G:D:O ARŞİVİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
G:D:O ARŞİVİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14.4.12

GDO GÜNDEMİ


GDO GÜNDEMİ

Merhaba sevgili dostlar,

GÜNDEM :GDO

Evet değerli sitemiz takipçileri, Türkiyemizin gündemi son zamanlarda
yine GDO(Genetiği Deyiştirilmiş Organizmalar) Ben bu konuyu bir süredir
işlemiyordum,nedeniyse ? duyarsızlığımızdır.

GDO Bulaşıcı hastalıktan farksız olan,bulaşıcı hastalık öldürür,ama GDO ürünleriyse
ömür boyu süründürür.

İnsanların yanı sıra bitkiler, hayvanlar hatta tabiattaki ne kadar canlı varsa hepsine bulaşabilen bir
illettir.

Ve Son günlerde gazetelrde ve görsel basındada izlediğimiz gibi Çikolata v.s. ürünlerinde
firmalar insan salığını bir hiç sayarak ve etiketlerde hiç bir ibare/uyarılar yazmadan
nihai tüketiciye sunmaktadır.

Peki GDO'suz şekerleme varmı? diğe sorabilirsainiz!
GDO'suz çikolata bulamazsınız.
Soya lestini içeren her türlü çikolatai kek bisküvi vb. endüstriyel ürün GDO'lu dur.
Ayrıca Kakaoların tamamına yakını da GDO'ludur. Hemen ter türlü ürüne karıştırılan mısır -nişatası, glikozu, früktozu, unu- içeriyorsa bu da en az yüzde 75-80 itibariyle GDO'lu demektir. Bazı ürünlerde modifiye mısır nişatası yazmaktadır. Bu da o ürünün GDO'Lu olduğunun beyanıdır.

Daha önceki yazılarımdada belirttiğim gibi birçok üründe GDO saptanmıştır ama bence çok geç oldu demekle yetinmeliğim şu saatten sonrada peki GDO'suz ne kaldı? diye sorarsanız,
Doğal ürünleri kullanarak bazı gıdaların tüketilmemesini öneririm;
Mesela çocuklarımıza Şeker,pastalar,çikolatalar,kola,hazır meyve suyu,çiklet,gofretler yedirmek yerine,kuru yemişleri
tüketmeleri önerirlir(Kuru üzüm,Kuru incir,Kuru erik v.s)Şeker yerine Pekmez tüketilmesi
ülkemizde Zeytin ve Zeytinyağı üretimi çok yaygın olup,Zeytinyağı tüketilmesi,Tam buğday unu ile
yapılan ekmek tercih ederek ve teknoloji ile beraber evinizde ekmeği kendinizde yapabilirsiniz hem farklı lezzetler elde edebilirsiniz.
Sağlıklı yaşamanız dileklerimle,
Ayhan
03.09.2011

Biyoçeşitlilik Hayattır, Biyolojik Çeşitlilik Hayatımızdır





2010/05/21





Biyoçeşitlilik Hayattır, Biyolojik Çeşitlilik Hayatımızdır






BM, 2010 Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı İlan Etti Yılını
22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü met Yıl "Biyoçeşitlilik ve Kalkınma" ana temasıyla kutlanıyor. Birleşmiş Milletler, 2010 yılını Uluslararası kamuoyunun dikkatini Dünya üzerindeki Yaşam dengesini oluşturan ekosistemlerin korunmasına çekmek amacıyla; Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı olarak Ilan etti. Ayşe nedenle 22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü, 2010 yılında daha da Büyük BİR önem kazandı. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Sekreteryası tarafından yapılan açıklamada insanın biyolojik çeşitliliği Koruma ya da fade etme gücüne Sahip oldugu, ancak "doğaya BİR Sey Olmaz" yaklaşımının Dünya genelinde doğal varlıkların tahribatını arttırdığının alti çizildi.

İnsan, Doğal Varlıkları Yok Ederken Kendi Türünü de Yok Ediyor
Dünyamız hic met kadar tehdit Altında olmamıştı. İnsan kaynaklı oldugu Bilim adamlarınca kanıtlanan küresel ısınma ve beraberinde yaşanmakta olan iklim değişikliği ile erozyon, çölleşme, kuraklık, satıcı, Toprak kaymaları, biyolojik çeşitlilik kayıpları, ormansızlaşma, Tarım alanlarının tahribi, Artan Nufus ve Kontrol edilemeyen Tüketim arzusunun doğal varlıklar üzerinde yarattığı Baskı, kendi türümüzü ve gezegenimizi, YÖK OLMA noktasına hergeçengün daha fazla yaklaştırıyor. Ayşe nedenle insanların basta Gıda Olmak üzere Temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez BİR Yeri olan "gen kaynaklarının temeli biyolojik çeşitliliğin korunmasının Önemi", artik daha fazla biliniyor, önemseniyor.

Dünya'da Tüketilen Bitkisel Kaynaklı Gıdanın% 90'ı,
Sadece 15 Kültür Bitkisi Türünden Sağlanıyor
Türkiye, DÜNYANIN cok az yerinde rastlanır BİR ekosistem çeşitliliğine ve Gıda ile Tarım Click önemli Genetik çeşitliliğe sahiptir. AVRUPA kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayisi yaklaşık 12,000 * When, de saptanmış bitki Turu sayisi 9,000 'dir sadece Türkiye'. Bunun yaklaşık% 33'ü yani 3,000 civarındaki kısmı sadece ülkemize Özgü endemik türlerdir. Ayşe rakam AVRUPA Kıtası'nın tümünde 2500'dür. Send istisnai Yüksek endemiklik düzeyi, Türkiye'ye met türlerin, özellikle de DÜNYANIN Büyük bölümünün bağımlı oldugu tahılların türetildiği yabani türlerin korunması, Hair altına girmemesi Tense'lerde fade olmaması konusunda daha da Büyük BİR sorumluluk yüklemektedir derecede . 10 bin yıllık Tarım Tarihinde ekime elverişli hale getirilen 7 bin bitki türünden olmamı sadece 30 kadarı günlük Gıda ihtiyacımız Click kullanılmaktadır. Ayşe ölçek daha da daraltılırsa Dünya'da tüketilen bitkisel kaynaklı gıdanın% 90'ı, sadece

15 bitkisi Kültür (Buğday, Mısır, Pirinç, Patates vb.) Türünden sağlanmaktadır. Ve sadece Buğday, Pirinç ve Mısır Dünya tahıl üretiminin 2 / 3 'Unu oluşturmaktadır. Dünya'da tüketilen hayvansal kaynaklı gıdanın% 90'dan fazlası imkb sadece 9 evcil hayvan (Sığır, Domuz, Koyun, Tavuk vb) türünden gelmektedir.

