyveler balonlu mega draje sakız
Şıpsevdi, meyve aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent
Bubbaloo Mega, karışık meyve ve kola aromalı şekerli balonlu sakızlar, Kent
First, tatlı & ekşi çilek aromalı tatlandırıcılı şekersiz draje sakız, Kent
Vivident, cilek ve mandalina aromalı şekersiz şerit sakız,
Vivident, çilek ve karpuz aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız,
Mentos, çilek ve limon aromalı sıvı dolgulu tatlandırıcılı draje sakız,

ŞEKERLEME, BİSKÜVİ, KEK, GOFRET VE SOSLAR
Lollipop, meyve aromalı karışık top şeker, Ülker
Jelibon, karışık meyve aromalı yumuşak şeker, Kent
Kremini, meyve sulu toffe şekerleme çilekli, Ülker
Pop Tip, Ahududu aromalı draje şeker, Kent
Ufo, kakaolu draje, Ülker
Çokomel, çilek aromalı marshmallowlu bisküvi, Ülker
Dankek, çilek soslu kek, Ülker
Halk Bitanem, kırmızı meyveler kremalı sandviç bisküvi, Biskot Bisküvi
Kaymaklım, çilek yoğurt kremalı sandviç bisküvi, Eti
Çilek aromalı kremalı gofret, Ülker
Kekstra çilekli kek, Ülker
Böğürtlenli sos, Dr. Oetker
KARMİN NEDİR?
Hayvansal kaynaklı bir boya maddesi olan Karmin, binlerce yıldır kullanılmaktadır. Keşfi ise İspanyolların Latin Amerika'yı keşfine kadar dayanır. Avrupa'ya girişi de işte bu yıllarda gerçekleşir. Karmin'in kaynağı ise Mexiko ve Peruda yetişen ve besin maddesi olarak kaktüsü seçen Coccus cacti adlı böceğin dişisinin Scaharlach-Schildlaus kurutulup öğütülmesinden elde edilir.

==========================================================

08 Nisan 2012 GAZETE VE TV.HABERLERİ             

Starbucks ile gündeme gelen karmin maddesi bir kez daha tartışmaya açıldı. Peki Starbucks'ın kabul ettiği bu karmin maddesi nedir?

Türkiye'de milyonların uğrak haline gelen Starbucks, karmin maddesini kullandığını kabul etti. Bu tartışmalar binlerce yıl farklı farklı gıda maddelerinde kullanılan Karmin'i bir kez daha tartışmaya açtı. Peki bu Karmin maddesi nedir ve hangi gıda ürünlerinde bulunmaktadır? Müslümanlar için Karmin ürünü kullanılan gıdalar helal kabul edilmiyor.

Hayvansal kaynaklı bir boya maddesi olan Karmin, binlerce yıldır kullanılmaktadır. Keşfi ise İspanyolların Latin Amerika'yı keşfine kadar dayanır. Avrupa'ya girişi de işte bu yıllarda gerçekleşir. Karmin'in kaynağı ise Mexiko ve Peruda yetişen ve besin maddesi olarak kaktüsü seçen Coccus cacti adlı böceğin dişisinin Scaharlach-Schildlaus kurutulup öğütülmesinden elde edilir.

Coccus cacti aslında parazit olarak nitelendirin bir böcektir. Güney Amerika'da yetişen kaktüsün yapraklarında yaşar ve bu böcekten bir çok doğal hayvansal gıda ürünlerinde kullanılar karmin asiti üretilir.

Fotoğraftada görülen renk, bu böceğin kurutularak öğütülmesinden elde edilir. Dünyada bu madde, özellikle meyve ve sebze üretilen gıda ürünlerinin renklerini daha koyu hale getirmek için kullanılır. Konservelerde renklendirici olarak kullanılırken; sucuk, sosis, bazı gazlı içeçekler ve dondurma ile hafif tatlı çeşitlerinde kullanılmaktadır. Bu madde özellikle doğal yollardan elde edildiği için Avrupa ülkelerinde desteklenmektedir.

"Cochineal" adlı böcekten elde edilen Karmin, kozmetik ve tekstil ürünlerinde kullanılabilmektedir.

E 120 renk maddesinin kullanım alanları ise şöyle;

- Her türlü işlenmiş et ürünlerinde
(Sucuk- salam ve yurtdışı kaynaklı sosislerde)

- Konserve ürünleri ve tatlılarda

- İşlenmiş süt ürünleri
(Peynir ve peynir çeşiti ürünlerde)

- Gevrek, cips ürünlerinde


5.4.12

Gıdanın vitamin değeri nasıl korunur?
