Yaşamı Mümkün Kılan Biyoçeşitliliktir
unsurudur Dünya üzerindeki türler, insanlığın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasının ana, AMA BU türler insan olmadan da yaşamlarını Devam ettirebilirler. İnsan doğaya verdiği zarar ile iklimin istikrarını bozarak, karmaşık BİR ekolojik Guvenlik ağının iplerini çözmektedir, AMA yaşamı mümkün kılan şeyin biyoçeşitlilik oldugu Göz Ardi edilmektedir.

Orman, Sulak alan, mera, Sulak alan, Bozkır, makilikler vb ekosistemlerin insan tarafından tahrip edilmesi cok Büyük ekolojik ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. 4,5 trilyon ABD doları tutarında ekonomik kayba Yol açmaktadır BM destekli BİR rapora edat ormansızlaşma ve toprağın verimsizleşmesine Yol açan faaliyetler yılda 2 ila. Aynı raporda Koruma altına alınması gereken bölgelere yılda yapılacak 45 milyar ABD doları yatırımın, 5 trilyon ABD doları olarak Geri döneceği belirtilmekte ve oğlu ekonomik krizin sonuçlarına bakıldığında SÖZ ve isim miktarın Yüksek olmadığı ifade edilmektedir. Özetle biyolojik çeşitliliğin korunması Ekoloji kadar Ekonomi Click de faydalıdır.

Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı TEMA, kurulduğu 1992 yılından met Yana basta topraklarımız Olmak üzere, Orman, su ve biyolojik çeşitliliğin korunması Adina mücadele vermektedir. 1998 yılında meralarımızı, 2005 yılında topraklarımızı yasasına kavuşturmuştur, Halen Su Yasası üzerinde çalışmaktadır. Ayşe süreçte biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik "Artvin-Borçka-Camili Köyü Doğal Varlıkları Koruma Amaçlı Kırsal Kalkınma", "Şanlıurfa - Harran - Kuruyer Köyü Çütlük Mezrası Safran Bitkisi Gen Kaynaklarının Korunması ve Tarımının Yaygınlaştırılması", "Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma" ve Bodrum Türkbükü Biyolojik Çeşitliliği Koruma ve Bitkilendirme Projesi ve İzmir Çeşme Sakız projeleri Hayata geçirilmiştir.

Yaşamın kaynağı olan Toprak, su ve hava ekosistemler tarafından temizlenmekte, iklim ekosistemler tarafından dengede tutulmakta, toprağın verimliliği ve polenleme yine ekosistemler sayesinde Spor Şube Müdürlüğü Sürekli kılınmaktadır. TEMA Vakfı olarak, "Biyoçeşitlilik Hayattır, Biyolojik Çeşitlilik Hayatımızdır" ile kutlanmakta sloganı olan 2010 Yılı Uluslararası Biyoçeşitlilik Yılı'nın bize met hazineyi koruyup gelecek nesillere aktarmayı başaramazsak kendi sonumuzu hazırlamaya Devam edeceğimizi BİR kez daha hatırlatmak istiyoruz.


Tema vakfı



Saygılarımızla;

TEMA VAKFI İÇİN TIKLA 

GDO’lu ürünler bebek mamalarında kullanılamayacak

GDO’lu ürünler bebek mamalarında kullanılamayacak
2009-10-26T10:53:31.893 

Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalı ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olacak. Ayrıca, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünler ithal edilemeyecek ve piyasaya sunulamayacak.




- ANKARA (ANKA) - Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olacak. Ayrıca, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünler ithal edilemeyecek ve piyasaya sunulamayacak.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 
Buna göre, tohumluklar dışındaki genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddelerinin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimine aykırı olan GDO’lu gıda ve yemlerin işleme ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ihracatı ve transit geçişleri yasak olacak. Gümrük idarelerince bu ürünler için GDO’ya ilişkin ek bir belge aranmayacak.
GDO’lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması, insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasak olacak.



-GDO’SUZ ÜRÜNLERİN ETİKETLERİNDE \"GDO’SUZ\" YAZILAMAYACAK-

Gıda veya yem, GDO’lardan biri ya da birkaçını toplamda en az yüzde 0.9 oranında içeriyor ise GDO’lu olarak kabul edilecek. Gıda veya yemin yüzde 0.5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmeyecek. GDO’suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO’suz olduğuna dair ifadeler bulunamayacak.
Her bir GDO için, bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılacak. Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO’lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanacak. Bakanlık onaydan önce, GDO ile ilgili Komite kararını kamuoyunun görüşlerine açabilecek. Komitenin kararı, Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girecek. 



-GDO VE ÜRÜNLERİ KAYIT ALTINA ALINACAK-

İzin verilen GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün her aşamada takibinin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerini ithal edenler, işleyenler ve piyasaya sunanlar Tarım Bakanlığı’na beyanda bulunmak, GDO ve ürünlerini GDO içerdiğine dair belgeler eşliğinde nakletmek, taşımak ve etiketleme kurallarını uygulamakla yükümlü olacak. İzin, karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda, Bakanlıkça iptal edilecek. İzni iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılacak ve imha edilecek. GDO’lu ürünler, izin verilen amaçlar dışında kullanılamayacak.



-KOMİTE OLUŞTURULACAK-

Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak, yorumlayacak ve görüş oluşturacak, görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil edilecek. Uzmanlar listesi, Bakanlık, Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü(TAGEM), Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM), Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM) birimlerinden temsilciler ile üniversiteler, TÜBİTAK ve araştırma enstitülerinde görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşacak. Uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından belirlenecek on bir üyeden oluşacak bir komite her bir başvuru için ayrıca oluşturulacak. Komitenin sekretaryası TAGEM tarafından yürütülecek. Komite en az dokuz üye ile toplanacak. Komite, başvuruları toplantının ilk gününden başlamak üzere 90 gün içinde karara bağlamak zorunda olacak. Komitenin başvuruyu reddetmesi durumunda aynı ürün için ret tarihinden itibaren bir yıl dolmadan ve yeni bilimsel veri ve bulgular sunulmadan yeniden başvuru yapılamayacak. 
GDO’lu ürünün Komite tarafından ilk değerlendirilmesinin yapılması amacıyla gen sahibi, bilgi ve belgelerle Tarım Bakanlığa başvuruda bulunacak. Komite tarafından istenilen belge ve bilgilerin süresi içinde temin edilmemesi durumunda başvuru reddedilecek. Yapılan bir başvurunun sonucu diğer başvurular için emsal teşkil etmeyecek. Yapılan bir başvuruya verilen izin başvurulan ve takip eden ithalatlar için geçerli olacak.



-GDO’LU OLDUĞU TESPİT EDİLEN ÜRÜNÜNE GİRİŞ İZNİ VERİLMEYECEK-

Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranacak. Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge istenecek. Yapılan analiz sonucunda GDO’lu olduğu tespit edilen ürünün ülkeye girişine izin verilmeyecek. Söz konusu ithalatçı ve ihracatçı firma ve ülke risk listesine alınacak. İhracat alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılacak. Alıcı ülkenin GDO ile ilgili talebinin olmaması durumunda genel ihracat mevzuatına göre işlemler gerçekleştirilecek.



-ETİKETLEME ŞARTLARI-

GDO’lu gıdaların yüzde 0.9’un üzerinde GDO içermesi halinde, GDO’lu gıdanın tek bileşenden oluşması durumunda \"genetik olarak değiştirilmiştir\" veya ürün ismi ya da hammaddenin ismi \"genetik olarak değiştirilmiş ...........’den üretilmiştir\" ifadesi ile birlikte etiket üzerinde yer almak zorunda olacak. GDO’lu gıdanın birden fazla bileşen ihtiva etmesi durumunda, ürün ismi ya da bileşen ismi, \"genetik olarak değiştirilmiş ..........\" veya \"genetik olarak değiştirilmiş .......’den üretilmiştir\" ifadeleri ile birlikte bileşen listesinde söz konusu bileşenden hemen sonra gelecek şekilde parantez içerisinde yer almak zorunda olacak. GDO’lu dökme gıdaların beraberinde, etiket bilgilerini içeren belge bulundurulmak zorunda olacak. Etiketleme gerekliliklerinin yanı sıra, GDO’lu gıdaların GDO’suz eşdeğer ürünlerden; bileşimi, beslenme etkileri veya beslenme değeri, kullanım amacı açısından farklılık gösterdiği durumlarda, bu hususlar etiket üzerinde belirtilecek. Besin bileşeninde farklılık gösteren GDO’lu gıdalarda, beslenme etiketlemesi yapılması zorunlu olacak.





-BELGELER 20 YIL SAKLANACAK-

GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanlar, son tüketiciye ulaşıncaya kadar olan süreçte gerekli kayıtları tutmak ve izlenebilirliği sağlamak, ayırıcı kimlik numarası ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri ürün ile birlikte bulundurmak zorunluluğu olacak. GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanların, ürünlerle ilgili bilgi ve belgeleri 20 yıl saklaması ve bu belgelerle ilgili bir kayıt sistemine sahip olacak. aykırı hareket edenler hakkında, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun’un 11’inci ve 12’nci maddeleri, 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun’un 29’uncu maddesi, 1734 sayılı Yem Kanunu’nun 12’nci, 13’üncü ve 14’üncü maddeleri uyarınca idari para cezası uygulanacak. (ANKA)

ANKA AJANS alıntıdır.A.M.O.



 

Ne yediğimi bilmek istiyorum


TÜRKİYE EREZYONLA MÜCADELE AĞAÇLANDIRMA VE
DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI (TEMA VAKFI)
*****BASIN BÜLTENİDİR****




Ne yediğimi bilmek istiyorum


“TEMA Vakfı, Genetiği Değiştirilmiş Ürünlerin ülkemize girmesine yasal zemin hazırlayan yönetmeliğin iptali için dava açmaya ve oluşturduğu Bilim Kurulu ile hazırlayacağı bilimsel raporla bu konudaki görüş ve çözüm önerilerini kamuoyu ile paylaşmaya hazırlanıyor.

03.11.2009 -- Türkiye, dünyanın çok az yerinde rastlanır bir ekosistem çeşitliliğine ve gıda ile tarım için önemli genetik çeşitliliğe sahiptir. Avrupa kıtasının tümünde bulunan bitki türlerinin sayısı yaklaşık 12.000 iken, sadece Türkiye’ de saptanmış bitki türü sayısı 9.000’dir. Bunun yaklaşık % 33’ü yani 3.000 civarındaki kısmı ülkemize özgü endemik türlerdir. Bu rakam Avrupa Kıtası’nın tümünde 2.500’dür. Bu istisnai derecede yüksek endemiklik düzeyi, Türkiye’ye bu türlerin, özellikle de dünyanın büyük bölümünün bağımlı olduğu tahılların türetildiği yabani türlerin korunması, tehlike altına girmemesi veya yok olmaması konusunda daha da büyük bir sorumluluk yüklemektedir. Zira günümüzde 15 bitki türü, dünya nüfusunun %90’ını beslemektedir. Ve sadece buğday, pirinç ve mısır dünya tahıl üretiminin 2/3’ünü oluşturmaktadır.

Türkiye, Yerkürede mevcut olan sekiz önemli Gen Merkezi’nden iki tanesini içine almaktadır [Vavilov’un (1951) bitkiler için tanımladığı önemli Gen Merkezleri: Etiyopya, Akdeniz havzası, Orta doğu, Orta Asya, Hindistan, Çin +Siyam+Malaya+Java, Güney Meksika + Orta Amerika, Güney Amerika]. Anadolu kendi başına ayrı bir kıta değildir. Ancak, sanki ayrı bir kıtaymış gibi, büyük bir kıtanın sahip olabileceği tüm biyolojik çeşitlilik özelliklerine sahiptir. Dünyada değişik ülkelerde yetiştirilen pek çok bitki ve hayvan türünün orijinal ataları, bu topraklardan dağılmıştır. Bir bakıma Anadolu ekosistemi, doğal bir gen bankası niteliğindedir. Bu nedenle Türkiye, dünyadaki jeo-politik önemine ek olarak, jeo-biyotik önemi de büyük olan bir ülkedir.