Gıdanın vitamin değeri nasıl korunur?
Yemeğin vitamini suyunda mıdır yoksa tanesinde mi? Yoğurdun suyu sağlıklı mıdır? Meyveyi nasıl yersek vitamin değeri artar? Sebze ve meyvelerden yüksek oranda yarar sağlamak mümkün mü
:
Sağlıklı bir hayatın olmazsa olmaz şartlarından biri doğru beslenme. Beslenmenin önemli bir kısmını da tükettiğimiz sebze ve meyveler oluşturuyor. Ancak onlardan da yarar sağlayabilmemiz için yıkamadan pişirmeye pek çok kurala dikkat etmemiz gerekiyor. Aksi durumda, yararları kayboluyor. Yalnızca karın doyurduğumuz bir yemek haline gelebiliyor. Örneğin, bazı sebzeler saatlerce suda bekletildiği için besin değerini kaybedebiliyor ya da yemeğe renk vermesi için eklenen soda, sebzenin vitaminini öldürebiliyor. Peki, sebze ve meyvelerin besin değerinden yüksek oranda yararlanmak için neler yapmalıyız? Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak, besinlerin vitamin değerlerinin nasıl korunması gerektiği ile ilgili önerilerini 10 başlıkta şöyle sıralıyor:
Sebze ve meyveleri şiddetli akan suyun altında yıkamayın
Sebze ve meyvelerin içindeki bazı vitaminler suda çözünüyor. Bu nedenle sebze ve meyveleri şiddetli akan suyun altında uzun süre yıkamayın. Hızlı akan su, yüzeyde oksijen kaybına neden olarak, yiyeceklerin besin değerini düşürüyor. Ayrıca sebzeleri yıkarken bütün halinde suya basın. Doğrayıp suya bastığınızda vitamin değerini öldürüyorsunuz. Aynı şekilde sebzeleri pişirirken de tencereye çok fazla su eklemeyin. Sebzeleri çok az suyla ya da buharda pişirmeyi tercih edin.
Sebzeleri büyük parçalara bölün
Sebzeleri pişirmeden hemen önce ve büyük parçalar halinde mümkünse elinizle bölün veya bıçakla kesin. Sebzeleri küçük parçalar halinde bölmek veya kesmek alan yüzeyini artırıyor. Alan yüzeyi ne kadar artarsa vitamin kaybı da o kadar çok oluyor.
Tencerenin kapağını kapalı tutun
Sebze ve meyveleri pişirirken tencerenin kapağını kapalı tutun. Böylece buhar kaybolmuyor ve yemeğin pişme süresi kısalıyor.
Sebze ve meyveleri çiğ tüketin
Eğer pişiriyorsanız mümkün olduğunca kısa sürede ve diriliğini koruyacak şeklide pişirin. B ve C vitamini gibi vitaminler ısıyla kolayca kayba uğruyor. Ispanak, brokoli, karnabahar, lahana, bamya, patlıcan ve kabak gibi sebzeleri en fazla 10 dakika pişirin. Fasulye için de 20 dakika pişirme süresi yeterli.
Pişirme suyunu dökmeyin
Sebzelerin, makarnanın ve kurubaklagillerin pişirme sularını dökmeyin. Pişirme sularını çorbalara, yemeklerinize veya soslara ekleyerek yemeklerinizin besin değerlerini artırın.
Yemeğe soda eklemeyin
Sebzeleri pişirirken soda eklemeden pişirin. Pişirme sırasında eklenen soda, sebzelere daha yeşil bir renk kazandırmakla birlikte bazı vitaminlerde kayıplara neden oluyor.
Sebze ve meyvelerin yenilebilen kabuklarını soymayın
Eğer soymanız gerekiyorsa mümkün olduğunca ince soyun. Birçok vitamin ve mineral, sebze ve meyvelerin özellikle dış yapraklarında, kabuğunda veya kabuğun hemen altındaki kısımlarında bulunuyor. Sebze ve meyvelerin iç kısımlarındaki vitamin ve mineral yoğunlukları daha az.
Yağları yakmayın
Yağlar, uzun süre yüksek ısıya maruz kalırsa, vücut için zararlı maddeler (serbest radikaller) oluşuyor. Besinlerin yüksek sıcaklıkta kızartılarak yenmesi sağlık açısından zararlı. Ayrıca bu yiyecekleri fazla tüketmek şişmanlığa neden olurken, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini de artırıyor.
Tatlıya şekerini piştikten sonra ekleyin
Sütlü tatlı pişirirken şekerini ocaktan alırken ekleyin. Pişirme sırasında eklenen şeker ile sütün proteini birleşince protein kaybı oluşuyor.
Yoğurdun suyunu dökmeyin
Yoğurdun suyunun süzülmesi veya bekletme esnasında oluşan yeşilimsi suyunun atılması vitamin B2 (riboflavin) kaybına neden oluyor. Riboflavin vücutta önemli işlevleri olan bir vitamin. Bu nedenle ekmek mayalandırma, bisküvi, pasta ve çorba yapımında değerlendirilmesi sağlık açısından faydalı.

posta



https://ayhanmansuroglu.blogspot.com/search/label/YARI%C5%9EMA%20G%C3%96RSELLER%C4%B0?m=1

8.9 ve 10.MUTFAK GÜNLERİ RESİMLER VE DİPNOT

  Türkiye Aşçılar Federasyonu Başkanı Sn.Yalçın MANAV 'dan Ödüllerimi alırken. Sevgili  Ziyaretçi; BU BAŞARILAR SADECE ...