Tüm bunlar bilinirken, insan sağlığını ve gıda güvenliğimizi doğrudan tehdit eden GDO’lu ürünlerin ülkemize girmesini serbest bırakan “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin\" 26 Ekim 2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olmasını anlamak mümkün değildir. Yönetmelikle GDO’lu ürünlerin ülkemize girişi serbest bırakılmakta, tüketici satın aldığı ürünlerin içinde GDO’lu ürün bulunup bulunmadığını öğrenmekten mahrum bırakılmaktadır. 

Bu anlayış ve yaklaşım kısa bir süre sonra GDO’lu ürünlerin ülkemizde ekilmesine de zemin hazırlayacaktır. Böylece insan sağlığını tehdit eden GDO işgali, biyolojik çeşitliliğimiz üzerinde tehdit oluşturduğu gibi çiftçimizin tohum ayırma hakkını elinden alacak, çokuluslu şirketlerden tohum almaya mahkum kılacaktır. 

Ülke genelinde yaklaşık 370.000 Gönüllüsü ile “GDO’ya Hayır” diyen TEMA Vakfı, GDO’lü ürünlerin ülkemize girişini serbest bırakan yönetmeliğin iptali için hukuki ve bilimsel platformda mücadeleye hazırlanmaktadır. Yıllardır hazırlanmakta olan Ulusal Biyogüvenlik Yasası’nın biran önce tamamlanması çağrısında bulunan TEMA Vakfı, Aralık 2009’da toplayacağı GDO ile ilgili Bilim Kurulu’nda oluşturulacak görüş ve çözüm önerilerini kamuoyu ile ayrıca paylaşacaktır.







amo/03.10.09
VATANDAŞ OLARAK SESSİZ KALMAYALIM
NE YEDİYİMİZİ BİLMEK İSTİYORUZ

GDO YÖNETMELİĞİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR!




GDO YÖNETMELİĞİ DERHAL GERİ ÇEKİLMELİDİR!



1995 yılından bu yana gıda güvenliği konusunda yetkili olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de gıda güvenliğini sağlayamadığı gibi, başta Biyogüvenlik olmak üzere, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ile ilgili sorunları da çözememiştir. 2004 yılında çalışmalarına başlanan Biyogüvenlik Yasası bir türlü çıkarılamamış, yasal boşluk giderilememiştir. 

Biyogüvenlik yasasını çıkaramayan Bakanlık, 26.10.2009 tarihinde bir yönetmelik yayımlamıştır. Bakanlık, söz konusu yönetmelik ile, yürürlükteki kimi mevzuatta ve Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasa Tasarısı Taslağının hazırlanması sürecinde olduğu gibi, konuyla ilgili paydaşlara ve meslek odalarına görüş sormadan, her şeyi oldu bittiye getirme anlayışını sürdürmektedir. 

Biyogüvenlik Yasası taslağına ilişkin Oda görüşümüz daha önce kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ancak, yeni yürürlüğe giren yönetmeliğin uygulanmasında, gıda güvenliği sürecini, tüketici sağlığını, tarımsal üretimi ve ekonomiyi olumsuz etkileyebilecek büyük yanlışlıklar söz konusudur. 

Yeni yönetmelikle birlikte, GDO ve ürünlerinin ithalinin önünde hiçbir engel kalmamakta, işlenmek üzere GDO’lu ürünün yurda girişinin yolu açılmaktadır. Bu şekilde GDO’lu hammaddenin gıda maddelerinde yer alması, tüketeceğimiz hemen her gıda maddesinin GDO içermesi anlamına gelmektedir. Yönetmelik, bir yandan GDO içeren tohumlukların ithal edilerek üretimi (ekimi)ni yasaklarken, diğer yandan, insan sağlığını, çevreyi, bitkisel ve hayvansal üretimi, gen kaynaklarını ve ekonomiyi gelecekte nasıl etkileyeceği bilinmeyen bir konuda, çelişkili ve riskli uygulamalara neden olacaktır. 

GDO içeren ürünlerin insan sağlığına zararı olmadığı kanıtlanıncaya kadar işlenmesi ve tüketime sunulmasına izin verilmemelidir. Yönetmelik ile bebek ve çocuk gıdalarında GDO’lu ürün kullanımının yasaklanması, bu tür ürünlerin güvenli olmadığının önemli bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir. Gıda maddelerinin etiketinde “GDO içermez” uyarısının yasaklanması sonucu tüketicinin seçme hakkı elinden alınacak, GDO içeren gıda maddelerini üretenler yararına haksız rekabet oluşacaktır.

Türkiye’de GDO’lu ürünleri analiz edecek yeterli ve donanımlı laboratuvarlar bulunmazken, bu tür ürünlerin işlenmek üzere ithaline izin verilmesi halk sağlığı açısından büyük riskleri birlikte getirmektedir. Yönetmelik, Risk Değerlendirmesi yapmak üzere oluşturulacak ve bağımsız olması gereken bilimsel komite ve uygulamalarına ilişkin çelişki içermektedir. Komite sekreteryasının TAGEM olması ve raporların Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girmesi, komitenin Bakanlığa karşı sorumlu tutulması, komitenin bağımsızlığına gölge düşürmektedir. Risk değerlendirmesi yapması ve özerk bir yapılanma içinde olması gereken bilimsel komite, baştan eli kolu bağlı duruma getirilmektedir. Ayrıca, bu komitede Sağlık Bakanlığı’nın da temsil edilmesi gerekmektedir . 

Türkiye’de GDO’lu ürünlerin ithal ve üretimine gerek olmadığı göz önünde bulundurularak, ülke koşullarına uygun bir yasa çıkarılmalıdır. Bu yasanın hazırlık çalışmalarında, ilgili üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri, sektör temsilcileri ve kamu kuruluşları yer almalıdır. Bütün bu yanlışlar ve gelecekte yaşanabilecek sorunlar dikkate alınarak, GDO’lu ürünlerle ilgili düzenleme getiren bu yönetmeliğin yasal yollarla yürürlüğünün durdurulması ve Biyogüvenlik Yasasının bir an önce çıkarılması gerekmektedir. 

Basına ve kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB GIDA MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM KURULU

RAFLARDAKİ TEHLİKE

R A F L A R D A K İ T E H L İ K E
------------------------------------- 
Genetiği değiştirilmiş organizmaların bulunduğu ürünlerin bazıları Türkiye’de de satılıyor.

Çikolatalar, şekerler, süt ve süt ürünleri, mamalar, paketlenmiş gıdalar, kahvaltılık gevrekler, dondurulmuş gıdalar, atıştırmalık yiyecekler, enerji barları, sodalar ve meyve sularında GDO bulunma ihtimali çok yüksek.
Dünyada genetiği değiştirilmiş organizmaların (GDO) en çok üretildiği ve tüketildiği ABD’de hazırlanan bir kılavuzda, isimleri açıklanan ürünlerin ve firmaların bazıları Türkiye’de de satılıyor. Türkiye’ye “canavar gıdalar” olarak de nitelenen GDO’lu ürünlerin girip girmediği mevzuat eksikliği nedeniyle tespit edilemiyor, ancak ABD’de yayımlanan broşürde yer alan tanıdık bazı ürünlerin ve çokuluslu firmaların isimlerinin de yer alması tüketiciler için büyük risk oluşturuyor.

ABD’deki tüketici örgütleri, bilim ve sağlık örgütleri, organik çiftlikler ve çiftçi örgütleri başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları, GDO’ların sağlık, tarım ve ekolojiye olumsuz etkileri nedeniyle broşürler yayımlayarak GDO’lu gıdaları teşhir ediyorlar. Son olarak Center for Food Safety ve Institute for Responsible Technology tarafından hazırlanan “GDO-suz Ürün Alışveriş Kılavuzu”nda çok çarpıcı bilgiler yer alıyor. Genetik testlere değil şirketlerin demeç ve bilgilerine dayanarak hazırlanan kılavuza göre GDO’lu ürün grupları arasında mamalar, meyveler, sebzeler, et, balık, yumurta, süt ve süt ürünleri, tahıllar, baklagiller, makarnalar, tahıl gevrekleri, fırınlanmış gıdalar, dondurulmuş gıdalar, çorba, sos ve konserveler, çeşniler, çerezler, şeker, çikolata, tatlandırıcılar, sodalar, meyve suları yer alıyor. “GDO’ya Hayır Platformu”nca Türkçeye çevrilen kılavuzda, GDO’nun 4 büyüğü olarak tanımlanan mısır, soya fasulyesi, kanola ve pamuk içeren ürünlerden özellikle kaçınılması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Meyve sebzeler de değişti
Kılavuzda Amerika’da satılan taze meyve ve sebzelerin küçük bir kısmının genetiğinin değiştirildiği vurgulanıyor. Türkiye’de GDO’lu tarım ürünü ekimi ve hasadının yapıldığı bugüne dek kabul edilmedi. Ancak kılavuzda da belirtildiği gibi ithal edilen tatlı mısırın büyük kısmı GDO’lu. Hawaii’den ithal edilen dünyanın genetiği değiştirilmiş tek ticari meyvesi papayaların da neredeyse yarısı GDO’lu olarak tanımlanıyor.

GDO NEDİR?
Genetik modifikasyona uğratılmış gıdalar, laboratuvar şartlarında gıda için kullanılan bitkilerin ya da hayvanların DNA’larının içine çeşitli genlerin yapay olarak aktarılmasıyla oluşur. GDO’ların üretim aşamasında, bakteriler, virüsler, böcekler, hayvanlar ve hatta insanlardan gen aktarımı yapılıyor. Kılavuzda GDO’lu ürünlerden kaçınmanın yolları da şöyle sıralanıyor: “Organik ürünler satın alın. ‘GDO’suz’ etiketi arayın. Riskli içeriklerden kaçının.”

GİZLİ GDO’LAR
Kılavuzda, işlenmiş ürünlerin “organik” ya da “GDO’suz” ilan edilmedikleri sürece çoğunlukla gizli GDO barındırdığı belirtiliyor. GDO’lar ile üretilmiş olma ihtimali bulunan ürünlerin bazıları da şöyle sıralanıyor: “Aspartam, B12 vitamini, margarin, C vitamini (Askorbik asit), kabartma tozu, karamel, E vitamini, gliserin, glukoz, gluten, mısır nişastası, mısır yağı, nişasta, soya unu, tofu.”
Özlem GÜVEMLİ Haberi
CUMHURİYET GAZETESİ - 06 OCAK 2009 SALI
=====================
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGİNİZMALAR(GDO) bu konuyu daha önceleride
gündeme getirmiştim sevgili meslektaşlarım,anlaşışan bu konu
gündemden hiç düşmeyecek gibi,
A.M.O.07.01.2009

TRANSGENETİK MISIR (GDO)


TRANSGENETİK MISIR (GDO)
G.D.O/G.D.O/G.D.O/G.D.O/G.D.O/G.D.O
----------------------------------_
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR
=====================================

Sevgili Arkadaşlar G.D.O.(Genetiği Değiştirilmiş
organizmalar)bununla ilgili pek çok yayınlar vardır,
bunun için geçmişte yazılan yazılarımızı gözden
geçirerek aşağıya yapmış olduğum bir alıntıyıda
sizlerle paylaşmayı faydalı bulmaktayım.
A.M.O.14.11.2008



TRANSGENETİK MISIR üremeyi vurdu.
_________________________________________


Transgenetik mısırın farelerde üreme sorununa neden olabileceği bildirildi.
Viyana Veterinerlik Üniversitesi\'den bilimadamlarının yaptığı araştırmada, genetiği değiştirilen mısırla 20 hafta beslenen dişi farelerde üreme sorunu görüldü.

Amerikan Monsanto şirketinin ürettiği transgenetik mısırla beslenip yavrulayabilen farelerin yavrularının kilosunun normalin altında olduğu belirlendi.

Bilimadamlarından Jurgen Zentek, araştırmanın tek tür hayvan üzerinde yapıldığını ve sonuçlarının doğrudan insana uyarlanamayacağını belirterek, farelerden başka hayvanlarda da bu sorunlarla karşılaşılıp karşılaşılmayacağını belirlemek üzere başka araştırmaların gerekli olduğunu vurguladı.

Araştırmacıların, sonuçların yanlış yorumlanmaması için uyarı yapmalarına karşın, başta Greenpeace ve Global-2000 olmak üzere bazı çevreci örgütler genetiği değiştirilmiş \"Mon810\" mısırının yanı sıra tüm transgenetik ürünlerin tüm dünyada hemen ve tamamen yasaklanması çağrısında bulundu.
Aşagıdaki kaynaklardan alıntıdır.
DAHA KAPSAMLI BİLGİLER İÇİN:
Cumnhuriyet Gazetesi 15.11.2008
www.sondakika.com
www.dugader.org

GDO/BİYOGÜVENLİK


GDO/BİYOGÜVENLİK
Biyogüvenlik Hemen Şimdi
“BİYOGÜVENLİK HEMEN ŞİMDİ, GIDA TOHUM HAKTIR KAMPANYASI”

MISIR BALONU TÜRKİYE TURUNA ÇIKIYOR !..


30 Nisan 2008

Türkiye tarımı üzerine baskılar ve tarımı yok etme girişimleri hızla sürmektedir. Kamu, tarımdan çekilmekte, küçük çiftçi tarımdan koparılmakta ve tohumundan suyuna, toprağından tarımsal ürünlerine kadar herşey özel sektöre, uluslararası sermayeye, ulusal ve uluslararası tohum, tarım ve gıda tekellerine terk edilmekte, hatta pazarlanmaktadır.

Halbuki biliyoruz ki yaşam için gıda, gıda için tarım, tarım için ise gereksinim duyulan öğeler toprak, su ve tohumdur. Toprak, su ve tohumdan bir tanesi eksik ise gıda olmaz, gıda yoksa yaşam bitmiş demektir. Tohumun, toprağın ve suyun yaşam ve hak olduğuna inananlar olarak gıda egemenliğimizin yok edilmesi ve bize özürlü gıdalar dayatılmasına karşı çıkıyoruz.

Geçtiğimiz yıl büyük bir hız ve emrivaki ile çıkarılan Tohumculuk Yasası bu ülkenin tarımı ve gıda egemenliğine büyük bir darbe indirmiştir. İçinde uluslar arası tohum devlerinin de bulunduğu tohum endüstrisi tarafından hazırlanan,

tohum ve diğer bitki materyallerinin üretiminden pazarlanmasına kadar ki tüm aşamalarını birlikler aracılığı ile şirketlerin sevk ve idaresine sunan bu yasanın iptali için Anayasa mahkemesine başvurulmuştur.


Yerel tohumlarımızı ve biyolojik çeşitliliğimizi koruyabilmek, eşit ve adil paylaşımlı güvenli gıdaya ulaşabilmek,
gıda egemenliğimizi koruyabilmek için Ulusal Biyogüvenlik Yasası’na ihtiyacımız vardır.



Böyle bir yasa taslağı, çeşitli hükümetler döneminde hazırlanmış, 1998 yılından 2008 yılına kadar, yani tam 10 sene Ulusal Biyogüvenlik Komitesi toplantıları yapılmıştır. Bu zaman zarfında GDO’ların serbest dolaşımını düzenleyecek Biyogüvenlik Yasası’nın çıkartılması sürüncemede bırakıldığı gibi; yasa taslağı, toplumun mağdur olacak kesimlerini muhatap alınarak da hazırlanmamıştır.


Hükümetlerimiz Avrupa Birliği ve Amerika arasında süren GDO savaşının arasında kalmıştır. Amerika’nın GDO dayatmalarıyla ve AB’nin muhalif yada çekimser politikaları arasında bocalayan hükümetlerimiz artık halkın, bilimin ve ekolojik gerçeklerin sesine kulak vermelidir. Tüm çiftçiler, tüketiciler, çevre ve ekolojiden yana hazırlanacak bir Biyogüvenlik Yasası için “Hemen Şimdi” diyoruz.


Biz onlarca demokratik kitle örgütü ve bilim insanının oluşturduğu GDO’ya Hayır Platformu ve diğer kitle örgütleri ile Biyogüvenlik Yasa Tasarısında, geleceğimizi koruyacak düzenlemelere emek harcamaya hazırız. Bu nedenle başlattığımız kampanyanın bir ayağı olarak yarattığımız Mısır Balonu ile Türkiye’nin çeşitli il ve \"Biyogüvenlik Yasası, Hemen Şimdi !\" diyerek, tüm yurttaşları, tüketicileri ve tüm çiftçileri yani halkımızın tümünü, Biyogüvenlik Yasası’nın çıkarılmasına taraf olmaya çağırıyoruz.


Mısır balon turunu, Türkiye’nin tarım potansiyeli yüksek olan Bursa ilinde, ve özellikle de GDO’ları tamamıyla red eden Organik Tarım sistemi ile üretim yapan ve bu ürünleri halkımızla buluşturmaya çalıştığımız Bursa’nın ilk ve tek Organik Ürün Pazarında olan Nilüfer Organik Ürün Pazarında başlatıyoruz.


Çünkü burası alın teri ve emekle üretilmiş sertifikalı organik ürünlerin, bu sağlıklı ürünlere ulaşmak isteyen tüketiciler ile buluştuğu yerdir. Türkiye’de sayıları şu anda çok az olan ama duyarlı yerel yönetimlerin yoğun çabaları, çiftçiler ve çeşitli sivil toplum kurumlarının desteği ile gelecekte yaygınlaşacağına inandığımız organik ürün pazarları, yok edilmeye çalışılan Türkiye tarımının ve ülkemizin gıda egemenliğinin destek ve direnç noktalarıdır.


Endüstriyel tarımın çevre, ekoloji ve canlı sağlığı üzerinde tehdit oluşturan, bol kimyasallı monokültür tarım ürünleri yerine, küçük ölçekli, doğayla dost ve polikültür, yani çoklu tarım sistemini uygulayan organik-ekolojik tarımı yurt sathına yaymak, tüketicileri bu ürünleri tüketme konusunda bilinçlendirmek en önemli görevlerimizdendir.



Görevlerimizden bir diğeri de tarım kimyasalları ve GDO’lu tohumların üretici ve pazarlayıcısı olan uluslararası biyoteknoloji şirketlerine karşı tarım ve gıdamızı, biyolojik çeşitlilik ve yerel yemek kültürümüzü korumaktır.


Düzenlediğimiz kampanyada, kamuoyunun dikkatini çekmek ve hükümeti uyarmak istediğimiz ana konu; GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı) ürünleri bu ülke topraklarında ve gıda olarak sofralarımızda istemediğimizi bir kez daha vurgulamak, GDO’lu ürünlerin ülkemize serbest giriş ve serbest dolaşımlarının, çıkarılacak Ulusal Biyogüvenlik Yasası ile kontrol edilmesini sağlamaktır.



GDO’lu ürünlerin ekilip dikilmesini yada gıda olarak tüketilmesini istemeyen halkın iradesine saygı gösterilmeli ve bir an evvel bu konuda çalışmalar başlatılmalıdır.


Gıda, tohum haktır,

Biyogüvenlik Hemen Şimdi…

GDO’ya Hayır Platformu Bursa Bileşenleri
Kaynak: DOĞADER
05.05.2008

GDO\'ya HAYIR SOFYA BULGARİSTAN\'DA
Wednesday, August 1, 2007
GDOYA HAYIR PLATFORMU SOFYA\'DA DÜZENLENEN GMO FREE BALKAN ETKİNLİĞİNE KATILDI













İkincisi Bulgaristan-Sofya’da düzenlenen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısına GDO’ya Hayır Platformu’ndan Uygar Yıldırım, Öncü Maracı, Levent Gürsel Alev ve Ahmet Atalık katıldı.
Birincisi geçen yıl Yunanistan-Selanik\'te gerçekleştirilen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısı Bulgaristan-Sofya\'da yapıldı.

Agrolink ve Friends of the Earth Europe tarafından düzenlenen GMO Free Europe 2. Balkan toplantısı etkinliklerinin Canavar Domates kampanyası çerçevesinde Canavar Domates\'in 8 Bulgar şehrini dolaştıktan sonra son durağı Sofya oldu.

24.07.2007 tarihinde Ulusal Kültür Sarayı önüne yerleştirilen Canavar Domates önünde açılan stantta GDO\'lara karşı imza toplandı, halka broşürler dağıtıldı. Bulgaristan Telgraf Ajansı Basın Klübü\'nde yapılan basın toplantısıyla Canavar Domates\'in Balkan turunun sona erdiği basına iletildi. Aynı gün Sofya Üniversitesi Biyoloji Fakültesi\'nde \"Kontrolsüz Akan Yaşam, ABD, 2004\" filmi gösterildi.

Sofya Üniversitesi\'nin Gazetecilik Bölümü\'nde 25.07.2007 tarihinde düzenlenen \"GMO free Balkans\" toplantı ve çalıştaylarına katılım sağlandı. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık toplantıda GDO’ya Hayır Platformu adına \"The Legal Position of GMOs in Turkey – GDO\'ların Türkiye\'deki Yasal Durumu\" konulu bir sunum yaptı. Çalıştay bölümünde ise GDO’ya Hayır Platformu tarafından
- anti-GDO balkan koalisyonu (Türkiye, Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Romanya) tarafından GDO’larla ilgili uluslararası bilimsel bir sempozyum düzenlenmesi,
- Balkan koalisyonu ülkeleri arasında ekolojik tarım veya köylü tarımı yapan kooperatif, sendika vb tarım örgütleri arasında iletişim ağı ile ekolojik ve/veya yerel pazarların kurulması,
- Balkan ülkeleri arasında GDO testi uygulayabilecek akredite laboratuarların listesini oluşturulması ve o ülke örgütleri üzerinden ucuza test yapma organizasyonunun gerçekleştirilmesi önerileri sunuldu.

Toplantı ve çalıştaylarda, platformumuzun oluşturduğu bilgi birikimi ve mücadeleleriyle GDO\'ya karşı verilen savaşta oldukça iyi bir konumda olduğu bir kez daha görüldü.


Publié par gdoyahayir à l\'adresse 9:17 AM
0 commentaires:
Post a Comment

Newer Post Older Post Home
Subscribe to: Post Comments (Atom) GDO\'ya Hayır Platformu


Iletisim
Yorum ve katkilariniz icin: antigdo(at)gmail.com


GDO\'YA HAYIR PLATFORMU SİTESİNDEN ALINMIŞTIR
YAŞAM PATENTLENEMEZ
======================================


BU KONUDA BİZDE ÇOK ARAŞTIRIP KULLANDIKLARIMIZ VE
İNSANLARA YEDİRDİĞİMİZİN NE OLDUĞUNU BİZDE ARAŞTIRIP
EN İYİSİNİ VERMEYE/ÜRETMEĞE ÇALIŞMALIYIZ
A.M.O.
10.05.2008

GÜNDEMDEKİ DOMATES


GÜNDEMDEKİ DOMATES
D O M A T E S

Son günlerde sadece Domateste ön plana
çıkmış olan nitrat kalıntıları çiftçinin normalin üzerinde
sarfettiği takdirde canlılara hastalık bulaştırmaktadır.
Bilmedeğimiz veya gündemimize düşmeyen neler varolduğunu yani,hangi sebze ve meyvede ne tür ilaç
kalıntıları olabailecegini tahmin edememekteyiz Domatesteki kalıntılarda Rusya\'dan ülkemize iadesinden dolayı gündemimize girmiştir.
Bir Gazetemizin 11/06/2008(Takvim) günü baskısında yıkamakla geçemeğeceğini yazmaktadır doğruluk
neticesi uzmanlarımız tarafından saptanacak olsada
bizlere son tüketimlerde özel görevler düşmektedir.
Aynı gazetede Uzman görüşü olarak görüşü alınan
Gıda Yük.Müh. görevlinine Kanser riski yüksek ve Topraga karışması ile nitratlı domatesin yıkanarak temizlenmesi asla mümkün değildir demesi hiç tüketmemek anlamına gelmiyor hepimiz bilmekteyiz
Domatessiz Sofra,yemek onsuz olmamaktadır.
Organik gıdayı tüketmekte sorun ihtiyacı karşılayamayacagı için Normal üretim tüm sebzelerin
kullanımı zorunludur.
Bize düşen görevlerse Domatesi çok iyi yıkayıp ve
Klor\'layıp yıkayarak ve Kabuklarını soyup kullanmak
önemini göstermektedir.
a.m.o
12.06.2008

G.D.O. DENEYLERİ

G.D.O DENEYLERİ



GDO\'lu ürünlerin zararlarını ortaya koymak için insanlar üzerinde yapılmış bir deney yok. Dünyada bu konuda analizler 
yapan 2 bilim adamı bulunuyor.Bunlardan biri yaptığı analizlerin sonuçlarını kamuoyuna açıkladığı için görev yaptığı Rowett Araştırma Enstitüsü\'ndeki görevinden alınan iskoç doktor ARPAD PUSTZA .Pustza GDO \'nun zararlarını ortaya çıkarabilmek için fareleri genetiği değiştirilmiş patateslerle besledi .Farelerin sindirim sistemlerinde bozulma,bağışıklık sistemlerinde çökme ,kan yapılarında bozulma,tüm iç organlarında küçülme tespit etti.Pustza bu deneyimini enstitü müdürü ile paylaştı ve kamuoyunu bu konuda uyarmaya karar verdiler .Pustza ,halkı bilgilendirdikten bir gün sonra enstitüden kovuldu .

Diğer araştırma da Rusya Bilim Akademisi\'nden Dr.İRİNA ERMAKOVA tarafından yapıldı .3 gurup fare üzerinde deney yapan Ermakova. birguruba GDO\'lu soya,bir guruba normal soya,bir guruba da normal gıdalar verdi .Bu denemesini 3 kez tekrarladı çünkü çok çarpıcı sonuçlar elde etmişti 3 denemesinde de benzer sonuçlar alınca 2005 Ekim \'inde bilimsel bir konferansta deneyinin sonuçlarını açıkladı.

Ermakova\'nın deneyinde,GDO\'lu soya ile beslenen anne ve baba dan olan farelerin yüzde 56\'sı doğumdan3 hafta sonra öldüler .Normal soya ile beslenen anne ve baba dan doğan farelerin ölüm oranı yüzde 9,normal gıdalarla beslenen farelerde ölüm oranı yüzde 6 oldu .Yani GDOlu soya ile beslene farelerin yavruları 10 kat daha fazla ölüyordu .Ayrıca GDO\'lu soya ile beslenen anne babaların yavrularının yüzde 36\'sı normal ağırlığının çok altındaydı.Bugün Türkiye\'de de PARMAK ÇOCUK vakalarında gözle görülür bir artış var. 

CUMHURİYET 12.03.2008
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar yazısı ilk bölümüne
ek olarak yapılmış deneylerdir.

A.M.O
15.03.2008

Gdo nedir

    GDO NEDİR 








Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi veya kendi
doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması
yoluyla elde edilencanlı organizmalara \"GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR\" (GDO) Adı veriliyor.
Bir canlıdan diğerine gen aktarımı bir çeşit kesme,
yapıştırma ve çoğaltma işlemidir,genetik mühendisleri
tarafında uygulkanmakta,aktarılacak gen bulunduğu canlının
DNA\'sından kesilerek çıkarılmakta,sonra vektör adı verilen
taşıyıcı virüs ile gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.

FRANKEŞTAYN Gıda olarakda adlandırılan GDO\'lar bugün
kolera bakterisi geni taşıyan yonca ,akrep geni taşıyan Pamuk,tavuk geni taşıyan Patates,Balık genli Domates gibi
gıdalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO\'ların çeşitli
yollardan yayılarak yeni FRANEŞTAYN\'lar yaratma tehlikesi ile 
karşı karşıya.

GDO\'YA NEDEN HAYIR.

Canlılar üzerinde yapılan bu değişiklikler,canlı sağlığı,
biğolojik çeşitlilik,ekolojik dengenin bozulması,ekonomik
bağımlılık,canlıların yaşam hakkının elinden alınması ve canlılar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması açısından önemli
TEHDİT ve RİSKLER taşımaktadır.

HANGİ ÜRÜNLER GDO\'LU OLABİLİR?

Mısır,Patates,Domates,Pirinç,Soya,Buğday,Kabak,
Balkabağı,Ayçiçeği,Yer fıstığı,Kolza,Kasava,Papaya ve
aklımızda olmayan birçok GDO\'lu ürün vardır.

Muz,Ahududu,Çilek,Kiraz.Ananas,Biber,Kavun,Karpuz,
Kanola bunlarda çalışmalarının devam etmekte oldugu
ürünlerdir.
Üretim aşamasına GDO Kullanılmış Birçok ürünler vardır,
Mısır ve Soyadan üretilen Yağ,Un,Nişasta,Glikoz,Sakkaroz,
Fruktoz içeren günlük tüketimi çok olan gıdalar yer alıyor,
Örnekleri çok:Biskuvi,Krakerler,Pudingler,Dondurma tozları,
Kaplanmış çerezler,Bitkisel yağlar,Bebek mamaları,Çikolata,
Şekerlemeler,Hazır Çorbalar,Bulyonlar,Çeşniler,Gofretler,
Mısır ve Soyayı yem olarak tüketen Tavuk ve benzeri hayvansal gıdalar ile pamuk GDO\'lu olma riski taşıyor.
Sadece Mısırdan üretilen çeşitli gıdalarda bileşen veya katkı maddesi olarak kullanılan yan ürünler sayısı 700 Soyadan üretilen türlerin sayısı 900 çeşidi bulunuyor.Yani bu yan ürünleri içeriğinde kullanılan her bir işlenmiş ürünün
GDO\'lu olma riskleri bulunmaktadır.

Türkiyede GDO içeren ürünlerin satılma riskleri çokyüksektir,
bu konuda Yasal düzenleme olmadığından ve sadece İthalatçının beyanı üzerine verilen belgeler ile ithal edilmektedir.Türkiye Mısır ve Soya ithalatının büyük bölümünü En büyük GDO\'lu Mısır ve Soya üreticisi olan 
Arjantin ve ABD \'de ithal etmektedir.
Bu ürünler günlük hayatımızda çok kullanıldığından yani tükettiğimizden Çocuklarımız Gelecek nesiller için sağlıklı
yaşama önem vermeli ve bilinçli gıda tüketimini benimseğerek
uygalamak gerekmekte.

A.M.O.
27.03.2008